İDLİB KATLİAMINI KİM YAPTI?

İlk bakışta inanılır gibi görünmese de, İdlib/Han Şeyhun katliamı Ortadoğu’nun 11 Eylülüdür. 11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kuleler’in vurulması nasıl İslam Alemi’nin potansiyel terör bataklığı ilan edilerek “Haçlı Seferleri”nin başlatılmasına, Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesine gerekçe yapıldıysa, İdlib/Han Şeyhun katliamı da Rusya, İran ve Fırat Kalkanı’yla Türkiye tarafından önü kesilen BOP’un en büyük hedefi olan “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e uzatılması operasyonlarına gerekçe yapılacaktır. 

Ve.. İdlib katliamını kimin yaptığı tartışılırken Trump, Cuma sabahı yaptığı açıklamada, "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" diyordu..

“Esat’la yeni bir sayfa mı?” sorgulamasının yapıldığı günlerde yaşanan İdlib/ Han Şeyhun katliamı, ‘Ortadoğu’nun 11 Eylülü’dür. Ortadoğu’da çok ciddi bir hareketlenmenin yaşanacağının işaret fişeğidir. 

Trup’ın İdlip katliamı sonrasında yaptığı çok sert açıklama, G.W. Bush’un, 11 Eylül 2001’de, İkiz Kuleler’in vurulması sonrasındaki “Haçlı Seferleri başladı’” haykırışının günümüz Ortadoğu’sundaki yankılanmasıdır. 

ABD’nin yeni Başkanı Trump, İdlib/Han Şeyhun katliamı sonrasında yaptığı açıklamada, “Suriye ve Esat’a karşı tavrım çok değişti” derken, düne kadar Esat’lı bir çözümü tolore edebileceğini söyleyen ABD’nin, Suriye politikasında önemli değişiklikler yapıldığını ilan etmiş oluyordu.  Yani ABD, Suriye’de Rusya ile kolkola  yürümektense, kendi çıkarlarını ön planda tutan politikalar izleme kararı almış olduğunu duyuruyordu. Rusya da, “ABD’nin Suriye’yi suçlamakta fazla aceleci davrandığını” söylerken, Suriye’deki kazanımlarından kolay kolay vazgeçmeyeceğini, Esat’ı desteklemekte kararlı olduğunu vurguluyordu. 

Diplomatik dille yapılan bu atışmaların Suriye sahasına yansımaları çok sert olacaktır. ABD ile Rusya arasındaki paylaşım kavgasının yeniden şiddetleneceği anlaşılıyor. 

Bilindiği gibi ABD, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP), bölge ülkelerini parçalamayı, bölgenin enerji kaynaklarını kontrol altına almayı, İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminaline, Akdeniz’i de Batı Gölü’ne dönüştürmeyi hedefliyordu. Bu planın işlemesi için de, bölgenin petrol ve doğalgazının Irak ve Suriye’nin kuzey bölümlerinden Akdeniz’e uzanacak “Kürt Koridoru” kamuflajlı bir ABD/İsrail Koridoru’nun hayata geçirilmesi gerekiyordu.

Obama’nın Esat’ın vurulması ve kara harekatı konularında ayak sürümesi nedeniyle inisiyatif,  Esat’ı muhaliflerle masaya oturmaya, kimyasal silahlarını BM’ye teslim etmeye razı eden Putin’e geçmişti. BOP’un en önemli hedefi olan o ünlü koridorun Akdeniz’e uzatılmasının da önüne geçirilirken, Esat’ın iktidarda kalmasının önü açılmış oldu. 

Bir ara, Suriye’nin yeniden şekillendirilmesi konularında Yalta Anlaşması’na (1945) benzer bir bahar havası yaşayan ABD ile Rusya’nın, gelinen noktada, çıkarları yeniden çatışmış olmalı ki, ilişkilerde gerginlikler yaşanmaya başlandı. İdlib katliamı üzerinden, iki ülke birbirini oldukça sert eleştirdi. 

Ortadoğu’da kazanlar yeniden ısınıyor..

İDLİB/HAN ŞEYHUN KATLİAMI ORTADOĞU’NUN 11 EYLÜLÜDÜR

İlk bakışta inanılır gibi görünmese de, İdlib/Han Şeyhun katliamı Ortadoğu’nun 11 Eylülüdür. 11 Eylül 2001’de ABD’de İkiz Kuleler’in vurulması nasıl İslam Alemi’nin potansiyel terör bataklığı ilan edilerek Haçlı Seferleri’nin başlatılmasına, Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesine gerekçe yapıldıysa, İdlib/Han Şeyhun katliamı da Rusya, İran ve Fırat Kalkanı’yla Türkiye tarafından önü kesilen ünlü “koridor”un Akdeniz’e uzatılması operasyonlarına gerekçe yapılacaktır. 

Halep ve çevresinin Rusya destekli rejim uçakları tarafından vurulması ve  Fırat Kalkanı operasyonları sonrasında DEAŞ ve Nursa militanlarının İdlib’e yerleşmeleri nedeniyle bölge çok duyarlı hale gelmişti. DEAŞ, çok öneden, Dabık’ı kıyametin yaşanacağı bölge ilan etmişti. 

İdlib’te sarin gazı kullanılarak yapılan katliamla, yeryüzünde insanlığın, insani değerlerin hala geçerliliğini koruyup korumadığı yeniden sorgulanmaya başlandı. İnsanlık kendini adalet karşısına çıkarmaya mahkum etti. Çünkü, 11 Eylül İkiz Kuleler şoku gerekçe gösterilerek başlatılan BOP’u hayata geçirme operasyonları sürecinde yaşananlar, insanlık vicdanının asla onay vermeyeceği seri cinayetlerdi. Hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle ülkeleri işgal edilen milyonlarca masum insan, ülkelerinin enerji kaynaklarına el koyanlar tarafından oluşturulan mankurtlaştırılmış cani sürüleri tarafından katledildiler, evlerini terk etmeye mecbur bırakıldılar. 

KİM YAPTI? IŞİD/DEAŞ YAPTI!

Kim yaptı? 

IŞİD’DEAŞ yaptı!

Bu saçma sorgulama ile vicdanlar rahatlatıldı (!)

Bütün dünya bu yalana sığınarak vicdanını rahatlatmayı tercih etti. 

Baştan beri bir terör örgütü aklyla değil, bir devlet aklıyla hareket eden IŞİD’DEAŞ’ı kim kurdu, kim eğitip donattı, Ortadoğu coğrafyasına kim saldı? 

Hiç sorgulanmadı::

İnsanlık ve insani değerleri baş tacı ettiği savunulan Batılılar, dün Bosna’da, Srebrenitza’da olduğu gibi, bugün de Ortadoğu’da yaşanmakta olan insanlık tarihinin en acımasız katliamını televizyon ekranlarından dizi film izler gibi, duyarsızca izliyorlar.. Yalnızca izliyorlar.. 

Türkiye, İdlib katliamını acilen BM Güvenlik Konseyi’ne taşıyacakmış. BM karar mekanizması beş daimi üyenin denetiminde oldukça, İdlib katliamları BM Güvenlik Konseyi’ne taşınsa ne olur, taşınmasa ne olur. Günümüzde adaleti, uluslararası hukuk değil, yalnızca güç belirliyor. 

1991’de, gaza getirilerek Kuveyt’e sokulan Saddam’ın düzenli ordusunu üç günde tepeleyen koalisyon güçleri DEAŞ karşısında nedense aciz kaldılar!. 

Yazıklar olsun!

15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle bir savrulma yaşayan Türk ordusu, ABD ve Rusya’nın vaat ettikleri hava desteğini vermemelerine rağmen gerçekleştirdiği El Bab operasyonuyla, meskun mahalde bir terör örgütünün nasıl temizleneceğini bütün dünyaya göstermiş oldu. Dünyanın en gelişmiş silah teknolojisinin ürünleriyle donatılmış ABD ve Rus ordusunun IŞİD/DEAŞ karşısında çaresiz kaldıkları bir masaldır, bir aldatmacadır. 

İDLİB KATLİAMINI KİM YAPTI?

Peki İdlib katliamını kim yaptı?

Uçakları olmadığı için, İdlib/Han Şeyhun katliamı IŞİD/DEAŞ’a yüklenemedi.

“Kim yaptı?” sorusuna bu defa, “Esat yaptı” mı denenecek? Dense bile, ABD’nin, hele hele Rusya’nın bilgisi olmadan Suriye hava sahasında kuş uçabilir mi? Esat, Putin’in araya girmesiyle bütün kimyasal silahlarını BM’ye teslim etmemiş miydi? Ülkesini, kimyasal silah konusunda BM’nin denetimine açmamış mıydı? 

Peki, İdlib katliamını kim yaptı?

İdlib katliamı basit bir katliam değildir. Buna benzer katliamlar daha önce de Suriye’de yaşanmıştır, fakat Esat’ın, içinde bulunduğu kuşatılmışlık durumunda, tüm insanlığın nefretini çekecek böylesine bir katliamı göze alabilmesi mümkün mü? Ülkesinden çok koltuğunu koruma derdinde olan ve Rusya ile İran’ın desteği ile ayakta durabilen Esat’ın tüm insanlığı karşısına alacak böyle bir katliamı göze alması akla yatkın bir açıklama değildir. 

Peki, İdlib katliamını kim, neden yaptı?

Bu sorunun yanıtını, haritaya bakan herkes kolayca görecektir. İdlib katliamı, BOP’un en önemli hedefi olan ve önce Rusya ve İran tarafından, daha sonra da Fırat Kalkanı operasyonuyla önü kesilen ABD/İsrail Koridoru’nun önünü açma operasyonu için oluşturulan gerekçedir. Öyle görünüyor ki İdlib katliamı, Ortadoğu’nun 11 Eylülüdür. 

Ve.. İdlib katliamını kimin yaptığı tartışılırken Trump, Cuma sabahı yaptığı açıklamada, "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" diyordu.. (6.4.2017)