Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, günümüzde doğal yaşamı mumla aradığımız şu günlerde, hepimizin yararlarını bildiği ve kokusu dışında zevkle kullandığı ve değerlendirdiği bir doğal bitkiden Latince adı 'Allium Sativum' olan Sarımsak, diğer ifadesi ile sarımsak ile ilgili bazı önemli bulduğum bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. İstanbul Üniversitesinde almış olduğum 4 yıllık Botanik eğitim sürecimde ve sonrasında sarımsağı hep önemsemiş ve yararlarını da her vesile ile ifade etmişimdir. Yüzyıllardan beri bütün dünyada hem sofraların vazgeçilmez bir yiyeceği olarak, hem de çeşitli hastalıklar için şifa amacıyla kullanılan sarımsağın anavatanı Hindistan ve tarihi insanlık kadar eski olarak bilinmektedir. Şöyle ki, Arkeolojik kayıtlardan, tarihin ilk çağlarında Sümerlerin sarımsağı bildikleri ve ilaç olarak kullandıkları anlaşılırken, eski Mısırlıların da sarımsağı yedikleri ve ilaç olarak kullandıkları ifade edilmektedir. Tarihi kayıtlardan gizemli Piramidi yaptıran Firavun Keops'un inşaat sırasında işçilere bol miktarda yedirdiği sarımsağın, İsrail oğulları tarafından Mısır'dan Filistin'e getirildiği, oradan Anadolu ve İyonya’ ya yayıldığı bilinmektedir. Haçlı seferleri sırasında ilk defa Fransa'ya getirilen ve bu şekilde Avrupa'nın öğrendiği sarımsak, bugün dünyanın her tarafında yetiştirilmekte ve tüketilmektedir.
Bilinen odur ki, sarımsak, çevre şartlarına iyi adapte olabilen yapısından dolayı ülkemizin her tarafında yetiştirilebilmekle beraber, ideal üretim alanlarının, deniz ikliminden, kara iklimine geçilen yöreler olduğu, özellikle Kastamonu, Amasya, Tokat illerimizde önemli oranda sarımsak üretimi başarı ile yapılmakta olduğudur.
Halk arasında, yüzyıllar boyunca birçok hastalık ve rahatsızlığa çare olarak kullanılan sarımsak, günümüzde de, modern tıbbın gelişmediği veya ulaşamadığı yerlerde iştah açıcı, yaraları iyileştirici, tansiyon düşürücü, öksürük kesici, tifo, dizanteri ve damar tıkanıklığı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaya devam etmektedir. Bu değerli bitkinin bileşiminde şekerler, vitaminler (A, B, C), kükürtlü bir uçucu yağ ve içerisinde bol olarak alil sülfür yer almaktadır. Sarımsağın özel kokusu ve tadı bundan ileri gelmektedir. Sarımsağın ihtiva ettiği yağ olan 'Oleum allicine', 1944 senesinde  J.Cavallit ve J. Bailey adlı iki Bilim adamı tarafından keşfedilmiş olup, bu yağın 1 miligramı, 15 OE penisilinin aktivitesine eşit kıymetli bir özelliğe sahip olduğu ortaya konulmuştur. Bileşimi ise, Karbonhidratlar (sakkaroz, glikoz), vitaminler (A, B, C ve E) ve eterli uçucu yağ (alliin, allicin, ajoen), scordein, selen ile dişilik ve erkeklik hormonlarına benzer maddeler taşımaktadır. Bu uçucu yağda özellikle allil disülfür bulunmaktadır. Bu bileşik kükürtlü bir amin•asit olan alliin'in alliinaz isimli ferment etkisi ile parçalanarak allicin'i vermesi, allicin'in de, Su buharı veya su karşısında, allil disülfür'e dönüşmesi sonucu meydana gelmektedir. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır. Bu konuya ilişkin araştırma yapan uzmanlar, sarımsağın, salgın hastalıkların yayılmasını engelleyen en önemli faktör olduğunu belirtmektedirler. Mikroplarla iç içe yaşayan, kontrolsüz yiyecekleri tüketen, kanalizasyonların yollara aktığı gecekondu mahallelerinde yaşan insanların salgın hastalıklarla karşılaşmamasının en büyük nedenini, sarımsak olarak gösterilmekte ve bilimsel destek bulmaktadır.
Yalnızca mikrobik hastalıklardan insanları koruyan sarımsak, Avrupa'da en önemli ölüm nedeni olarak bilinen Kanser ve damar hastalıklarına karşı da insanları korumaktadır.
Bugün dünyada en fazla sarımsak yenen ülke olan Bulgaristan'da kanser ve damar sertliğinden ölenleri sayısının Avrupa'ya göre yaklaşık 7 misli düşük olması hayli dikkat çekicidir. Ayrıca İsveçli çocuklar, çocuk felcine karşı da koruduğu anlaşılan sarımsağı yiyerek okula gitmektedirler. Konunun uzmanlarının tespitlerine göre, sarımsağın insan sağlığı açısından en önemli faydalarını şöyle sıralamak mümkündür:
Sarımsak, vücudun bağışıklık sistemini uyarmakta, yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak vücuttaki enfeksiyonlara karşı savaşmakta ve başarılı olmaktadır. Bu bağlamda nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar iltihapları, arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu enfeksiyonlara karşı etkili olmaktadır. Ayrıca, kandaki kolesterol düzeyini düşürmektedir. Yapılan araştırmalar, günde iki diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde %10'luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, kanı sulandırmakta ve kan dolaşımını hızlandırmaktadır. Bu etkisiyle de, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarını önlemektedir. Yüksek tansiyonu düşürmektedir. Bu konuya ilişkin araştırmalar, makul düzeyde sarımsak alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir. Sarımsak, kan seker düzeyini düşürmekte bu sayede bazı şeker hastalarına sarımsak yemelerinin yarar sağlayacağı yapılan bilimsel araştırmalarla saptanmıştır. Diğer önemli yararı ise, vücudun kansere yakalanma riskini azaltma özelliğidir. Yapılan araştırmalarda sarımsak tüketen kişilerde, özellikle mide kanserine yakalanma oranı düşmektedir.
Tüm bu bilgilerin ışığı altında, sarımsağın ne yararlı bir doğal bitki olduğu aşikardır. Ancak hipo tansiyona yani düşük tansiyona sahip kişilerin ve de ameliyata girecek kişilerin sarımsağı tüketme konusunda dikkatli olmaları gerekmektedir.
Sağlıklı, mutlu nice güzel günler ve doğal bir yaşam diliyor, saygılar sunuyorum.