GAZZE

İsrail'in sivil yerleşim birimlerini hedef alarak saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de her şey gibi bayram sevinci de yıkılan evlerin enkazı altında kaldı.

İsrail saldırılarından korunmak için Şifa Hastanesi'nin çevresine çadırlar kuran aileler, toz toprak içinde kalan ve bayram olduğuna inanamayan çocuklarını gördükçe "Bize bayram yok" diyorlar.

Babasının kumaş ve örtülerle yaptığı çadırda bayramı karşılayan 9 yaşındaki Ahmed Hani, çıplak ayaklarına ve kirli elbiselerine bakarak bayram için aldıkları ancak Şucaiyye Mahallesi'ndeki bombalanmış evlerinin enkazı altında kalan yeşil gömleği ve siyah pantolonunu hayal ediyor.

Bayram olduğu için sevinemediğini ve giyecek yeni bir elbisesi olmadığını belirten Hani, "Burada hastane avlusunda ve bu çadırın içinde bayram yok. Evimize dönüp arkadaşlarımla oynamak istiyorum" dedi.

Tüm aile bireylerinin içine sığmaya çalıştığı küçük çadırda, oturduğu çıplak yerden sözlerini sürdüren Hani, "Arkadaşlarım ölü mü sağ mı bilmiyorum. Onları bir daha görebilsem keşke" diye konuştu.

Endişe ve korku dolu hüzünlü günler geçirdiklerini, tüm sevinçlerin acılara dönüştüğünü ifade eden 10 çocuk annesi Fatma Hals da, "Bugün akrabalarımı karşılayacak, torunlarıma bayram harçlığı ve tatlı verecektim. Ama şimdi yerinden edilmiş ve dağılmış vaziyetteyiz" ifadeleriyle yaşadığı hüzün ve acıyı dile getirdi.

Anne Hals'ın konuşmasını tamamlayan 17 yaşındaki kızı Sena da çocukları sevindirecek hiçbir şeyleri olmadığını belirtti.

Bize bayram yok, burada hayat çok acı

"Anne, mamul (hurmayla yapılan bayram tatlısı) istiyorum, neden yapmıyorsun" diyen küçük Rafi Hüccac'ın ağlama seslerinin geldiği hastane bahçesindeki bir başka çadırda ise anne Necat çocuğunun kendisine sürekli gerçekten bayram olup olmadığını sorduğunu söyledi.

"Bu çocukların günahı neydi, bayramlarını hastanede geçiriyorlar. Onlara ne çikolata ne de bayramlık alabildik. Toz toprak içindeler. Bakın, her birinin gözlerine nasıl da hüzün çöktü" ifadelerini kullanan anne Necat Hüccac, eşinin Şucaiyye Mahallesi'ndeki katliamdan kaçtıkları sırada şarapnalle yaralandığını kaydetti.

Çocuklarına evlerine döndüklerinde bayramlık alacağına söz veren Hani Hüccac ise, "Bize bayram yok. Burada hayat çok acı" şeklinde konuştu.

Hastanede yaşam savaşı

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sırasında ağır yaralananların getirildiği Kudüs'teki Makaset Hastanesi'nde yaşam savaşı veren 15 hasta yatıyor.

Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Mustafa Sarnıç ile Kızılay Genel Müdürü Mehmet Güllüoğlu, Makaset Hastanesi'nde tedavilerine devam edilen hastaları ziyaret etti.

Getirilen 15 hastanın tamamı bombardıman sırasında ağır yaralandıktan sonra Uluslararası Kızıl Haç Örgütü tarafından İsrail’den alınan özel izinlerle Kudüs’e getirilen sivil Filistinlilerden oluşuyor. Hastane odalarını gezerken her odadan koridorlara bir insanlık dramı taşıyor.

İsrail’in Tifah’a saldırdığı sırada evine bomba düşen Rahmet Hattavi'nin (32) omuriliğine saplanan şarapnel parçası ayaklarına giden tüm sinir sistemini koparmış. Çocuğunu ve eşini saldırıda kaybettiğinden habersiz Hattavi'nin belden aşağısı felç olmuş durumda. Doktorlar Hattavi için gereken tedaviyi hastanelerinde yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor.

Saldırılarda en fazla zarar görenlerin çocuklar olduğunda hiç kuşku yok. 14 yaşındaki Rirat Ceredat da bu çocuklardan sadece biri. Hastanede bilicini kaybetmiş, sol gözü mor sayıklayarak yatan Ceredat'ın kalça kemiği kırık. Saldırıda kardeşi ölmüş.

Hastane odalarını dolaştıkça saldırıların vehametinin boyutları da giderek büyüyor. Hastaneye getirilen yaralıların en küçüğü vücudu tamamen yanan ve annesi saldırı sırasında ölen Rende Sair. Şaşkın gözlerle gelen doktorlara bakan Sair’in yanında ise kızının ölümünü bir yana bırakarak torununa sahip çıkmaya çalışan yaşlı anneanne var.

Hastalar hakkında bilgi veren doktorlar, hastaların tamamının ağır bir travma içinde olduklarını ve kaybettikleri yakınları hakkında kendilerine bilgi verilmediğini söylüyorlar. Yaralılardan pek çoğu hiçbir zaman asla eski sağlıklarına kavuşamayacak. Onları bekleyen asıl büyük yıkım ise kaybettikleri yakınlarına ilişkin gerçeği öğrenecekleri gün yaşanacak.