‘’Makarios; 1950 yılında Kıbrıs’taki Ortodoks Kilisesi’ne Başpiskopos seçildikten sonra şu Enosis yeminini etmiştir: 

“Ulusal Bağımsızlığımızın doğuşu için çalışacağıma ve Kıbrıs’ı anavatan Yunanistan’a ilhak etme siyasetimizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim üzerine ant içerim.”: (Kıbrıs’ta Barışa Gerçek Engel ENOSİS, KTFD Enformasyon Dairesi Belge Yayınları No 10, Lefkoşa, 1982, s.10.) 

Kıbrıs’ta son dönemde müzakerelerin kesilmesinin, Rum tarafının temsilcisi Bay Anastasiadis’in görüşmelerin yapıldığı oda kapısını çarpıp çıkmasının nedeni; 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum Cumhurbaşkanı Başpapaz Makarios’un yazımın girişinde yapmış olduğu o yeminde saklıdır…

Aslında bu yeminin tarihsel sürecine baktığımızda; 2017’in Kıbrıs’ında tarafların anlaşmaya bu kadar yakın olduğu bu süreçte, müzakerelerin birdenbire neden kesildiği daha iyi anlaşılacaktır.

Enosis nedir? Neden Kıbrıslı Rumlar için bu kadar önemlidir?

‘’Enosis, Yunan Megali İdea’sının değişmeyen hedeflerinden biridir ve adanın Yunanistan’la birleşmesi anlamına gelmektedir. Denilebilir ki etkileri günümüzde de devam eden Kıbrıs sorununun temel nedenlerinden birisi Enosis çabasıdır ve bu çaba, bir anlamda Yunan milleti yaratma idealinin bir parçasıdır. Yunan milleti yaratma ideali ise genellikle Megali İdea olarak isimlendirilir. 

“Büyük Fikir” anlamına gelen Megali İdea, Yunanlı şair ve ulusal kahramanlarından Rigas Ferreros tarafından ilk kez 1791’de bir harita olarak ortaya konulmuş, bu haritada Yunanistan’ın bağımsızlığı ve ardından sahip olması gereken yerler çizilmiştir. 

Batı Anadolu, Batı-Doğu Trakya, Ege Adaları, Girit, Rodos, Kıbrıs, hatta İstanbul Yunan toprakları olarak gösterilmiş ve tüm bu bölgeler alınması gereken yerler olarak ifade edilmiştir. 

Bu haritada ayrıca Yunanca konuşulan tüm yerlerin Büyük Bir Helen Cumhuriyeti çatısı altına alınması da öngörülmüştür…

Yunanistan’ın 1830 yılında bağımsızlığı ile başlayan bu süreçle birlikte Yunanistan Osmanlı toprakları aleyhine genişlemesini sürdürmüş, Rumca konuşan ve bu haritada belirtilmiş bazı yerleri almayı başarmıştır. 

Kıbrıslı Rum sosyolog Kyriacos Markides Yunan Megali ideasını tanımlarken; tüm Yunanlıların Bizans İmparatorluğunun yeninden canlandırılacağı ve tüm Yunan topraklarının bir kez daha büyük Yunanistan bayrağı altında birleşeceği hayali olarak tanımlar ve bu Panhellenik ideolojiyi İstanbul’un Türkler tarafından fethine kadar götürür. 

Ayrıca Markides’e göre Kıbrıslı Rumlar kültürel ve tarihsel olarak Yunan oldukların düşündükleri için Megali İdea geniş kitlelere hitap etmiştir. 

Amerikalı tarihçi Christopher Hitchens’a göre, Osmanlılardan bağımsızlığını kazanan Yunanistan’ın genişleme projesi dâhilinde, Atina, Teselya, Girit’in bir kısmı ve Yunan adaları elde edilmiş ancak Makedonya, Trakya, Sisam Adası, 12 Adalar alınamamış, alınması hedeflenmişti. 

Bu proje kapsamında son olarak Yunanistan’a bağlanan yer Girit’ti. İşte bu amaçla Yunanistan’ın Enosis’i gerçekleştirmeyi hedeflediği yerlerden birisi de Kıbrıs’tır. 

Kıbrıs’ta Enosis taleplerinin ilk kez ortaya çıktığı tarih olarak Yunan bağımsızlık savaşının başlamış olduğu 1821 tarihi başlangıç alınabilir.

Bu tarihte Avrupa’nın desteğiyle Yunanlılar Mora’da ayaklandığında aynı zamanda hem Kıbrıs hem de Girit’te isyan konusunda bir heyecan yaşanmış ancak adada Osmanlı egemenliği devam ettiğinden bu heyecan ve beklenti ciddi bir etki yaratmamıştır. 

Ancak Osmanlı döneminde psikolojik olarak Kilisenin de desteğiyle, Kıbrıslı Rumların zihinlerinde yer almaya başlayan Enosis:

İngiliz egemenliği döneminde daha sık gündeme taşınmaya başlanacak ve bir anlamda; Anglo-Cypriot sorunu kimliği kazanacaktır. 

Öyle ki, Kıbrıs 1878’de İngiliz egemenliğine geçtiğinde, Yunanistan ve Enosis taraftarı Kıbrıslı Rumlar bu durumu Enosis’e ulaşma konusunda önemli aşama olarak değerlendirmişlerdir…’’ 

(Tırnak içindeki bölüm için Bk. Dokuz Eylül Üniv. Sn. Dr. Gürhan Yellice)

1878 tarihi; Enosis konusunda Kıbrıslı Rumlar açısından ilk önemli dönüm noktasıdır. Çünkü adadan ayrılan son Osmanlı askerinden sonra, yönetimi devralan İngilizlerle anlaşmak Rumlara göre daha kolay olabilecektir..!

Öyle ya adada 307 yıl hak ve adaleti dağıtan İslam âleminin temsilcileri gitmiş; onların yerine Rumlarla aynı inancı paylaşan ama hak, hukuk tanımayan Hıristiyan âleminin temsilcileri gelmiştir. 

Sonuç olarak Haçlı zihniyetiyle, Bizans zihniyeti Enosis’e giden yolda Kıbrıs’ta buluşmuş; adanın Türklerden alınabilmesi için kol, kola gidilecek bir süreç başlamıştır!

Birinci dünya savaşı sırasında, 5 Kasım 1914’te İngiltere tek taraflı olarak Kıbrıs’ı ilhak etmiş, Türk Milleti milli mücadelemizden zaferle çıkınca, 1878 yılında Osmanlı ile yapılan anlaşma şartları gereğince İngiltere’nin Kıbrıs’ı Türkiye’ye iade etmesi gerekirken bu yapılmamış, 1925 yılında adanın hükümranlık hakkı İngiltere’ye geçmiştir.

Bu tarihten, ikinci dünya savaşına kadar geçen süreçte; Kıbrıs meselesi Yunanistan’da zaman, zaman günün meselesi olmuştur. 

10 Şubat 1947 tarihinde yapılan Paris Sulh Konferansında; Rodos ve 12 adanın Yunanistan’a silahsızlandırılması şartıyla bırakılmasından sonra, Yunanistan’da Başbakanlık görevine gelen M. Sofilis; Yunan parlamentosunda şöyle demiştir: 

‘’Kıbrıs’ın ilhakından başka yol takip etmeyeceğiz.’’

Bu açıklamadan sonra Kıbrıs’ta yaşanan süreç; adanın kan ve gözyaşıyla dolduğu bir dönemin de başlangıcı olacaktır. 

Ada tarihi boyunca Rumların hiç vazgeçmediği Enosis rüyalarıyla ilgili en son 15 Ocak 1950 tarihinde bir oylama yapılmış. Rum Ortodoks Kilisesinin tüm gücüyle desteklediği, halen GKRY bölgesinde faaliyette bulunan AKEL’in önemli bir rol üstlendiği bu plebisit adada mevcut tüm kiliselerde yapılmış, yapılan oylama sonuçlarına göre; Rumların %96’sı tercihini Enosis’ten yana kullanmıştır.

Bugünün Kıbrıs’ında Rum tarafının 50’li yıllarda yapılan Enosis oylamasının yıldönümünü milli gün olarak ilan etmesi, tüm Rum okullarında anılmasını istemesinin ardında yatan gerçek de budur. Halen Rumlar adanın Yunanistan’a bağlanmasının hayali içindedirler..!

İşte Rumların 226 yıldan beri peşinde olduğu Enosis hayallerinin özeti budur. Bu hayali gerçekleştirmek adına Rum tarafı 50’li yıllardan, 1974 yılına kadar, Kıbrıs Türk Halkına yapmadığını bırakmamış; bu uzun süreç Kıbrıs Türk’ünün adada yaşadığı en acılı dönem olmuştur. 

Adada özellikle bu dönemde yaşananlar sonrasında; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kıbrıs konusuna sahip çıkmış, Türk Milleti de Kıbrıs konusuna ‘milli davamız’ adını vermiştir. 

Yazımın bu bölümünde tarihe not düşmek adına şu gerçeğin ifade edilmesinin; bu süreçte görev yapan, vatanı uğruna canını, malını tereddüt etmeden feda eden tüm şehitlerimize, gazilerimize vefa borcu olduğuna inanıyorum. 

 Bu gerçeğin adı; o acılı yıllar yaşanırken Kıbrıs Türk’ünün namusunu, canını, malını savunmak, ada da gerçekleştirilmek istenen Enosis’in önünü kesmek amacıyla kurulan, adada tek Türk kalmayıncaya kadar savaş yemini eden eli kanlı E.O.K.A. çetelerine kahramanca karşı koyan, dimdik duran Türk Mukavemet Teşkilatıdır.

Kıbrıs adası kan ve gözyaşının yaşandığı o acılı dönemde elimizden kayıp gitmediyse, Rumlar bu süreçte Enosis hedefini gerçekleştiremediyse bu gerçeği;

Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticilerine, her ikisini de rahmetle, minnetle andığım Sn. Dr. Küçük ve Sn. Denktaş’a, Rum tarafına hiçbir dönemde diz çökmeyen Kıbrıs Türk’üne ve efsane teşkilat T.M.T’ye borçlu olduğumuz unutulmamalıdır.

O nedenledir ki;

Günümüzde çözüm adına ‘’Birleşik Kıbrıs’’ tuzağını öne süren, Kıbrıs Türk Halkına azınlık haklarından bir fazlasını vermemekte direnen Rumların hedefinde daima Enosis vardır, bundan sonra da olacaktır…