Bugün tanıştığım bir danışan, "hocam insanların benimle ilgili ne düşündüklerine çok takıyorum. Geçmiş yaşamımda birçok hatalarım oldu. Geçen zaman beni olgunlaştırdı. Geçmişimdeki ben ve şimdi ki ben %100 farklı yerdeyim. Ama insanlar çok acımasız. İnsanlar sizin değişmiş olabileceğinizi anlamak istemiyorlar. Değişime izin vermiyorlar. Hocam hangi insan tam olarak 10 yıl önce ki 15 yıl önce ki kişi....vb" derken oldukça doluydu...Ne yapması, nasıl düşünmesi gerektiği konusunda bocaladığı gözleniyordu. O sadece konuşmak, kendisini dinleyecek tam olarak anlayacağı bir insanın özlemini çekiyordu. Konya da seminerimde hep onaylayan, pür dikkat dinleyen, soru soran, gelişmeye açık, araştıran yönü vardı. Onu anladığım, sorgulamadığım ve ön yargılı davranmadığım için her cümlesi neredeyse hep teşekkürle başlıyordu. O anlaşılmaya açtı. Değişime izin vermeyen, onun deyimiyle, "sözde okumuş, özde cahillerden" şikayetçiydi. "Hocam bizim eğitim sistemimizin en büyük eksikliği insanların test tekniklerinde başarılı, bilgiyi en hızlı kullanabilen insanlar yetişirken yapılan sadece öğretim. Eğitim ise davranışlara ilişkindi. İletişime, insanlara nasıl bakacağımıza, nasıl davranacağımıza İnsan davranışları konusunda neyin nasıl olması gerektiğinin alt yapısı verilmiyordu. Mevcut sistemde "başarılı olmak" demek en zor soruları en kısa sürede cevaplamak demek. O insanlara nasıl davranması gerektiği konusunda temel dersler verilmiyor, yani öğretim boyutunun yanında eğitim boyutu son derece eksik. İnsan nasılsa hep öyle olacağını kabul ediyorlar, "yedisinde neyse yetmişinde de o dur" gibi doğru bilinen yanlışlara teslim olmuşlar. Belki para kazanıyorlar, mesleklerinde bir yerlere geliyorlar ancak insan ruhu davranışı konusunda ilk okul dördüncü sınıftalar....vb" O kadar bilinçli olduğu halde gene de anlaşılmaya ihtiyacı vardı. Onu hep dinledim. Çaylar tazelendiğinde 45 dakika süre geçmişti... Danışanımın bezgin halinin yerine rahatlamış, sakinlemiş ve gülen bir yüz haline gelmişti.  O ilk defa tam anlaşılmış olmanın verdiği rahatlamayla aslında neye nasıl bakması gerektiğinin çoktan sonucuna varmıştı. Ona göre sorun kendisinde değil sistemin sözde okumuş özde cahillerinden kaynaklanıyordu. Marazi bir durum olmadıkça insanlar kendi sorunlarını çözebilecek zihinsel yeterliliğe sahiptiler. Değişime izin vermeyen, cahilliklerinin farkında olamayan ancak başarılı da olabilen insanları sistem üretmeye devam ediyor...