Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye’nin kalkınmasını plan, hedef ve önceliklerine göre ve kaynaklara bağlı olarak, gerçekleştirmek amacıyla Anayasal bir kurum olarak kurulmuştur. DPT 5 yıllık planları, yıllık planları, icra planlarını hazırlar, uygulamak üzere Hükümetlere sunar. DPT’nin Başbakana bağlı olarak çalışması esastır. Başbakan hem Bakanlar Kurulunun hem de Devlet Planlama Teşkilatının başıdır. Bu sistemin en güzel işleyen yeri yüksek planlama kuruludur. 
(YPK) YPK’da masanın bir tarafında başta DPT Müsteşarı olmak üzere, biz plancılar otururuz. Öbür yanında ise, ekonomi, sosyal kalkınmayla ilgili Bakanlar, yani Maliye, ticaret, tarım, çalışma, ulaştırma, bayındırlık Bakanları katılırlar. Tabiatıyla YPK gündemine bağlı olarak, diğer ilgili Bakanlarında katılmaları gerekebilir. 5 yıllık planlar DPT tarafından uzun süreli araştırma ve çalışmalar dayalı olarak titiz bir şekilde hazırlanır. DPT bir Kalkınma Planı bitince, diğer Kalkınma planının hazırlıklarına hemen başlar. Türkiye’nin kalkınması ile ilgili olarak, uzun vadeli perspektif planlar hazırlanır. Planların Türkiye’nin potansiyel ve gerçeklerine uygun olarak hazırlanması esas olduğundan, biz plancılar ülkenin tüm bölge ve vilayetlerini, ilçe ve kırsal alanları bizzat giderek, ziyaret ederiz. Yerel makamlarla temas ederiz ve ülkenin özelliklerini önemle göz önüne alırız. Ekonomik ve sosyal sektörlerle ilgili planlar önce biz plancıların “müsvedde” dediğimiz taslaklar biçiminde, sektörel bazda hazırlanır. Önce İktisadı Planlama ve Sosyal Planlama dairelerinde tartışılır, belli bir noktaya gelince DPT Müsteşarı ve tüm Plancıların katıldığı DPT stafında tekrar ele alınır ve son şekli verilir. Öngörülen tedbirlerin sayısal gerçeklere, ekonometrik modellere ve tablolara dayalı olması şarttır. İktisadi Planlama Dairesinin uzun vadeli planlar şubesi ve finansman şubesi çalışmaları büyüme hızı ve faktörler ve kolarasyon modelleri açısından fevkalade önemlidir. Planlamanın en tutarlı yönü, büyüme ve gelişmenin nimetlerinin, fertlerin refahına dönük biçimde dağılımıdır. Diğer bir tabirle, büyümenin nimetlerinin halka dağıtılması fertlerin refah seviyesini ve gelir seviyelerinin yükseltilmesi kalkınmayı oluşturur. 
Bizim görev yaptığımız yıllarda, DPT’nin izni olmadan hiçbir proje ve yatırım gerçekleşemezdi. O zamanın Hükümetleri ve Siyasetçileri DPT Uzmanlarının görüşlerine önem verirler, hatta bazen, gelen aşırı siyasi istekleri bertaraf etmek için “tamam da planlamaya sorduk, onay vermediler” diye geçiştirirlerdi. 
Ben Devlet Planlama Teşkilatında çalışırken TBMM’de bulunan Plan Bütçe Komisyonunda görev yaptım. Daha sonra Allah kısmet etti, İstanbul Milletvekili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda asli komisyon üyesi ve komisyonlar başkanı olarak görev ifa ettim. Planlamanın doğrudan Başbakana bağlı olması çok doğru olup, aslında bu durum Başbakanlara büyük yetki verdiği kadar, DPT’yi de Bakanlıklar üzeri bir Kurum hüviyetine sokuyordu. Bizim görev yaptığımız yıllarda, DPT, Müsteşar, İktisadi Planlama, Sosyal Planlama ve Koordinasyon Dairelerinden oluşurdu. Planı yapan esas bu dairelerdir. Bende bu dairelerde çalıştım. Ayrıca, destek hizmetleri sağlayan çok iyi techiz edilmiş Genel Sekreterlik bulunmaktaydı. DPT’de her sektörü içeren gruplar ve uzmanlar büyük öneme haizdi. Uzman görüşü ve uzman ahlakı ön plandaydı. Bizim yaptığımız kalkınma planlarını ve yıllık programlarını gene yetkili bir daire olan koordinasyon dairesi izler, izleme ve sonuç raporları hazırlar. İcraatı Dış İşleri, Maliye Bakanlığı, Milletlerarası İktisadi İşbirliği departmanı, Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan Dış Ekonomik ve Teknik ilişkilerin ve finansman imkanlarının kotarılması ve karar verilmesi DPT’nin yetki ve sorumluluğundaydı. Ekonomik ve teknik işbirliği projelerinin Dünya Bankası, OECD, IBRD, IMF, Avrupa Yatırım Bankası, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, RCD/CENTO ilişkileri DPT tarafından yürütülür ve koordine edilirdi. 
Maalesef Hükümet çok yanlış bir kararla, DPT’yi kalkınma Bakanlığı haline getirerek, adeta ayağına kurşun sıkmıştır. Bakanlıklar üstü olan DPT yerine, sıradan bir Bakanlık oluşmuştur. Devlet Planlama Teşkilatı gibi Anayasa ile kurulan ve çok önemli olan bir kuruluşa reva görülen bu muamele, biz DPT mensuplarını üzdüğü kadar, memleketimizin de aleyhinedir. Kalkınma sürecini negatif etkiler, yavaşlatır. Temennimiz yeni kurulacak Hükümetlerin yapılan bu vahim yanlışı düzeltmesi ve DPT’yi tekrar Başbakanlığa (Başbakana) bağlı bir kuruluş durumuna getirerek, Türkiye’nin kalkınması açısından işlerliği sağlamasıdır.