Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver YÜCEL Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde düzenlenen “Yeni Ekonomide Eğitimin Rolü” konulu panele konuşmacı olarak katıldı ve şöyle dedi: “ Ders kitapları mutlaka temizlenmeli. Çocuklarımız; ülkelerinin kahramanları ile elbette övünebilirler ama okudukları kitaplarda düşmanlığı değil, dostluğu okusunlar; …Toplumlar insanlığı savaşların değil, ancak eğitim zaferlerinin kurtaracağını hiç unutmayacaklardır. (14.11.2014) Enver Yücel Bey’in bu uluslararası insanlılığa verdiği barış mesajı çok önemlidir. Nizam-ül mülk’ün eğitim için büyük bir çaba sarf ederek Nizamiye medresesini kurması, Alâeddin Keykubat’ın Mevlana’ya gösterdiği sevgi, Sakarya Savaşı günlerinde Mustafa Kemal’in Ankara’daki öğrencilerin gönüllü olarak savaşa katılmalarını önleyerek eğitimlerine devam etmeleri için ısrar etmesi, Almanya’da Hitler zulmünde kaçan Musevi asıllı bilim adamlarının Türkiye tarafından kucaklanması; Enver Yücel Bey’in sözüne ne kadar da uygundur. Türk tarihinde bu güzel mesaja örnek olan hükümdarlar çok olmuştur. Ama karşıtlar çoğu zaman onların barışa katkısına imkân vermemişlerdir. Türk hükümdarlarının sanata, , eğitime, bilime, kültüre ve bu güzel sanatları icra edenlere ve eğitimcilere ne kadar büyük saygı ve hayranlık beslediklerine tarih şahittir. İşte sanata ve sanatçıya önem veren iki Türk hükümdarının örnek davranışları!

Süleymaniye Camii’nin yapımına başlayalı 6 sene olmuştu. Padişah da, halk da sabırsızlanıyordu. Bir gün, Kanuni Süleyman çıkageldi! Hassa Mimarı Sinan Ağa Minber’in tanzimiyle meşguldü. Karşısında birdenbire Kanuni’yi görünce, hürmetle selamladı. Fakat Hünkâr hiddetli idi: “-Bu Camii şerifin tamamlanması niye gecikir? Ne zaman bitecekse, haberimiz ola. Dedi. Mimarbaşı gene saygı ile şu cevabı verdi.“ “-Saadetle padişahımın devletinde, İnşallah 2 ay kâfi gelir.” Sultan Süleyman, pek de inanmayarak ayrıldı. Birçok dedikodu, kıskançlığa ve hasede rağmen, Mimar Sinan sözünde durur. İki ay dolmadan, anahtarlarını padişaha teslim eder. Açılış günü “Muhteşem Süleyman,” yanındakilere sorar: “-Camiin kapısını önce açmaya, kim layık ola?” Hakşinas yakınları cevap verirler: “-Mimar Ağa, aziz bir Pir’dir Cümleden layık, ol emektarınızdır.” Bunun üzerine padişah, Koca Sinan’a döner: “-Bina eylediğin şu mübarek Camii, sıdk-u safa ve dua ile senin açman evladır buyurur.”  

Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu Cephesi komutanı Mustafa Kemal, savaşın durduğu bir ara siperlere girdiği zaman; siper duvarlarına kâğıtlar iğnelenmiş, çivilenmiş. Kuran’dan elle yazılmış ayetler ve Allah’ın güzel isimlerini gördü. Bu güzel yazılar, askere yüksek ruh veriyor, direnç veriyor, güç veriyordu. Mustafa Kemal, bu sayfaları dikkatle okurken, birisinin önünde takılıp kaldı: “-Bunu yazanı hemen bulup bana getirin, dedi.” Biraz sonra o yazıların sahibi karşısındaydı. “-Buyurun komutanım, ben İstanbullu Macit.” Mustafa Kemal: “-Sen hemen siperden çık!” Diye emretti ve arkasından: “-Çık İstanbul’a dön, güzel yazı yazmaya devam et.” “-Senin yerine siperlere girecek binlerce gönüllü Mehmetçik var ama bu kadar güzel yazabilen sanatçıyı bu millet çok az bulur.” O büyük insandan! Dikkat ve o emir olmasa, Büyük Hattat Macit Ayral ustayı hiç mi hiç tanımayacaktık. Allah iki büyük insandan ve yaptıklarından razı olsun. 

Kısacası; “ tarih sadece; kılıç şakırtısı, kan barut kokusu, top tüfek sesi değildir. Tarih bir güzel kilise, bir güzel camii,  bir eski kitap, bir eski halı, insanlık için imzalanan uluslar arası bir antlaşma, bir güzel mimarı yapı, eski çağlarda kalma kilden yapılmış kap kacak, yüzyıllar öncesi dikilmiş bir elbise, yüzyıllar öncesi güzel usta elinde işlenmiş metal eserler, bir kılıç, bir ressamın tablosu,  bir güzel bir eğitim binası, güzel bir kitap,  vs.. dir. Bence tarih demek; “sadece ve sadece insanın yaptıkları ve insan rahatı ve huzuru için yapılanların tümünü din, milliyet ve devlet farkı gözetmeden                          öğrenilmesi-öğretilmesi demektir.” Tarih sayfalarında ki; Edison, Piri Reis, Macellan, Hazerfen Ahmet Çelebi, Hipokrat, İbn-i Sina, Tales, Akşemsettin Pisagor; binlerce buluş ve icatçıların hepsi bir milletin değil, tüm dünya insanlığının ortak değeridir. Tarih kitaplarında çocuklarımıza insanlığın bu ortak değerlerine sahip çıkmayı öğretirsek inanıyorum ki, savaşın değil de barışın hâkim olması daha kolay olacaktır. Enver Yücel Bey’in güzel söylemiyle özetlersek; “toplumlar, insanlığı savaşların değil, ancak eğitim zaferlerinin kurtaracağını hiç unutmayacaklardır.”