Kış mevsiminin ülkenin her yöresinde etkin olduğu, soğuk ve karlı bir iklimin hüküm sürdüğü şu sıralarda, sporun gündemi her yılın bu zamanlarında olduğu gibi yine ara transfer.
Yeni yılın ilk haftasının geride kaldığı şu günlerde bütün takımlar kadrolarındaki eksikleri giderebilmek için harıl harıl çalışıp takviye yapmaya uğraşıyorlar. Sayısını hatırlayamadığım kadar çok kez dile getirdiğim bir düşüncemi. Düşünceden de çok tespitimi. Dilerseniz bir defa daha dile getireyim. Dünyanın neredeyse tüm futbol liglerinde bu dönemde, yani ara transferde gerçekleşen transferlerin yüzde 75 kadarı başarılı olmamıştır. Yani bu süreçte alınan oyuncuların dörtte üçünden randıman alınmamıştır. Bu dünyaca ünlü futbol otoritelerinin de dile getirdiği bir gerçekliktir. Lakin ne hikmetse, bu dönemde takımlar birbirlerinin gözden çıkardığı isimlere imza attırabilmek adına açarlar kesenin ağzını ve tabiri caizse kadrolarını bir futbolcu mezarlığına dönüştürler. Gelinen noktadaki kamburu da sezon sonunda giderebilmek için çeşitli atraksiyonlara girerler. Olan kulübün kasasından çıkan milyonlarca EURO ve dolara olur. Ondan sonra da kulüplerin ensesine UEFA, FIFA biner. Finansal fair-play ve transfer yasağı kapıya gelir dayanır. Nedense bu kısır döngü hemen her yıl benzeri biçimde sahnelenir…
Tabi ki, her takımın kadrosunu güçlendirmek adına hamle yapması doğru bir şey ve de bir itirazımız da yok. Ancak, sırf, “Transfer yaptı” desinler diye, hani tabiri caizse, “Dostlar alışverişte görsün” diye futbolcu transferini kabul etmek mümkün değil.
Buradan ukalalık edip, “Şöyle yapın” ya da, “Böyle yapın” demek istemem. Ancak bu işin teknik kadronun, devre boyunca yaptığı araştırma ve etüde, dolayısıyla da bir tespite dayanması gerekir. Daha sonra, oyuncuyla ve kulübüyle yapılacak olan görüşmeler sonrasında işlem gerçekleşir.
Bu arada Futbol Federasyonu’na vereceği bir kararla, özellikle de Spor Toto Süper Lig ve TFF 1. Lig takımlarında oynayan futbolcular üzerinde nasıl attığı gol, asist, kurtarış vb. gibi bir performans detayı hazırlanıyorsa, oluşturulacak bir kurula, bir de oyuncuların psikolojik değerlendirmesini yapan, bir tür ‘hal ve gidiş’ puantajı tutturmasını öneriyorum.
Bu değerlendirme, ya da puantaj her neyse, kulüplerin kendi çizgileri doğrultusunda, tercih ettikleri transferler gerçekleştirmesini sağlar. Ayrıca da, böyle bir değerlendirme yapıldığını bilen futbolcu, transfer dönemlerinde önünün kapanmaması, tercih nedeni olabilmek adına, saha içi ve dışı davranışlarında belki bir nebze olsun daha özenli davranır. Böylece de kazanan kulüplerimiz, futbolcularımız ve doğal olarak da futbolumuz olur.
Sonuç olarak, hemen her anlamda tozun dumana karıştığı dünyamızda ve ülkemizde belki bir şeyleri yoluna koymuş olmanın huzur ve mutluluğunu yaşarız.
Kalın sağlıcakla…