NEW YORK - Merkezi Washington'da bulunan Ortadoğu Enstitüsü'nden (Middle East Institute) İran uzmanı Alex Vatanka, AA muhabirine yaptığı açıklamada İran'ın, halihazırda birkaç yıl öncesine oranla jeopolitik olarak çok daha güçlü hale geldiğini söyledi. 

"İran'ın bölgedeki gücünün ne kadarı siyasi modelinin çekiciliğine, ne kadarı bölgedeki boşluğa dayanıyor? Önemli olan soru bu" diye konuşan Vatanka, "İran, Suriye, Irak ve Yemen'deki yerel ortaklarının dönecek başka bir adresinin olmamasını başarılı şekilde kullandı. Evet İran bölgede artık daha etkili, ama bu etki ne kadar derin? Ben, İran'ın etkisinin çok derin olduğunu düşünmüyorum. Bu, Tahran için bir sorun" dedi.

"Yemen, büyük stratejinin bir parçası"

Washington Enstitüsü'nden Michael Knights da İran'ın Yemen'i daha büyük bir stratejik mücadelenin parçası olarak gördüğünü söyledi.

İran'ın Yemen'i hem nükleer müzakereler konusunda hem de deniz gücü kapasitesini artırma amacıyla kullandığını belirten Knights, "Eğer Husiler Yemen'de başarılı olursa İran, Hürmüz Boğazı'nın ardından Kızıl Deniz'de de etkin olabilir" dedi.

İran'ın dış politikasını "dini" değil "ideolojik" olarak gerçekleştirmek istediğini anlatan Khalail, bu durumun İran'ın Şiileri, ABD ve müttefiklerinin çıkarlarına karşı "yumuşak güç" aracı olarak kullanmasını engellemeyeceğini söyledi.

"Irak'taki İran etkisi, karşı örgütleri tetikledi" 

Merkezi Washington'da bulunan Küresel Politika Enstitüsü (Global Policy Institute) Ortadoğu Uzmanı Dr. Walid Phares de İran'ın, stratejik olarak Ortadoğu'da etkisini artırma çabasında olduğunu söyledi.

İran'ın etkisinin özellikle Irak'ta karşı örgütleri tetiklediğini dile getiren Phares, "Bağdat hükümetinin tutumu, Sünni toplulukların tepkisini çekti. DAEŞ, bu tepkiyi suistimal ederek ülkenin bir kısmını ele geçirdi. DAEŞ'e karşı mücadelede bir fikir birliği var, ancak bu mücadelenin sonunda gücü kim devralacak? Gücü İran yanlıları devralırsa Sünni Araplar, devre dışı kalacak. Bu durum, fikir birliğine zarar verebilir" dedi.