Osmanlı Devleti’nde, Sultan II. Mahmut devrinde 29 Eylül 1808 yılında ayanlar ile hükümet arasında yapılan sözleşmeye Sened-i İttifak denir. Askeri teşkilatın bozulması neticesinde, devletin merkezî otoritesi zayıflamıştı. Devlet, mültezimlerin reayayı ezmeleri sonunda, vergi toplama işini mahallî eşrafa devretme siyasetini gütmüş, bu da ayanların ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Yerli halk arasından veya dışarıdan gelip halka söz geçirebilecek durumdaki kimselerden meydana gelen ayanların nüfuzları zamanla arttı. Yeniçeri ve tımar sisteminin bozulması sebebiyle, ihtiyaç duyduğu askeri temin edemeyen devlet de, ayanların nüfuzundan istifade yoluna gitti. 
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı  sırasında hükümet, kaza merkezlerinde idareyi ele geçirmiş olan ayan ve mütegallibeye başvurarak para ve asker teminine çalıştı. Bu durum, ayanlar üzerindeki hükümet kontrolünün kalkmasına sebep oldu ve taşrada idareye tamamen hâkim oldular. Sultan III. Selim Han, Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa gibi devlete faydalı olanlara rütbeler verdi.  Nizam-ı Cedit’i  tasvip etmeyen yeniçerilerin,  Sultan III. Selim’i tahttan indirmeleri üzerine, Rusçuk âyanı Alemdar Mustafa Paşa, III. Selim Han’ı tahta tekrar çıkarmak istediği sırada III. Selim'in öldürülmesi sonucu tahta II. Mahmut'u çıkardı, ardından kendisi sadrazam oldu. 
Otoritesini taşrada kaybeden Osmanlı Devleti, merkezi otoriteyi tanımayan Rumeli ve Anadolu âyanlarıyla antlaşma yoluna giderek otoritesini taşrada tekrar güçlendirmek amacıyla 29 Eylül 1808 tarihinde Kâğıthane’de Osmanlı ve ayanlar arasında “meşveret-i amme” denilen büyük bir toplantı yapıldı. 7 Ekim 1808 tarihinde her iki taraf arasında “Sened-i İttifak” adı verilen bir belge imzalandı. İmzalanan belge, padişah tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Bu belge, bir giriş, yedi şart ve bir zeyl (ek) kısmından oluşmaktadır. 
Giriş kısmında: Osmanlı devlet düzeninin bozulduğu, devlet otoritesinin sarsıldığı ve bu durumun taraflarca gözlemlenmesi üzerine, devletin kuvvetlenmesi (Devlet-i Aliye’nin kuvvet-i kamilesi esbâbını istihsal) maksadıyla toplantılar yapıldığı ve sonunda bu ittifakın akd olunduğu bildirilmektedir. Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarını sınırlandıran “Sened-i İttifak” ı hazırlayan Alemdar Mustafa Paşa’dır.
Yedi şart kısmında senedi imzalayanlar: padişahın devletin temeli olduğunu tanıyacaklarını; toplanan askerlerin, devlet askeri olarak tahrir olunması; hazinenin muhafazasına ve devlet gelirlerinin korunmasına riayet edeceklerini; sadrazamdan gelen her emri padişahtan gelen bir emir olarak kabul edeceklerini ve ona karşı gelmeyeceklerini; başkentte fitne ve fesat hadis olursa çağrılmadan başkente gelip ve ayaklananları bastıracaklarını; hanedanların idareleri altında bulunan kazalarda fukara ve reayanın vergilendirilmesinde adil davranacaklarını kabul ettikleri yazılmaktadır. 
Zeyl kısmında ise senedin devamlı olarak uygulanabilmesi için bundan sonra sadrazam ve şeyhülislâm olacakların makamlarına geçer geçmez bu senedi imzalamaları öngörülmektedir. 
Sened-i İttifak'ın önemi, Osmanlı padişahının ilk kez yetkilerini resmi bir belge ile kısıtlamış olması ve hükümdar ile ayanlar arasında yazılı bir anayasa denilebilecek anlaşma niteliğinde görülmesinden gelmektedir. Hukuk Devleti anlayışına doğru atılan ilk adım olarak da kabul edilen bu belge, anayasal nitelikte olup şeklî olarak bir anayasa olmayışından dolayı "anayasal nitelikte olan bir belge" olarak kabul edilmektedir. 1215 tarihinde İngiltere'de imzalanan Magna Carta'ya benzetilen Sened-i İttifak, içerik olarak bu antlaşmaya benzemekte fakat hazırlanış ortamı açısından farklılıklar göstermektedir. Magna Carta antlaşması, baronların bir dayatması sonucu oluşurken Sened-i İttifak'ın taraflarından olan âyanların böyle bir dayatması, isteği yoktur. Kısacası;  Sened-i İttifak demokrasiye ve hukuk devletine doğru atılan ilk adımdır.