BERLİN 

Almanya'da İslam'ın yayılmasına ve yabancılara karşı aşırı sağcı "Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar" (PEGIDA) grubunca düzenlenen gösterilere Türk siyasetçiler tepki gösterdi. 

Dresden kentinde aşırı sağcı PEGIDA grubunca yapılan gösterilere katılanlarının sayısının artması hem siyasetçileri hem de ülkede yaşayan yaklaşık 5 milyon Müslüman'ı endişelendiriyor.

Yeşiller Partisi Milletvekili Mutlu Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Almanya'nın İslamofobi, ırkçı saldırılar ve mülteci karşıtlığının artması noktasında geçmişte yapılanların bedelini ödediğini söyledi.

PEGIDA grubunca asılsız haberler yapmakla suçlanan Alman medyasının geçmişte yaptıklarıyla İslamofobi'nin yayılmasında etkili olduğunu ifade eden Özcan, "Medya kendine düşen sorumluluğu yerine getirmedi. İslamofobi, Almanya'da ayni antisemitizm gibi büyük bir sorun teşkil etmekte. Özellikle 11 Eylül'den sonra Avrupa'nın tümünde yaygınlaşan İslamofobi bugünlerde Almanya'da tavan yaptı" diye konuştu.

Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırmada, göçmenlerin Alman ekonomisine katkısının 22 milyar avro olduğunun ortaya çıktığını hatırlatan Mutlu, göçmenlerin devletin sosyal hizmetler için kullandığı kaynaklara katkı sağladığını belirtti.

"PEGIDA göstericilerinin kaygıları tamamen yersiz"

Almanya'daki yaklaşık 80 bin Türk işletmesinin de 500 bin kişiye istihdam sağladığını ancak bunun gözardı edildiğini vurgulayan Mutlu, "PEGIDA göstericilerinin kaygıları tamamen yersiz. Çünkü savunduklarının gerçekle ve istatistiklerle hiçbir alakası yok. Almanya'daki göçmenler Almanya'nın ekonomisine zarar vermek yerine tam tersi katkıda bulunmaktalar" ifadelerini kullandı. 

Ekim ayında 350 kişi ile başlayan PEGIDA gösterilerine 22 Aralık'ta 17 bin 500 kişinin katılmasını da değerlendiren Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Sorun, PEGIDA gösterilerine katılan sayısının artıp artmaması değil, sorun bu kadar insanın bilinçli veya bilinçsizce sokağa 
dökülüp, ırkçılık ve Müslüman düşmanlığı yapmasıdır. Ciddi olan rakam değil, ciddi olan haftalardır bu kadar insanın pek de Müslüman'ın yaşamadığı bir bölgede ve göçmenlerin çok az olduğu bir kentte sokaklara dökülmeleri. Asıl sorun bu insanların sanki Almanya batacakmış gibi slogan atması..."

Eylemlere sessiz kalan Gauck'a ve hükümete eleştiri

Mutlu, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Islamofobi noktasında artan gösterilere sessiz kalmasını da eleştirerek, "Gauck'un konuyla ilgili tavrını merak ediyorum. Kendisi her ne hikmetse bu konuda pek sessiz bir tavır sergiliyor" dedi.

Bütün demokratların ve partilerin, ırkçı söylemlere ve gösterilere karşı tek ses olması gerektiğini dile getiren Mutlu, özellikle bazı Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) yöneticilerinin eylemleri anlayışla karşılamasının ırkçıları teşvik ettiğini vurguladı.

İktidardaki Hristiyan Birlik partilerinin tavrını da tehlikeli bulduğunu söyleyen Mutlu, bu partilerin bu Irkçı gösterilere gerekli sertlikte cevap vermemesine tepki gösterdi.

Özcan Mutlu, özellikle Başbakan Angela Merkel'in genel başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'ndeki (CDU) Müslüman milletvekilleri ve parti üyelerinin sessizliğinin kendisini hayrete düşürdüğünü belirtti.

Irkçılığa karşı eğitim

Yeşiller Partisi olarak ırkçılığa karşı program ve projelerin artırılması ve bunlara bütçeden daha çok pay ayrılmasını talep ettiklerini ifade eden Mutlu, şöyle konuştu:

 "Fakat iktidar partileri CDU/CSU ile SPD bu konuda bizimle hem fikir değil. Tüm taleplerimizi reddettiler. Ayrıca eğitim politikalarına önem vermek gerekli. Çocukları genç yaşta ırkçılığa karşı duyarlı kılmak ve çok kültürlülüğün bir zenginlik olduğunu öğretmek lazım."

Camilere yönelik saldırıların artması

Aşağı Saksonya Eyalet Meclis Üyesi Belit Onay ise Almanya genelinde camilere yönelik saldırı gerçekleştirenlerin birbirleriyle bağlantılı olmadığını ancak bu kişilerin, İslamofobi'den enerji alarak ya da İslamofobi ile hareket edip camilere yönelik çirkin eylemleri gerçekleştirdiklerini kaydetti.

"Cami saldırılarının arkasında organize grupların olduğu ile ilgili deliler yok. Bu aslında daha da tehlikeli" diyen Onay, saldırganların organize olmadıkları ve saldırılar sonrası normal yaşamlarına devam ettiklerini söyledi.

Belit Onay, Alman polisinin de bu kişileri, "sabıkaları yoksa" tespit etmesinin zor olduğunu ifade etti. 

11 Eylül saldırıları sonrası Almanya'da 2001-2011 yılları arasında ortalama iki haftada bir cami saldırısı düzenlendiğini belirten Onay, son dönemde de artık cami saldırılarının sıradan hale geldiğine dikkati çekti.

Onay, Almanya'da cami saldırılarının tek bir bölgede yoğunlaşmadığını ve ülkenin her yerine yayıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Camilere sürekli saldırılar düzenleniyor, domuz kafaları atılıyor, duvarlarına gamalı haçlar ve küfür içerikli işaretler çiziliyor, camları ve kapıları kırılıyor, tehdit içerikli mektuplar gönderiliyor ve en kötüsü kundaklamalar yapılıyor. Bu olaylar kuzeyden güneye, doğudan batıya Almanya'nın her yerinde oluyor."

"Cami saldırıları İslamofobik sayılmıyor"

Almanya'da Islamofobi'nin yükseldiğinin çok net olduğunu söyleyen Onay, "Aşırı sağcı partilerin İslamofobi ile seçim kampanyalarını yürüttüklerini görüyoruz. Bu da zamanla şiddete dönüşüyor. Maalesef bunun için ciddi adımlar atılmıyor. Cami saldırılarında somut olarak gamalı haç veya başka bir işaret yoksa saldırı Alman polisi tarafından İslamobofik sayılmıyor" diye konuştu.

Alman polisinin birçok cami saldırısını "siyasi" veya "ırkçı" güdümlü görmediğini "sıradan adi suç" olarak olarak değerlendirdiğini belirten Onay, "Bu sebepten dolayı saldırılarla ilgili polis istatistiklerine baktığımızda Islamofobik cami saldırıları olduğundan çok daha az görünüyor" ifadesini kullandı.

Belit Onay, camilere yapılan saldırıların benzerlerinin sinagoglara yapılması durumunda bunun "antisemitik" ya da "ırkçı saldırı" olarak değerlendirildiğini vurguladı.

Bu yaklaşımı değiştirmek istediklerini dile getiren Onay, "Konuyu federal konseye taşıyıp, Almanya genelinde değişiklik olması yönünde gelecek aylarda adımlarımız olacak" dedi.