ABD, önceki yıllarda olduğu gibi 2014'te de Suriye'de Esed rejimine yönelik net politikalar ortaya koymadı ancak Irak ve Suriye'de IŞİD tehdidinin ortaya çıkmasından sonrasında yılın son aylarında Suriyeli muhaliflere "askeri ekipman ve eğitim" programı ve Suriye'ye hava saldırıları düzenlemek gibi adımlar attı.
ABD Başkanı Barack Obama'nın 2014 yılı dış politikasında Suriye önemli konu başlıklarından biri olarak kalmayı sürdürdü. Suriye'de "askeri değil, siyasi çözüm"den yana olan Obama yönetimi, yılın başında dikkatini Cenevre-2 konferansına verdi.
ABD, Suriye'deki çatışmaların başlamasından bu yana rejim ve muhalefetin ilk kez masaya oturacağı bu kritik buluşmayı Suriye'de tam yetkili geçiş hükümetinin kurulmasına yönelik sürecin başlangıcı ve ilk adımı olarak gördü. Ancak Cenevre-2'de sonuca ulaşılamaması ABD'nin krize siyasi çözüm arayışlarını sekteye uğrattı.
ABD, 2014 yılının ilk yarısında Suriye'deki kimyasal silahların ülke dışına çıkarılmasına da odaklandı. Esed rejimini ocak ayı sonunda kimyasal silahların imhasında "ayak sürümekle" eleştiren ABD, Rusya'dan sürecin hızlandırması için Suriye rejimine baskı yapmasını istedi.
Suriye'nin bildirdiği kimyasal silah stokunun ülkenin dışına çıkarılması haziran ayında tamamlanırken, imhasına Akdeniz'de uluslararası sularda başlandı. ABD, imhanın tamamlandığını ağustosta duyurdu. Obama bunu, "uluslararası toplumun çabalarında önemli bir dönüm noktası" olarak nitelendirdi ancak "Suriye'nin bildirimindeki eksiklikler ve tutarsızlıklar" nedeniyle konunun tam olarak kapanmadığına da işaret etti.
Bunun yanında, Suriye rejimiyle diplomatik faaliyetlerini martta askıya alan ABD, mayıs ayında Suriyeli muhaliflerin ABD'de resmi diplomatik misyon açmasını onayladı. ABD, yıl boyunca Esed rejimine yönelik yaptırımlarını artırmayı da sürdürdü. Bu arada, ABD'nin Şam Büyükelçisi Robert Ford, ülkesinin Suriye politikasını eleştirerek görevinden ayrıldı, yerine ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi olarak Daniel Rubenstein atandı.
Ağustosta ABD'nin Suriye'deki Amerikalı rehineleri kurtarmak için operasyon düzenlediği ancak bunun başarısızlıkla sonuçlandığı ortaya çıktı.
- Yaz sonlarında ana mesele IŞİD oldu -
IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye'deki yükselişi sonrasında ağustosta Irak'ta sınırlı hava saldırılarına başlayan Washington yönetimi, bu soruna kapsamlı çözüm bulmak için koalisyon arayışlarına başladı.
Amerikalı askeri yetkililer, IŞİD'e Irak'ta darbe vurulsa bile örgüte yeniden toparlanma imkanı sağlayan Suriye'deki unsurlarının üzerine gidilmeden bu tehdidin ortadan kaldırılamayacağına dikkati çekerken, bu sırada en fazla merak edilen konulardan biri, Obama yönetiminin IŞİD için üzerinde çalıştığı stratejiye Suriye'yi dahil edip etmeyeceği oldu.
Obama, 11 Eylül'de yaptığı IŞİD açıklamasında, geniş kapsamlı koalisyon kuracaklarını belirtti ve "Ülkemizi tehdit eden teröristleri nerede olurlarsa olsunlar ele geçireceğiz. Bu hem Suriye hem de Irak'ta bu teröristlere karşı harekete geçmekte tereddüt etmeyeceğim anlamına geliyor" dedi.
Bunun ardından Irak'ta IŞİD'e karşı hava saldırıları hemen hızlandı. Suriye'deki saldırılar ise Obama'nın açıklamasından dokuz gün sonra başladı.
ABD'nin koalisyon güçlerinin de katılımını sağladığı Suriye'deki hava saldırıları, ekim ayında IŞİD ile zorlu mücadeleye giren Kobani'de yoğunlaştı. Amerikan güçleri, 20 Ekim'de Kobani'deki Kürt güçlere havadan silah ve tıbbi malzeme yardımında bulundu. ABD, bu yardımların Kuzey Irak yönetimi tarafından gönderildiğini, kendilerininse bunları bölgeye ulaştırdığını kaydetti. Ancak bu malzeme konteynırlardan biri IŞİD'in eline geçti.
Yıl sonuna gelindiğindeyse ABD Suriye'de koalisyon güçleriyle 500'den fazla hava saldırısı düzenledi. Bu operasyonlar 2015 yılında da devam edecek.
- IŞİD stratejisinde Esed'in yeri -
Obama, IŞİD stratejisini açıkladıktan sonra stratejinin Suriye ayağına yönelik sorular da ortaya çıktı. ABD yönetimi, stratejinin Esed rejimini kapsamadığına vurgu yaptı, bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri buna tepki gösterdi. Bazı kesimler, Esed rejimi de IŞİD ile savaştığından "IŞİD'i vurmanın ABD'yi Suriye rejimiyle aynı cepheye mi çekeceği veya IŞİD'i zayıflatmanın Esed'e mi yarayacağı" sorularını dile getirirken, Obama yönetimi IŞİD'in hakim olduğu bölgeler Sünni ağırlıklı olduğundan hava saldırılarıyla ortaya çıkacak boşluğun Esed tarafından doldurulamayacağı görüşünü dile getirdi.
Ancak ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel'ın ekim sonunda IŞİD'e karşı hava saldırılarından Esed'in "bazı faydalar sağladığını" söylemesi bu noktada dikkati çekti. Daha sonra Hagel'ın ekim ayında Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice'a iki sayfalık keskin eleştiri yazısı göndererek, Suriye Devlet Başkanı Esed'e yönelik niyetine açıklık getirmemesi nedeniyle yönetimin Suriye politikasının çökme tehlikesinin bulunduğu uyarısı yaptığının ortaya çıkması da tartışmaları alevlendirdi.
Yılın sonlarına doğru Amerikan yönetiminde, IŞİD stratejisinin Esed rejimini de kapsayacak şekilde genişletilip genişletilmemesi konusunda fikir ayrılıkları bulunduğu şeklinde bir görüntü ortaya çıktı.
ABD yönetimi bu görüşlere katılmayarak, Esed'e yönelik politikalarında bir değişiklik olmadığını vurguladı. Obama, 6 Kasım'daki konuşmasında, "Suriye'deki odak noktamız tüm Suriye meselesini çözmek değil, IŞİD'in faaliyet gösterebildiği alanları izole etmek" dedi.
Daha sonra Hagel, "Esed tabii ki denklemin bir parçası ama şu anda Suriye'nin doğusunda, Irak'ın batı ve kuzeyinde IŞİD'in kontrol ettiği yerlere bakarsanız, bugün Esed'i değiştirirseniz, bu tüm dinamikleri hemen değiştirmeyecek, özellikle de Suriye'de. Esed'in yerini kim alacak ve IŞİD'i nasıl bir ordu yenecek? Ama şu anda IŞİD Irak'ı ve hükümetini tehdit ediyor. Bu nedenle (denklemin) bu öğesiyle önce uğraşıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey de "Bana verilmiş olan görev IŞİD. Bir ulusun inşası veya Suriye rejimini devirmek değil" ifadesini kullandı.
Yılın sonuna gelindiğinde ABD'nin IŞİD politikasının Suriye ayağında Esed rejiminin konumuna dair belirsizlikler sürüyor.
- Suriyeli muhaliflere destek 2014'te evrilme geçirdi -
Obama yönetimi, yılın başından itibaren Suriye muhalefetini desteklediğini belirtmekle birlikte silah yardımı konusunda belirsizlikler sundu. Suriye konusunda yönetimi en sert eleştiren kesimlerden olan Senatör John McCain'ın kasım sonunda "ABD Başkanı, Savunma Bakanlığı, CIA ve Dışişleri Bakanı muhalifleri silahlandırma önerisine 'hayır' dediği için onlara yardım edemediğimizden bugün Suriye'de muhalefette çarpışan o insanların bir çoğu öldü" sözleri dikkati çekti.
Ancak IŞİD'in yükselişiyle ABD'nin ılımlı muhaliflere desteğinde gözle görülür gelişmeler yaşandı ve ABD, IŞİD'e karşı sahada ılımlı muhaliflere destekleme ve geliştirme kararı aldı. Washington çevrelerinde Suriyeli ılımlı muhaliflerin nasıl belirleneceği, askeri ekipmanın içeriği ve eğitimlerin nasıl olacağı sorusu yükseldi.
ABD Kongresi, Obama'ya eylül ortasında IŞİD'e karşı mücadelede Suriyeli "seçilmiş" ılımlı muhaliflere askeri ekipman ve eğitim desteği için yetki verdi. Yıl sonunda Kongre'den geçen savunma bütçesinde Obama'nın Suriye'deki ılımlı muhaliflere eğitim ve ekipman desteği yetkisi de uzatıldı. Koalisyon ülkeleriyle istişareler sonucunda Türkiye ve Suudi Arabistan, ılımlı Suriyeli muhaliflerin eğitimine ev sahipliği yapmayı kabul etti.
Yılın sonuna gelindiğinde eğitim ve ekipman verilecek ılımlı muhaliflerin belirlenmesi süreci devam etti ancak eğitimlere başlanması 2015 yılına kaldı. ABD yönetimi, ılımlı muhaliflerin eğitimine mart ayında başlanacağı ve yılda 5 bin savaşçıya eğitim verileceği bilgisini verdi.
- En ateşli tartışmalarından biri tampon bölge oldu -
ABD'de ve ABD ile Türkiye arasında, Türkiye'nin önerdiği Suriye'de tampon bölge kurulması konusu uzun süre konuşuldu.
Eski Savunma Bakanı Chuck Hagel, "Türkiye ile bunun hakkında ve IŞİD tehdidinin tüm farklı yönleri hakkında konuşuyoruz. Tüm bu ihtimalleri görüşüyoruz" derken, Dışişleri Bakanı John Kerry "Araştırmaya değer, çok yakından bakmaya değer bir konu. Ancak (bu alanın) güvenliği sağlanmalı, Esed rejiminin saldırısının olmaması garantilenmeli. Diğer birçok şey de yapılmalı. Dolayısıyla bu konunun incelenmesi lazım" dedi.
Suriye'de hiçbir seçeneği masadan kaldırmadığını belirtse de Obama yönetimi, tüm görüşmelere rağmen şu anda tampon bölge kurmayı planlamadıklarını bildirdi.
ABD'nin tampon veya uçuşa yasak bölge konularına temkinli yaklaşmasının arkasında hem bunun "Esed rejimiyle çatışma" hem de "IŞİD mücadelesine Esed rejimini de dahil ediyor görünerek oluşturulan koalisyonun kırılması risklerini taşıması" gibi nedenlerin yattığı yorumları yapıldı.
Bu konuda Pentagon Sözcüsü John Kirby, "Suriye'deki amacımız IŞİD'e karşı bir kampanya. Bu kampanyada (uçuşa yasak bölgenin) uygun bir hareket şekli olduğunu düşünmüyoruz. Çoğu zaman emek ve kaynak isteyen, sizi belirli risklere maruz bırakan karmaşık bir misyon ve böyle bir şeyi başlatmadan önce bu risklerin ne olduğunu tam olarak anlamanız lazım" diye konuştu.
- 2014'te Ceasar fotoları ses getirdi -
Bu arada, Anadolu Ajansı'nın yayımladığı, Suriye rejiminin muhaliflere uyguladığı sistematik işkenceyi belgeleyen insanlık suçu fotoğrafları, tüm dünyada olduğu gibi ABD'de de ses getirdi. Fotoğrafları "aşırı derecede rahatsız edici" bulan ABD, "bunların ciddi uluslararası suçlar olabilecek eylemleri gösterdiğini" bildirdi.
İşkence fotoğraflarını sızdıran "Caesar" kod adlı askeri polis, temmuz sonunda ABD'ye gelerek Kongre'de konuştu ve Beyaz Saray tarafından da kabul edildi. Suriye'deki bu işkence fotoğrafları ekim ayında da Washington'daki Soykırım Müzesi'nde sergilendi.