Sevgili okurlarım, stres atmak ve temiz hava almak için yine her akşamüstü olduğu gibi bisiklet turuna çıktım. Yılların alışkanlığı otuz sekiz yıl işe gitmek için kullandığım bisikletimi şimdide sağlığım için kullanıyordum. Erdem Otelin önünden sahil şeridine yaya geçidinden bisikletim vazgeçilmez vasıtamla yaya olarak geçiyordum. 
Epeyce kalabalık bir insan topluluğu arasından hiç tanımadığım ileri yaşlarda bir beyefendi: "Hanımefendi siz çok dürüst bir insansınız, ama bir o kadar da tehlikeli bir kadınsınız." Dedi.
Doğal olarak çok şaşırmış olduğum bir durumdu: "Beyefendi dürüst oluşumu anladım da tehlikeli olmamı nereden çıkardınız? Ayrıca ben sizi inanın tanımıyorum. Hiçbir şekilde tanımadığınız bir kadına bu sözleriniz biraz fazla olmuyor mu?" Dedim, ama şaşkınlığımı gizleyemiyordum.
Beyefendi şaşkınlığımın farkındaydı: "Hanımefendi bende sizin gibi her sabah yüzmeye geliyorum. Dün sabah sahilde grup halinde on kadar adamın karşısına geçtiniz ve burada sabun şampuan kullanamazsınız. İnsan sağlığıyla oynuyorsunuz deyip aralarına korkusuzca daldınız. Size tehlikelisiniz dememin sebebi korkusuz oluşunuz. Dürüstsünüz dememin sebebiyse Akdeniz sahilinde insanlara karşı örnek duruşunuz." Dedi.
Beyefendinin bu sözleri karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. Mahallemizde olduğu gibi sahilde de insanların dikkatini üzerime çektiğimi bilmiyordum. Bu güzel sözler karşısında yüzüm kızardı ve gülümsemekle geçiştirmeye çalıştım. Elbette insanlar devamlı olumsuzluklar yaşamıyordu. Böylesine güzelliklerde böylesine özelliklerde yaşanabiliyordu!..
Antalya çok esrarengiz görülmesi değer bir şehirdir. Bir o kadarda ilginç bir şehir: “Hey dünya güzeli senin anan çok mu güzeldi?” Diyende var… 
Diğer taraftansa: “Lan, kadını neden taciz ediyorsun? Senin ananı avratını.” Diyende var… 
İnsan yaşamında bu bir duruş ve tercih meselesidir. Güzelliği seçecekte bizleriz çirkinlikleri seçecek olanda yine biz oluyoruz. Tıpkı yaya yolunda karşılaştığım bu beyefendinin yaptığı gibi: "Hanımefendi siz söylediklerime gülümsediniz, ama söylediğim sözlerimde çok samimiyim. Siz milletvekili falan mısınız? Dedi.
Ruhumu okşayan bu güzel sözler karşısında nasıl bir cevap vereceğimi bilemez haldeydim. Beyefendiye tekrar gülümseyerek: "Hayır beyefendi sıradan bir vatandaşım. Sanıyorum ki, bu sözlerinizin asıl sebebi döşümde taşıdığım Türk Bayrağı rozetinden dolayı olsa gerek." Dedim.
Beyefendi masumca hayranlıkla hem yüzüme baktı hem de döşümdeki Türk Bayrağı olan rozete baktı ve: "Hanımefendi hayır. O kadar insan arasında dik ve düzgün duruşunuz. Çevrenize ve etrafınıza aşırı derecede duyarlı oluşunuz. Ayrıca çokta mütevazi bir kadınsınız." Dedi.
Tanımadığım bir insanın hakkımdaki gözlemleri karşısında çok şaşırmıştım: "Beyefendi teşekkür ediyorum. Beni utandırdınız sizde çok naziksiniz. Bahsettiğiniz dik ve düzgün duruşu yapılan yanlışlara karşı hepimiz sergilemeliyiz. Sonuçta sağlığımız adına yüzmeye geliyoruz. Vatana ve doğaya hep birlikte sahip çıkmak zorundayız." Dedim.
Beyefendi çok derinden bir iç çekti: "Hanımefendi maalesef her vatandaş sizin gösterdiğiniz duyarlılığı göstermiyor. Veya göstermek istemiyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabı yapıyorlar oda ne yazık ki, hepimize dokunuyor. Ama lütfen siz onlara benzemeyin, değişmeyin. Daima olduğunuz gibi böyle kalın olur mu?" Diyerek uzaklaştı. 
Beyefendi yüreğime feci şekilde dokunmuştu. Yaşadığımız bu ülkede doğrular varsa hepimizin doğrularıdır. Yanlışlar varsa hepimizin yanlışları olmalıdır. Biz Türk Milleti olarak doğruları hep birlikte alkışlayız. Yanlışlaraysa hep birlikte yapıcı tepkimizi göstermiş olmalıyız ki, vatanımızda çok şeyin güzelleşmesinde düzelmesinde yardımcı olalım. Zararın neresinden dönersek kardır. Bu Cennet Vatan hepimizin vatanıdır. Yapıcı pozitif tepkiyi verip ülkemize sahip çıkalım…
Sevgi ve saygılarımla