LONDRA - Amerika Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) ve İngiliz istihbarat birimi GCHQ'nun Türkiye'ye yönelik istihbarat faaliyeti iddialarıyla ilgili uluslararası ilişkiler ve siber güvenlik uzmanları Anadolu Ajansı'na (AA) değerlendirmede bulundu.

Siber güvenlik ve dijital kanıt uzmanı Prof. Dr. Peter Sommer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'ye yönelik dinleme faaliyetlerine ilişkin, bu dinlemelerin yeni olmadığını, yıllardır sürdüğünü söyledi.

 "Türkiye, Avrupa ve Asya arasındaki stratejik pozisyonunun uygunluğu ve çatışma bölgelerine yakınlığı sebebiyle ABD ve İngiltere'nin ilgi alanında" diyen Sommer, tecrübeli insanların ve siyasilerin casusluk faaliyetlerinin yürütüldüğünü bildiğini vurguladı.

Peter Sommer, "Snowden ifşalarının asıl endişe veren kısmı, ABD ve İngiltere'nin sanıldığından daha fazla teknik kapasiteye sahip olması ve bunun bir çeşit 'haksızlığa' yol açması" ifadesini kullandı.

Mevcut durumun dinlenen ülkeler kadar  ABD veİngiltere için de sorun olduğuna dikkati çeken Sommer, "Nihayetinde ikisinin de müttefik ve ortaklarıyla yürüteceği işbirliğine ihtiyacı var" dedi.

"Dost istihbarat kuruluşu yoktur"

Warwick Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Richard Aldrich de yürütülen casusluk faaliyetlerinde müttefiklerin peşinde olduğu çıkarlara değinerek, şöyle konuştu:

"Amerikan Merkezi Haber A Teşkilatı'ndan (CIA) bir yetkili, 'Dost  istihbarat kuruluşu yoktur, sadece dost güçlerin istihbarat kuruluşları vardır' demişti. Peki bu adam ne demek istemişti? En yakın müttefikiniz bile sizin ekonomik veya siyasi çıkarlarınızı paylaşmıyor olabilir. NSA ve GCHQ çoğuistihbarat kurumuna göre daha yakın çalışma yürütürken, çoğu operasyonu ve sistemi paylaşırken, paylaşmadıkları bazı şeyler de var. Mesela Ortadoğu'daki ekonomik istihbarat..."

Richard Aldrich, "Kilit müttefiklerinizin sizin ekonomik veya siyasi hedeflerinize karşı çıkacağını biliyor olmanız önemli.  ABD veİngiltere arasındaki anlaşamamazlık sebebiyle 1990'larda Yugoslavya Savaşı'nda ABD, İngilizleri dinlemişti. NSA İsrail'i bile gizlice dinliyor, İbranice dil bilimcilerine danışıyor" diye konuştu.

 ABD'nin Türkiye üzerinden yaptığı çoğu casusluğun Rusya ya da Ortadoğu ile ilgili olduğunu kaydeden Aldrich, "Ancak ABD, Türkiye'de yaşanan olayları da izledi" dedi.

NATO ülkeleri kendi istihbarat kurumları arasında resmi anlaşma yaptıklarının belirten Aldrich, "Eğer bu anlaşmalar bozulursa o zaman Amerikan istihbaratının yerel sorumlusu bazen istenmeyen kişi olur ve ceza olarak kovulur. Bu CIA'nın 2005'te Lahey'deki istasyonunun sorumlusunun yakın geçmişte de Berlin istasyonunun sorumlusunun başına geldi" ifadesini kullandı.

Wikileaks'in kurucusu Julian Assange ve NSA eski çalışanı Edward Snowden'ın ifşalarının asıl etkisinin aslında "gizliliğin sonu" paniğini yaşayan İngiliz ve ABD hükümetleri üzerinde olduğunu söyleyen Aldirch, "İngiliz ve ABD hükümetleri bir sonraki ifşaları nasıl önleyeceğini düşünüyor. Bu problemi nasıl çözeceklerini bilmiyorlar" sözlerini kaydetti.

"Türk istihbaratı da dinliyor"

London School of Economics (LSE) Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Chris Brown da hükümetlerin, liderlik niyetleri ve pazarlık duruşlarına ilişkin diğer hükümetlerden ve hatta dost hükümetlerden bilgi edinmeye çalıştıkların yaygın olarak bilindiğine dikkati çekti.

Spiegel'in haberinde aslında ABD istihbaratının PKK'ya karşı Türkiye'nin operasyonlarına geçmişte ne kadar destek verdiğin ortaya çıktığını kaydeden Brown, "Bölgede şartlar değişmiş olmasına rağmen, Türkiye'nin Amerika'yla olan bağlarından istihbaratın faydalandığını ve bu bağları koparmanın yanlış olacağını düşünüyorum" dedi.

Alman Der Spiegel dergisi, geçen hafta sonunda NSA eski çalışanı Snowden'ın sızdırdığı gizli belgelerin Türkiye ile ilgili bölümlerini yayımlamış, buna göre NSA'nın bir yandan NATO çerçevesinde ve PKK ile mücadelede Türkiye ile işbirliği yaptığı, diğer yandan Türkiye'de hükümeti, orduyu,  istihbaratçıları, bakanlıkları ve enerji şirketlerini dinlediği öne sürülmüştü.