Tarihte siyasi düzeni, askerî düzenle birlikte doğup gelişen Türk Milleti’nin tarihsel yaşı, beş bin yıl öncesine dayanır. Orta Asya’da başlayan uzun öykü, büyük göçlerin neden olduğu hareketlilikle tüm ana karalara yayılmıştır.  Türklerin gerek Orta Asya’da gerekse Orta Asya dışındaki geniş sahalarda ve çeşitli yabancı kavimler üzerinde hâkimiyet kurmaları ancak güçlü orduları sayesinde olabilmiştir. Kişi olarak askerliğe gönül veren Türkler tüm dünyaya “ordu-millet” olduklarını kanıtlamışlardır. 

Orta Asya’daki Türk boylarından başlayarak, her Türk savaşçı durumunda olduğundan askerliğe özel meslek gözü ile bakılmamıştır. Göktürk Kitabeleri’nde belirtilen Tanrı vergisi askerlik misyonu, Türklerin bütün zamanlarda ülküsü kabul edilmiştir. Kara Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.

İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusu en büyük birlik 10.000 kişilikti ve bu birliğe “tümen” adı veriliyordu. Tümenler de 1000’li, 100’lü ve 10’lu olmak üzere kademeli olarak küçülen birliklere ayrılıyordu. Her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiştir. Yani aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır. Söz konusu bu teşkilat, ufak değişikliklerle bütün Türk devletlerinde varlığını sürdürmüştür.

Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli günümüze kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregelmiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi olmuştur.

1040 yılında Dandanakan Meydan Muharebesi’nde Gaznelileri yenerek bağımsızlığına kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu Devleti’nde, Kara Kuvvetleri’nin teşkilat ve eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra, Anadolu Selçukluları ve Mısır Türk Memlukları’da; Mete Han sistemini terk etmeyerek mükemmel ordular meydana getirmişlerdir.

Osmanlı ordusunun teşkilatlı bir şekilde ortaya çıkışı ise, Sultan I. Murat zamanında olmuştur. Tarihte ilk süvarili ordu olma niteliğini taşıyan Osmanlı Ordusu, önceleri yalnızca Atlı Akıncılar’dan oluşmakta iken, daha sonraları yaya birliklerin de katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı altında sürekli bir yapıya dönüştürülmüştür. İmparatorluğun yükseliş dönemlerinde elde edilen zaferlerde Yeniçeri Ocağı önemli rol oynamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme devri ile birlikte etkinliğini yitiren Yeniçeri Ocağı, 15 Haziran 1826’da başlayan Yeniçeri Ayaklanması’nın bastırılmasını müteakip kaldırılmıştır. Bu ordunun yerine “Asakiri Mansure-i Muhammediye” adı ile yeni bir ordu kurulmuştur. Bu gücün temelini “Kol” adı verilen taburlar oluşturmuştur. Yine bu teşkilat devresinde; orduya komuta edecek subayları yetiştirmek amacıyla, ‘Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ adıyla Kara Harp Okulu açılmıştır.

İkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, idari alandaki yeniliklere paralel olarak, ordu teşkilatında yeni bir düzenleme yapılmak suretiyle silah ve malzeme miktarı artırılmış ancak, Trablusgarp ve Balkan Savaşları nedeniyle ordudaki gelişmeler sekteye uğramıştır. 

Bunun hemen arkasından girilen Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya’dan Yemen’e ve Kafkaslara kadar uzanan cephelerde kısmi başarılar kazanan Türk Ordusu, Çanakkale Zaferi ile tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Değişik cephelerde elde edilen başarılara rağmen, Mondros Mütarekesi’nin ağır hükümleriyle karşı karşıya kalmıştır. Mondros Mütarekesi'nin hükümlerine göre, vatan sözde galip devletler tarafından küçültülmüş, kara kuvvetlerinin mevcudu indirilmiş, silahları elinden alınmış, vatan toprakları işgal edilmiştir.

Türk Milleti, işgalleri tanımayarak direnişe geçmiş, memleketin her tarafında oluşan gönüllüler ve milis grupları faaliyet göstermeye başlamıştır. Dağınık hâlde ve küçük birlikler şeklindeki unsurların çabaları ile arzu edilen başarıları sağlamanın mümkün olamayacağını gören Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, düzenli ordunun kurulması için 1920 yılı ortalarından itibaren çalışmaya başlamış, sonuçta Batı Cephesi Komutanlığı teşkil edilmiştir. Tüm olanaksızlıklara rağmen büyük güçlükler altında teşkil edilen bu ordu sayesinde I. ve II. İnönü Savaşları ile; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır,” parolası ile Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmış,

26 Ağustos 1922 tarihinde Yunan ordusuna karşı başlatılan Büyük Taarruz ve devamında Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Başkomutan sıfatıyla yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi büyük bir zaferle sonuçlanmıştır. Bozguna uğrayan ve kaçan düşmana karşı Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül 1922 tarihinde; “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” diyerek verdiği emri ile düşman askerlerinin 9 Eylül 1922 tarihinde denize dökülmesi sağlanmış ve Anadolu işgal edilmekten, Türk Milleti ise esaret altına alınmaktan kurtarılmıştır. Böylece vatanın bütünlüğü ve Türk devletinin kayıtsız ve şartsız istiklali bütün dünya tarafından tanınmıştır.

Atatürk’ün önderliğindeki Milli Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonunda, Türk Kara Kuvvetleri, Cumhuriyet Dönemi’nin başında ikişer tümenli dokuz kolordu ve üç süvari tümeninden oluşan üç ordu müfettişliği hâlinde teşkilatlandırılmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra; memleket içinde kalan silah, araç, gereç ve donatım toplatılmıştır. Gerekli olanların iyileştirmesi yapılarak ordunun kuruluş ve kadrosuna katılmıştır. Sürekli gelişen silah ve malzeme teknolojisini izleme, inceleme ve muayene için, bir “Fen ve Sanat Dairesi” kurulmuştur. On altı yıl içinde; ordunun tüm giyecek ve diğer levazım ihtiyaçları ile silahlı kuvvetlerin donatım malzemesi, millî fabrikalarda yapılacak hâle gelmiştir.

Sonuç olarak; Türk Kara Kuvvetleri: “Türk Birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi” olan Silahlı Kuvvetlerimizin bir parçası olarak her zaman yüce milletimize layık olma azmi ve kararlılığı içinde ve onun emrinde olmanın şeref ve gururunu taşımaktadır. Türk Milleti’nin gözbebeği olan ordumuzun 2227 yılı kutlu olsun!..