Çok geçmeden (kuşlar içinde özel bir yeri olan) Hüdhüd (kuşu) geldi ve: “Ben senin (ey Süleyman) bilmediğin bilgiler edindim. (Güney Arabistan'ın Yemen bölgesinin) Sebe yöresinden çok önemli bilgiler getirdim. Gördüm ki onları bir Kadın (Melike / Kraliçe) yönetiyor (onlara hükmediyor).  Her şey onun elinde ve çok büyük bir de egemenlik koltuğu / tahtı (güçlü bir yönetimi) var.” (Neml: 22 - 23)

     Kadını ve halkını Allah'a değil, güneşe tapar buldum. Şeytan böyle yapmayı onlara güzel göstermiş, böylelikle, onları doğru yoldan alıkoymuş. Bu yüzden doğru yolu göremiyorlar. (Neml: 24)

     Halbuki onlar, göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran Allah'a tapmıyorlar. Allah onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. (Neml: 25)

     Kendisinden başka hiçbir Tanrı olmayan Allah, büyük Arş'ın / Yönetimin Rabbidir, dedi. (Neml: 26)

     (Hz.) Süleyman (ki, dönemi: M.Ö. 900 - 800 olsa gerek) Hüdhüd kuşuna: “Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın göreceğiz.” (Neml: 27)

     (Hz. Süleyman Hüdhüd kuşuna): “Şu mektubumu götürüp onların bulunduğu yere bırak. Sonra da bir kenara çekilip tepkilerini izle,” dedi. (Neml: 28)

     Hüdhüd söyleneni aynen uyguladı. (Sebe melikesi / Kraliçesi olan) Kadın lider (Hz.) Süleyman'ın mektubunu alıp okudu ve Konseyini (Memleketin İleri Gelenlerini / Danışmanlarını) topladı. “Ey Konseyim (Ey Âyânlarım, Beylerim ve Ulularım), bana çok önemli bir mektup bırakılmış bulunuyor.” (Neml: 29)

     Buradan anlaşılıyor ki, kadın da çalışır, gerekli eğitimi görür ve yetenekli ise, ülke idaresine kadar yükselebilir. (Son Davet Kur'an, Prof. Dr. Gazi Özdemir, Neml: 29)

     Mektup (Hz.) Süleyman imzalı ve “Esirgeyen, bağışlayan Allah'ın adıyla” diye başlıyor ve devam ediyor. (Neml: 30) 

     “Bana karşı büyüklük taslamayın; bana barışseverler olarak gelin”, diye uyarmaktadır. (Neml: 31)

     (Sebe Melikesi:) Ey Konseyim (Konsey Üyelerim / İleri Gelenlerim, Beylerim ve Ulularım / Yardımcım ve Müsteşarlarım! Malûmatınız olduğu üzere bana bir mektup geldi.) Bu konuyla ilgili görüş ve önerilerinizi bildirin. (Bu mevzûda, bu emrim ve işimde bana bir fetva / bir hüküm verin. Bilirsiniz) sizin görüşlerinizi almadan, (sizin huzurunuz / haberiniz olmadan) yalnız başıma (hiçbir işe kesin olarak) bir karar vermek istemem, dedi. (Neml: 32)

     Sebe Krallığı: Güneybatı Arabistan / Yemen'de en parlak dönemlerini M.Ö. ilk bin yılda yaşayan ve kurucu Kraliçesi Belkıs adında bir kadın olan devlettir. (Yaşayan Kur'an Cilt: 2, R. İhsan Eliaçık, Neml: 22)

     (Ülkenin ileri gelenleri olan) Konsey Üyeleri (şu cevabı verdiler): “Biz çok güçlüyüz, yaman savaşçılarız. Savaşabiliriz. Ama (bununla birlikte emir / söz / karar ve yetki yani) son karar sana aittir. Sen ne karar verirsen (durumu düşün bak ne ferman buyurursan) onu uygula.” dediler. (Neml: 33)

     (Sebe Melikesi) Kadın lider: (Evet savaş bir seçenek ama onu seçtiğinizde risk büyük.) “Şu bir gerçek ki krallar bir ülkeyi işgal ettiler mi, orayı perişan ederler, halkının yöneticilerini alçaltırlar. (Her halde mağlup olursak, onlar da) işte böyle davranırlar.” 

     Kur'an gelmeden yüzyıllar önce, Danışma Meclisi'yle yönetilen bir toplumun Kadın liderinin ağzından, Krallık Sistemi'nin eleştirilmesini bildirmesi çok ilginç. Kur'an, aklı ile düşünen toplumlar için bir rehberdir. (Evrensel Çağrı KUR'AN Meali, Mustafa Sağ, Neml: 34)

     Burada, hem krallık rejimi, hem de ülke işgali eleştirilmektedir. Çünkü Kur'an, gerek Şura suresi ve gerekse Bakara 104. âyette halkın oy kullanması, ciddî kararlarda onlara danışılması ve Danışma Meclisi olması, diğer bir ifade ile Cumhuriyet ve Demokrasi sistemini önermektedir. (Son Davet KUR'AN, Prof. Dr. Gazi Özdemir, Neml: 34)