2–6 Ağustos 2017 tarihinde Tataristan’ın başkenti Kazan’da Dünya Tatar Kongresi’nin (DTK) VI. Kurultayı gerçekleştirildi. Kurultay hazırlıkları çok daha öncesinden yapılmaya başladı. Dünya Tatar Kongresi 1992 yılında Tataristan’ın ilk Cumhurbaşkanı Mintimer Şeymiyev’in himayesi altında kurulmuştu. 19–23 Haziran 1992’de yapılan Dünya Tatar Kongresi’nin I.Kurultayı tüm dünyaya dağılmış olan 7 milyon Kazan Tatarı’nı heyecanlandırmış, Tatarlar Kongre’ye büyük umutlar bağlamıştı. Ancak aradan geçen 25 yıl içerisinde DTK’nin boş çıktığı, Kazan Tatarlarının umudunu gerçekleştirmediği, sonuç vermediği çoktan belli olmuştur. Kazan Tatarlarının umutlarını gerçekleştirmek bir yana DTK, Rus yanlısı Tataristan Hükümeti ve Rus Hükümeti’nin emrinde olduğu bir kurum haline gelmiştir. Onun için milliyetçi Kazan Tatarları arasında Tatar adını taşıyan bu kurumun ne itibarı ne de bir değeri vardır. Sözde DTK ve onun sözde yöneticisi R.Zakirov bu durumdan haberdar oldukları için VI. Kurultay öncesi büyük bir aklanma propagandası içerisine girdiler. Yazarlar, bilim insanları DTK’nin kirli propagandasına alet oldular. Medyada, “yurt dışındaki Kazan Tatarlarını birleştiren”, “Saban Toyu yaptığı için olsa dahi Kongre’ye teşekkür etmeliyiz”, “Kazan Tatar dilinin gelişmesinde katkıda bulunan” gibi ifadeler barındıran yazılar kaleme alındı. Yazılanların hepsinin sipariş üzerine yazıldığı aşikârdı. 25 yıl içerisinde Kazan Tatarlarının milli bayramı Saban Toyu yapmaktan ve konser düzenlemekten öteye gidemeyen bu kurum, Tatar dili okullarda yasaklanırken, Tatar okulları, gazete ve dergileri kapatılırken, tarihi eserler yok edilirken ses çıkarmayarak kime ve niye hizmet ettiğini açıkça ortaya koymuştur. Aradan geçen yıllar Dünya Tatar Kongresi’nin amacının Kazan Tatarlarını birleştirmek, Tatar dilinin geliştirmesinde katkıda bulunmak değil, aksine Rusların Kazan Tatarlarını yok etme siyasetine hizmet etmek, sözde Rus “demokrasisini” sergilemek olmuştur. 

Dünya Tatar Kongresi’nin VI. Kurultayı’nda yapılanlara ve Kurultay’ın sonuç bildirgesine bakıldığında söz konusu kurumun amaç ve niyetini açıkça görmek mümkündür. Kurultay’a Tataristan başta olmak üzere, Rusya ve yurt dışından toplam 708 delege ve 186 davetli misafir; 132 gazeteci olmak üzere toplam 1000 civarında insan katılmıştır. Amerika, Avustralya, Finlandiya, Türkiye vs. ülkelerden katılan delege ve misafirlerin büyük çoğunluğunun Kazan’a Tatarların problemlerini dile getirmek ya da çözüm üretmek için değil, sadece Kazan’ı görmek, gezmek, yiyip içip eğlenmek için geldikleri bir gerçektir. Bu büyük çoğunluk için Kurultay eğlence, gezi ve şenlik yeridir. Ayrıca yurt dışından katılanların bazıları Kazan Tatar dilini ne anlıyor, ne de konuşabiliyor. Kiril harflerini ve Tatarca, Rusça bilmemeleri de Kazan Tatarlarının yaşadıkları sıkıntılarından bihaber olmalarının nedenlerindendir. Gezmek, eğlenmek için gelen insanlardan millete hayır gelmeyeceği aşikârdır. Şunu da belirtmekte yarar var, Kurultay’a katılacak isimler Kongre tarafından itina ile seçiliyor, elekten geçiriliyor. Ruslara “dokunmayan”, “ağzı olup da dili olmayanlar” davet ediliyor. Genel oturumda konuşacak olan isimler de önceden belirleniyor. VI. Kurultay’da da aynı insanlar aynı konular üzerinde durmuştur. Tataristan’ın ilk Cumhurbaşkanı Şeymiyev, şimdiki sözde Cumhurbaşkanı Miñnehanov, Meclis Başkanı Möhemmetşin gibi isimler Kurultay’ın konuşmacı listesindeki değişmeyen isimlerindendir. Rus yanlısı bu şahıslar Rusların ekmeğine yağ süren ve Rusları yücelten konuşmalar yapmışlardır. Şeymiyev’in, “Ana dili ailede korunmalıdır. Tatarlar bu işi kendileri başlatmalıdır. Ana dilini öğrenmeme siyaseti yoktur”, şeklindeki konuşması Kazan Tatar diline yapılan bir saygısızlıktır. Kazan Tatar dilini, sadece ailede kullanılan “mutfak dili”, “kurs” seviyesine indirgeyen bu konuşma Kazan Tatar dilini yok etmek isteyen Ruslardan başka hiçbir milliyetçinin kabul edebileceği bir fikir değildir. Cumhurbaşkanı Miñnehanov ise konuşmasında Rus Dışişleri Bakanlığını övmüş ve sözlerine “Biz Rusya’nın güçlü olmasını istiyoruz. Putin – milli liderdir” şeklinde devam etmiştir. “Putin – milli lider (!)” sözleri, Putin’in kime göre ve niye göre “milli lider” olduğunu gündeme getirmektedir. Putin, Miñnehanov’un “milli lideri” olabilir, ancak Kazan Tatarları nezdinde ne milli, ne de liderdir. Putin iktidara geldikten sonra Kazan Tatarlarına verdiği zararı göz ardı ederek “milli lider” olarak tanıtılması kadar trajikomik başka bir şey olamaz. Ya Miñnehanov’un bu konuşmasına alkış tutanlara ne demeliyiz? Vicdanı, namusu olan bir Tatar bu konuşmayı alkışlamaz, alkışladıysa da demek ki o Tatar, Tatar olmaktan çıkmış, ulusal kimlikten uzaklaşmış, içinde bulunduğu topluma yabancılaşmış, yani mankurtlaşmıştır. 

Kurultay’a yasaklar da damgasını vurmuştur. Genel oturuma gazetecilerin alınmaması Rus “demokrasisinin” (!) bir göstergesidir. Avustralya’dan delege olarak davet edilen Röstem Sadri’nin “ben uzaklardan geldim” diye söz alma isteği, Tataristan Devlet Şurası Başkanı F. Möhemmetşin tarafından “Cehennem’den gelseniz dahi konuşturmam” şeklindeki sert yanıtı ile reddedilmiştir. Yani her Kurultay’da olduğu gibi bu sefer de başkanlar “kendileri çalıp, kendileri oynamış”, katılımcılar ise onların Rus yanlısı konuşmalarına alkış tutmuştur. Dünya Tatar Kongresi’nin VI. Kurultayı’nda 75 kişiden oluşan Milli Şura seçilmiştir. Delegelere önceden bildirilmeyen bu değişim, öğleden önce dağıtılan bir metinle öğleden sonraki oturumda apar torap yangından mal kaçırır gibi oylamaya sunulmuştur. Ne ilginçtir ki, Milli Şura ile ilgili tanıtım metni Tatar dilinde (!) ve Kiril harfleriyle (!) yazılmıştır. Bilindiği üzere yurt dışından gelen delegelerin büyük bir kısmı ne Tatar dilini ne de Kiril alfabesini biliyor. Onun için yapılan oylamada delegeler niçin oylama yapıldığını anlamadan oy vermiştir. 

Dünya Tatar Kongresi’nin VI. Kurultayı’nın sonuç bildirgesi ve alınan kararlar incelendiğinde Kongre’nin millet yararına değil de Rusların yararına olduğunu bir kez daha görmek mümkündür. Sonuç bildirgesinde, “destekliyoruz”, “güveniyoruz”, “halklar dostluğu” kelimeleri sıkça kullanılmıştır. “Siyasete karışmadığını” iddia eden DTK’nin sonuç bildirgesine bakıldığında Rusların söylemek istediği fikirlerle doldurulmuş olduğu göze çarpmaktadır. Kurultay’ın 15 maddelik sonuç bildirgesinde şu maddeler vardır:

Rusya Federasyonu’nun, Rusya’da yaşayan milletlerin, medeniyetlerini, geleneklerini koruma ve geliştirme, genel Rusya vatandaşlık özelliklerini geliştirme ile ilgili programını destekliyoruz;  

Amerika’nın Rusya’ya yaptığı yaptırımları şiddetle kınıyoruz;

Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın yurt dışında yaşayan Tatarları birleştirmedeki büyük yardımını belirtiyoruz; 

Bir de Kurultay’da alınan 10 maddelik kararlardan birisi çok ilginçtir:

“Rusya Federasyonu Federal Toplantısı Devlet Duması’na Rusya halklarının kültürel ve tarihi mirasını yansıtan Tatarların milli bayramı “Saban Toyu”nu ve Rus halk bayramı “Karavon”u… UNESCO’nun tarihi olmayan kültürel miras listesine alınması için başvuruda bulunma.” Kazan Tatarlarının milli bayramı Saban Toyu tamam da Rusların bayramı neden Dünya Tatar Kongresi’ni ilgilendiriyor, Rusların derdi Tatarlara mı kaldı, Rusların kendi ağzı, dili yok mu? Tatar dili yok olurken, bize ne Rusların bayramından. Bu kadar abes başka bir şey olamaz. Kurultay kararları arasında Tatar Muhacirleri Müzesi açma projesi de karara bağlanmıştır. Kurultay’da Kazan Tatarlarının ilk gündem maddesi dil olması gerekirken saçma sapan projelerle gündem değiştirilmesi alışılagelmiş bir şeydir. Her Kurultay’da 5 yılda yapılan işlerin hesabı verilirken hep “DTK’nin başarılı (!) çalışmalarından” söz edilir, Kazan Tatarlarının öncelikli sorunları gündemin dışında kalır. Dil, milleti bir arada tutan en önemli etkendir. Dil olmazsa ne milli bayramların, ne de açılan ya da açılacak olan müzelerin bir anlamı olur… 

Dünya Tatar Kongresi’nin VI. Kurultayı’ndan sonra bazı sözde milliyetçiler “Kurultay beklentileri karşılamadı”, “umutları aklamadı”, “Kazan Tatarlarının cenazesi kaldırıldı” şeklinde açıklamalarda bulundular. Kurultay’a katılıp daha sonra bu şekil açıklamalarda bulunmalarının nedenini anlamak mümkün değildir. Zira Dünya Tatar Kongresi’ne umut bağlayan, bir beklenti içinde olanların aklından şüphe etmek gerek. Ağzına kemik atarak susturulanların yönettiği DTK Kazan Tatarlarını yok etmek için hazırlanan Rus projesinden başka bir şey değildir. Mankurtlaşmış Kazan Tatarlarını bir araya toplayan sözde Dünya Tatar Kongresi’nin Kazan Tatarları adına karar alma yetkisi yoktur, olamaz. Onun için Kurultay’da alınan kararlar milliyetçi Kazan Tatarları için yok hükmündedir. DTK gibi sözde kurumlar ve satılık hainler tarihin her döneminde olmuş ve olacaktır. Ancak doğruyu yanlıştan, gerçeği sahteden, kahramanları hainlerden ayırt etmek ve zamanında müdahale etmek gerek. Hiçbir ihanet milletin gücüne karşı duramaz… Dünya Tatar Kongresi’nin VI. Kurultayı’nı özetlemek gerekirse, “Dağ doğura doğura bir fare doğurdu”…