CENEVRE - ABD'nin, terör örgütü Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) yönelik açıkladığı stratejiye pek çok Avrupa Birliği (AB) ülkesi destek verirken, ABD öncülüğündeki askeri operasyonlarda yer almaya sadece Fransa sıcak bakıyor.

IŞİD’e karşı AB ülkelerinin politikalarının genel hatlarıyla birbiriyle uyumlu olduğu görülüyor.

Avrupa'dan giderek, Irak ve Suriye'de savaşanların sayısındaki artıştan rahatsız olan ve bu savaşçıların ileride kendilerine de zarar verebileceği endişesini taşıyan AB ülkeleri, IŞİD'le mücadele konusunda ortaya koyulan tek strateji olan ABD stratejisini destekleme konusunda istekli duruyor.

ABD’nin bölgedeki hava kuvvetleri unsurlarını devreye sokarak IŞİD’e yönelik nokta atışlı operasyonlar düzenlemesine katılmaya ise yalnız Fransa'nın sıcak baktığı anlaşılıyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, perşembe günü "gerekli olması durumunda" Fransa'nın Irak'ta IŞİD'e karşı yapılacak hava saldırılarına katılabileceğini ancak Suriye'nin farklı bir durum olduğunu söylemişti.

Diğer taraftan Fransa ve Almanya, Irak'ta IŞİD'e karşı savaşan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) silah ve teçhizat yardımında bulundu.

IŞİD'e karşı hava operasyonlarına katılmayacağını bildiren Almanya, IŞİD'in, ülkesindeki her türlü faaliyetini yasakladı.

IŞİD'e karşı hava operasyonlarına iştirak etmeyeceğini açıklayan İngiltere ise özellikle yeni Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin kapsayıcı bir hükümet planı yayımlamasının altını çizerek, İbadi'ye uluslararası destek verilmesi gerektiğini ifade ediyor.

İtalya ise IŞİD için Hristiyanlığın beşiği olarak görüldüğü değerlendirmesiyle, terör saldırıları için ilk hedef olabileceği endişesini taşıyor.

ABD stratejisi büyük oranda destekleniyor

ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD konusunda ortaya koyduğu strateji, bazı belirsizlikler taşısa ve uzun döneme yayılsa da bu konudaki tek strateji olması dolayısıyla başta Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyundan büyük oranda destek görüyor.

IŞİD'in sadece bölgesel bir tehdit olmadığında birleşen ülkeler, IŞİD'in maddi olarak güçlenmesini ve silahlanmasını engelleyecek yollar bulunması gerektiği görüşünü paylaşıyor.

AB yetkilileri, IŞİD’in daha fazla güçlenerek şimdikinden daha farklı bir yapıya bürünmesinden ve terörist bir grup olmanın ötesine geçen karmaşık bir boyut kazanmasından endişe ettiklerini gizlemiyor.

Mümkün olan en fazla sayıda devletin IŞİD’e karşı hareket etmesi gerektiğini düşünen AB, yaşananların Batı ile IŞİD arasında bir mücadele değil bölge ülkeleriyle IŞİD arasında bir mücadele olarak algılanmasına önem veriyor.

Diğer taraftan, IŞİD'in haziran ayında Musul'u ele geçirmesinin ardından Irak'ı ziyaret eden ilk devlet başkanı da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande oldu.

Fransa, aynı zamanda Irak'taki IŞİD tehdidine karşı Paris'te pazartesi günü uluslararası konferans toplayacak. Bu toplantıya pek çok ilgili ülkenin üst düzey yetkililerinin katılması bekleniyor.

Arap ve Müslüman ülkelerin katkısı da önemli

Diğer taraftan, geçenhafta Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapılan ve IŞİD ile mücadele için uluslararası güç oluşturulması konusunun görüşüldüğü toplantıda, 10 Arap ülkesi, terör örgütü IŞİD'e yönelik askeri operasyona katılma kararı aldı.

Toplantı sonunda yayımlanan bildirgede, 6 KİK üyesi, Ürdün, Irak, Lübnan, Mısır, Ürdün ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) IŞİD'e karşı kapsamlı bir savaş başlatılması hususunda anlaşmaya vardığı belirtildi.

ABD'nin IŞİD stratejisi

ABD'nin IŞİD'le mücadele stratejisi, "sistematik hava saldırıları", "sahadaki güçleri destekleme", "insani yardım" ve "IŞİD'e karşı uluslararası terörle mücadele faaliyetleri" olmak üzere dört ayaktan oluşuyor.

Uzun vadeye yayılacak bu kapsamlı stratejinin işleyebilmesi ise güçlü ve geniş bir koalisyon oluşturabilmesine bağlı görünüyor.

ABD, geçen ay Irak’ta hava saldırılarına başlamıştı. Ancak yeni stratejiyi bu konuda ayıran nokta, artık hava saldırıları sadece Amerikan personelini koruma ve insani destek amaçlı değil, doğrudan her IŞİD hedefinin vurulması şeklinde yürütülecek olması. Yani, hava saldırılarının şekli artık “savunma” değil, “taarruz” olacak ve IŞİD’e karşı kapsamlı saldırıları içerecek.

Hava saldırıları ayağında ikinci önemli nokta, IŞİD’in Suriye’deki hedeflerinin de vurulacak olması.

Obama’nın stratejisinin ikinci ayağı, sahada teröristlerle mücadele eden güçlere destekleri artırmak. Bu, sahada kesinlikle Amerikan muharip güçleri bulunmayacağı ve bu işi Irak’ta Irak ve Kürt güçlerinin, Suriye’de de ılımlı muhaliflerin yürüteceği anlamına geliyor.

Barack Obama’nın stratejisinin üçüncü ayağı ise dünya genelindeki partnerlerle çalışarak IŞİD’in fon kaynaklarını kesme çabalarını ikiye katlamak, istihbaratı artırmak, savunmaları güçlendirmek, IŞİD’in çarpık ideolojisine karşı koymak ve yabancı savaşçıların Ortadoğu’ya giriş ve çıkışını önlemek oluşturuyor. Stratejinin dördüncü ayağı ise insani yardımlara devam edilmesi.