Şişmanlık (obezite) vücuttaki yağ miktarının artması olarak tanımlanmaktadır. Çocukluk çağında başlayan şişmanlığın erişkin yaşlarda devam ettiğine ilişkin birçok çalışma bulunmaktadır.  Şişmanlık yaşam boyu vücuda harcanandan fazla enerji alınmasıdır. Vücutta yağ dokusunun yani yağ hücrelerinin çapının büyümesi (hipertrofi) ve yağ hücre sayısındaki artış (hiperplazi) olarak tanımlanmaktadır. Çocuk ve gençlik döneminde ortaya çıkan şişmanlığın, gelecekte bu bireylerde birçok sağlık sorununun ortaya çıkmasına neden olacağı düşünülmektedir. Çocukluk çağı şişman bireylerin ileride yaklaşık % 30’u yine şişman olur.

Şişmanlıkda tam iyileşme enderdir, daha çok kısmi iyilik hali görülür. Yeniden kilo alımı sık ve genellikle hızlıdır. Kilo kaybı yavaş olmalı, büyümeyi etkilememelidir. Hipertansiyon, dislipidemi, insü- lin direnci ve özellikle ağır psikolojik strese yol açar. Genetik, davranışsal ve çevresel etmenlerin etkisiyle karmaşık bir hastalıktır. Şişman çocukların çoğunluğunda şişmanlığa neden olabilecek tıbbi bir neden olmayabilir. Bu çocuklardaki şişmanlığa eksojen obezite denir.  Şişmanlıkda yorgunluk, nefes almada güçlük, hareket azlığı ve bacaklarda ağrı yakınmaları sık görülür. Hatta bazen uyluk kemiği baş kayması bile görülebilir.

Çoğu şişman çocuğun doğum ağırlığı ortalama bebeklerden farklı değildir, ergenlik öncesi yaşlarda yaşıtlarından daha uzun olabilirler, oysa erişkin boyları beklenenden daha kısa olur. Şişman çocuklar yemek seçicidirler, yemek saatleri düzensizdir, aşırı besin tüketirler, şeker ve aşırı karbonhidratlı besin tüketirler ve bol yağlı yemeklere özellikle kızartmaya eğilimlidirler, sebze-meyve tüketimi az, et tüketimi fazladır. Sağlık üzerine etkilerine bakıldığında bu çocuklarda yürüme gecikir, sıklıkla pişik ve , idrar yolu enfeksiyonu, deri enfeksiyonları  sık görülür. Büyüme erken tamamlandığından kemik yaşları yaşıtlarına göre ileridir, düz tabanlık ve bacaklarda eğrilik, erken ergenlik belirtileri, kalp-damar hastalıkları, yüksek kan kolesterol ve trigliserid düzeyi sık görülür. 

Ergen ve erişkin dönemde gastrointestinal sorunlar (safra kesesi taşları), uyku apnesi, nörolojik komplikasyonlar, endokrin sistem bozuklukları, psikososyal sorunlar ve kanser riski gibi hastalıklar oluşabilir. Yağ hücre sayısının artışı şeklinde oluşan obeziteye hiperplazik (hipersellüler) obezite denir. Çocuklarda görülen obezite bu gruba girer, ancak erişkin dönemde de ortaya çıkabilir. Patolojik bir nedene bağlı olmayan obezite basit obezitedir ve çocukluk yaş grubundaki obezlerin % 90’ı bu gruptandır. Basit obezitesi olan çocukların genellikle bir yakınması yoktur. 

ŞİŞMANLIK NEDENLERİ

Genetik nedenler: Obezite oluşumunda genetik etmenlerin %50 oranında rol oynadığı düşünülmektedir. Ailedeki şişmanlık çocukluk çağı obezitesinde en önemli risk faktörüdür. Vücutta yağ dokusu arttığında, beyin iştahı etkileyen mekanizmalarla besin alımını azaltır ve termogenezisi arttırarak yağ dokusu miktarını normale getirmeye çalışır. Yağ dokusu miktarı azaldığında ise bunun tersini yapar.

-Otozomal dominan kalıtım, otozomal resesif kalıtım, X’e bağlı geçiş

Leptin gen mutasyonu: 6 ayın altındaki çocuklarda ileri derece şişmanlıkla kendini hemen belli eder. Bebekde durdurulamayan yeme vardır. Bebek kungfu panda gibi herşeyi yer.

Proopiomelanokortin gen mutastonu(POMC): Bu çocuklarda kızıl ya da kırmızı saç vardır.

Şişmanlığın görüldüğü sendromlar:

-Prader Willi, Bardet-Biedl, Laurence-Moon, Biemond-II, Alstrom, Simpson-Golabi-Behmel, Cohen, Carpenter, Lipodistrofi, Albright herediter osteodistrofisi

Çevresel nedenler: Obezite genlerinin varlığı hiçbir zaman tek başına şişmanlığa neden olmaz. Yetersiz enerji alındığı veya yeterli fiziksel aktivitenin bulunduğu koşullarda yağ dokusunda artış olmamaktadır.

-Anne karnındaki bebekde kan şekeri yüksekliği ya da düşüklüğü,

-Beslenme tarzı(hazır besin tüketimi, gazlı içecek tüketimi,aşırı makarna, pilav, hamur işi tüketimi)

-Irk,

-Fiziksel aktivitede azalma (okul servisleri, asansör kullanımı, teknolojik araçlar, kentlerde yetersiz yeşil alan, spor dersini aksatma, televizyon, bilgisayar başında fazla zaman geçirme),

-Ailesel nedenler(beslenme alışkanlıkları, annenin çalışması, ekonomik nedenler),

-Sosyal sorunlar (apartman yaşamı, kent yaşamında olumsuz çevre),

-Psikososyal nedenler (büyük aile, parçalanmış aile, yaşlı anne, tek çocuk, aile içi geçimsizlik gibi)

-Alkol tüketimi

Endokrin hastalıklar:

-Hipotalamik hamartom: Bu çocuklarda gülme nöbetleri görülür.

-Cushing sendromu-

-İnsülinoma,

-Polikistik over sendromu:Ergen kızlarda adet düzensizliği, şişmanlık, akne görülür.

-Hipogonadizm,

-Büyüme hormonu yetersizliği,

-Psödohipoparatiroidizm,

-Gece yeme sendromu,

-Aşırı yeme atakları,

-Diabetik anne bebeği

ÇOCUK VE GENÇLERDE ŞİŞMANLIĞIN YOL AÇTIĞI SAĞLIK SORUNLARI

- Ergenlik belirtileri erken yaşta ortaya çıkar, büyüme de erken yaşta tamamlanır.

- Şişman çocuklarda yürüme gecikir. 

-Düztabanlık, bacaklarda eğrilik gibi ortopedik sorunlar sıklıkla izlenir.

-Deri kıvrımlarında ve bacak aralarında sürtünme sonucu pişikler görülür. 

-Şişman erkek çocuklarda meme bölgesinde yağ toplanması (jinekomasti) görülür. 

-Karın ve kalçalarda yağ fazlalığı nedeni ile deri çatlamaları (strialar) gözlenir.

-Deri altı yağ dokusunun artışı ile deri enfeksiyonları gelişebilir. 

-Soluk alıp vermede güçlük, şişman çocukların önemli solunum yolu rahatsızlıklarındandır.

-Şişmanlık, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıkların çocukluk yaşlarında ortaya çıkmasına neden olur. Kan yağları, kolesterol düzeyleri artar. Şişmanlık ne kadar erken başlarsa hastalık riski de o oranda artış göstermektedir. 

-Şişmanlık, dengesiz beslenme sonucu geliştiğinden gerekli besin öğelerinin tüketilmemesi sonucunda bağışıklık sisteminin gelişimi ve etkinliği de azalır. Bu nedenle şişmanlık çeşitli hastalıkların hazırlayıcısı olarak karşımıza çıkmaktadır.

ŞİŞMANLIĞI SAPTAMA TÖNTEMLERİ

-Çocuğun boya göre olduğu ağırlık, 90-95. persentilin üzerinde ise şişman olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca çocuklarda kullanılan bir diğer yöntem de rölatif ağırlığın değerlendirilmesidir. Rölatif ağırlığın % 120’nin üzerinde olması obezite olarak kabul edilmektedir.

-Beden kitle indeksi(BKI), yetişkinlerde beden kitlesinin değerlendirmesinde çok pratik bir orandır. Ancak çocuklarda yaşla birlikte değişkenlik gösterdiğinden dikkatli kullanılmalıdır.

ŞİŞMANLIKTA TEDAVİ

-Fiziksel aktivite: 

-Günde 30 dakika tempolu yürüyüş (maksimal kalp hızının % 60-80’i düzeyinde) 250-300 kkal’lik bir enerji harcamasına neden olur.

-Bazal metabolizma hızını arttırır. 

-İştahta azalma sağlar.

-Egzersizin kan basıncını, serum kolesterol ve trigliserit düzeyini azaltıcı, HDL’yi ve glukoz toleransını arttırıcı etkilerinin yanı sıra, yağsız vücut kitlesini ve kardiyovasküler dayanıklılığı arttırıcı, hastalık ve ölümü azaltan çok önemli etkileri bulunmaktadır.

-Yağsız vücut kitlesi kaybını en az düzeye indirmektedir.

-Egzersiz tüm bu etkilerinin yanı sıra psikolojik bir iyileşme de sağlamaktadır.

-Davranış tedavisi :

-Şişman çocuklar genellikle yumuşak, apatik, çekingen, sık öfke nöbetleri gösteren çocuklar olarak tanımlanabilir. Şişmanlığa eşlik eden psikolojik sıkıntılar diğer belirtilerle ortaya çıkar. Bunlar okul başarısızlığı, gece idrar kaçırma gibi belirtilerdir.

-Aşırı kilo nedeniyle eleştirilme ve sosyal dışlanma çocuklarda utanç duygularının gelişimine neden olabilmekte, çocuğun okul başarısını, sosyal ilişkilerini ve fiziksel etkinliklere karşı olan tutumlarını etkileyebilmektedir

-Şişman çocukların bir kısmında benlik saygısı sorunu ve sosyal dışlanma yaşanmaktadır. Bazıları depresyondadır.

-Psikolojik tedavi ve destek tedavisi verilir.

-Aşırı yeme davranışını özendiren çevresel etkenler kontrol edilmelidir. Tedavinin başarısı için çocuk ya da ergenin motivasyonu önemlidir.

-Beslenme tedavisi:

-Çocuğun ve ailenin beslenme alışkanlıkları ve hatalı uygulamaları, besin hazırlama ve pişirme yöntemleri, daha önce diyet uygulayıp uygulamadığı, uyguladı ise başarısızlık nedenleri, varsa aldığı harçlık miktarı ve harcama şekli ayrıntılı bir öykü alınarak saptanır

-Şişmanlık yağ ve şekerden zengin ve posadan yetersiz bir beslenme alışkanlığı sonucunda gelişmektedir. 

Karbonhidrat ve posa: Enerjinin % 55-60’ı karbonhidratlardan gelmelidir. Diyetin posa içeriği de yüksek olmalıdır. Bunun için sebze-meyve, kuru baklagil ve tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Düşük enerjili olmasının yanı sıra posalı besinlerin çiğneme süresi uzundur, mide boşalma hızı ise yavaştır. Bunun için daha az besin tüketilmesini sağlarlar. Ayrıca barsak hareketlerini arttırdığı için dışkı hacmini de arttırmaktadır. Posa alımı için önerilen miktar çocuklar için 12-24 g/gün, genç ve yetişkinler için ise 25-35 g/gün olmalıdır.

Proteinler: Diyet enerjisinin %12-15’i proteinden sağlanmalıdır. Toplam protein miktarının % 50’si hayvansal kaynaklı olmalıdır. Hayvansal kaynaklı bu proteinin %70-80’i yağsız süt ve ürünlerinden, % 20-30’u ise et, balık ve yumurtadan gelmelidir. Toplam proteinin % 50’lik diğer kısmının ise %25’inin ise kuru baklagillerden ve sebze-meyveden gelmesi önerilmektedir. 

Yağlar: Sağlıklı beslenme önerileri çerçevesinde enerjinin % 25-30’u yağlardan gelmelidir.Ayrıca tüketilen yağın tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerini içermesi, çocuk ve adolesan dönemindeki hızlı büyüme açısından önemlidir. 

-İlaç tedavisi 

-Cerrahi tedavi 

ÇOCUK VE ERGENDE ŞİŞMANLIĞI ENGELLEMEK İÇİN NELER YAPILMALI

-Düşük ve çok düşük enerjili diyetler kesinlikle uygulanmamalıdır. Bu diyetler büyüme ve gelişmeyi engeller. Ayrıca düşük kalorili diyetler B grubu vitaminleri, kalsiyum, demir gibi besin öğelerinden yetersiz olduğundan önerilmez. 

-Yanlış beslenme alışkanlıkları düzeltilmelidir. 

-Günlük enerji olması gereken ağırlığa göre hesaplanmalıdır.

- Öğün atlanmamalı, öğün sayısı arttırılmalı, öğünlerin dört besin grubundan alınması sağlanmalıdır. 

-Günlük enerjinin % 15-25’i kahvaltıda, % 25-35’i öğle ve akşam yemeklerinde, % 10-15’i ise kuşluk, ikindi ve gece öğünlerinde verilmelidir. 

-Sebze-meyve tüketimi, tam taneli unlu besinlerin, kuru baklagillerin tüketimi arttırılmalıdır. 

-Yiyeceklere kepek eklenmemelidir, aşırı posa tüketiminden kaçınılmalıdır. 

-Yağ ve şeker içeriği yüksek besinler önerilmemelidir.

- Fiziksel aktivite arttırılmalıdır.