Türk Milleti 12. Cumhurbaşkanını seçti hayırlı uğurlu olsun. Demokrasi ile yönetilmenin en güzel yönlerinden biri de cumhurun kendi yöneticisini seçmesidir. Bilinsin ki; bugünlere kolay gelinmedi. Bugün Türk Demokrasi tarihinde çok partili sistem çalışmalarından önemli bir günün sene-i devriyesidir. Bilindiği üzere ilk olarak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17 Kasım 1924’te kurulmuş fakat o günün şartlarında olumsuzluklar üzerine 3 Haziran 1925’te kapatılmıştır. İşte bugün, Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet döneminde kurulan ve çok partili siyasal yaşama geçiş yolunda ikinci denemesi olan siyasi partisidir. Ali Fethi Bey Paris Büyükelçiliği’nden dönüşünde Mustafa Kemal’in önerisi ve onayıyla 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu. Programında, partinin cumhuriyetçi, milliyetçi ve laiklik ilkesine bağlı olduğu vurgulanıyor, yabancı sermayenin ülkeye girmesinin özendirilmesi isteniyor, ekonomik yaşamda sürekli devlet müdahalesine karşı çıkılıyordu. Ülkede ekonomik kriz daha milliyetçi aydınlar(elitler) fark etmeden önce ülkeye yayılmıştı. Yani, Mustafa Kemal kendi inisiyatifi ile ülkede oluşan toplumsal muhalefetin yeni bir siyasi parti ile meclise taşınmasına karar verdi. Mustafa Kemal toplumsal muhalefetin boyutlarını görebilmekteydi ve Genel sekreteri Hasan Rıza Soyak’a bunu şöyle yansıtıyordu: “…bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içersinde bunalıyorum. Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddî manevî perişanlık içerisinde…” Ülkedeki denetim eksikliğini giderebilmek ve halkın isteklerini meclise taşıyabilmek amacıyla Gazi Mustafa Kemal, toplumsal muhalefeti yönlendirme açısından en güvendiği, en yakını olan arkadaşlarından Nuri Conker ve Ahmet Ağaoğlu’nda görevlendirerek bir parti kurulmasını istedi. Serbest Fırka örgütü gelecekteki demokratikleşme çabalarında önemli görevler alacak kişiler için bir nevi okul görevi de görmüştür. Örneğin, Adnan Menderes, gibi Demokrat Parti’nin ileri gelenlerinin önemli bir kısmı Serbest Fırka’da bulunmuş kişilerdi. Kurulduğu ilk andan itibaren, Serbest Cumhuriyet Fırkası halktan yoğun bir ilgi gördü. Kamu kurumlarında, adliyelerde çürümüşlük ve adam kayırma yaygındı. Bu duruma uygun olarak söz konusu siyasi yapı içinde taleplerinin karşılık bulmadığını anlayan kitleler Serbest Cumhuriyet Fırkası etrafında toplanarak yeni partinin kitle tabanını oluşturdular. Ne yazık ki; son zamanlarda temelinde cumhuriyete ve devrimlere karşı olan kitleler yer aldı. Bu kurguya göre SCF kadroları reformlara karşı çıkanlar doldurulmuştu. Hatta bazılarına göre yeni parti serseriler, işsizler, çulsuzlar tarafından destekleniyordu. Halkın Serbest Fırka’ya yönelik coşkusu tüm açıklığı ile Fethi Bey’in İzmir seyahatinde ortaya çıktı. Fethi Bey ve arkadaşları İzmir’de büyük bir coşkuyla karşılandılar. Cumhuriyet gazetesine göre: “Sandalla gelip vapura atlayanlar Fethi Bey’e sarılıyorlardı. Birçokları ağlıyor… Rıhtımda, üzerine vuku bulan ilk tehacümle Fethi Bey’in ceketi yırtıldı. Bu esnada denize düşenler, ezilenler ve çiğnenenler oldu. Davullar, zurnalar çalıyordu…”
Ne var ki, İzmir Valisi Kâzım Bey, Fethi Bey’e bir yazı göndererek, güvenliği sağlamakta güçlük çektiğini, bu nedenle de ertesi gün vereceği söylevden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Fethi Bey, Gazi Mustafa Kemal’e bir telgraf çekerek durumu bildirdi. Gazi Mustafa Kemal, bu telgrafı hemen yanıtladı ve yine telgraf ile şunları söyledi: “İzmir’de Serbest Fırka Reisi Fethi Bey Hazretlerine (Sureti Başvekile, Dâhiliye(İçişleri) Vekiline, İzmir Valisine) Anlıyorum ki, sana nutkunu söyletmek istemiyorlar. Fakat sen mutlaka nutkunu söyleyeceksin ve tesadüf edeceğin herhangi bir engeli bana bildireceksin. Asayişin temini için Başvekil, Dâhiliye(İçişleri) Vekili ve İzmir Valisi lâzım olan tedbirleri almakla mükelleftirler. GAZİ”  Bu telgraf üzerine artık Fethi Bey’in önündeki tüm engeller aşılmıştı. Bu sırada, İzmir’de yayımlanan, CHF yanlısı Anadolu gazetesinde Denizli milletvekili Haydar Rüştü Bey’in Serbest Fırka aleyhine çok ağır suçlamalarla dolu bir yazısı çıktı Bu yazı yüzünden CHF il idare binasının ve Anadolu matbaasının önünde yapılan gösteriler karşısında polisler silahla önlem almaya çalıştılar. Halka ateş açılması sonucu on iki yaşındaki bir çocuk vurularak öldü. Bu olay yurt genelindeki büyük tepki aldı ve CHF çok zor duruma düşmüştü. Fethi Bey yapılan usulsüzlüklerle ilgili olarak TBMM’nin 6 Kasım 1930 günlü birleşiminde bir önerge de verdi. Fethi Bey’in çabaları bir sonuç getirmedi; üstelik tartışmalar iki parti arasındaki ilişkilerin iyice gerilmesine neden oldu. Serbest Fırka’nın kurulmasının üzerinden çok geçmeden Ahmet Hamdi Başar Ankara’ya giderek Mustafa Kemal’e gerici unsurların destek olduklarını, partiye akın ettiklerini, buna hâkim olamayacağını, bu hareketin Mustafa Kemal’in kendisine de karşı olduğunu anlatarak partinin kapatılmasını talep etti. Ahmet Hamdi Başar’ın anılarında, Mustafa Kemal: “Bu vefasızlık neyin nesi?” diye sorduğunda, Mustafa Kemal’e büyük bir nezaket içinde “Halk dışarıda kaldı.” yanıtını verdiği yazılıdır. SCF’nin iktidara ancak cumhurbaşkanıyla çatışarak gelebileceğini kavrayan Fethi Bey bunun çok ağır sonuçlar yaratacağı inancıyla, 17 Kasım 1930’da Dâhiliye(İçişleri) Vekâleti’ne başvurarak SCF’nin feshedildiğini açıkladı. Kısacası; yıllar sonra dönüp baktığımızda, çok partili-çok sesli yönetime geçiş zor da olsa başarılmıştır. Bunun en güzel örneği yukarıda söylediğim gibi; artık cumhur ilk defa kendi yöneticisini seçer duruma gelmiş olmasıdı. Son söz olarak; “Cumhurun gücüne” inanan yönetimler her zaman başarılı olacaktır.