İhmaller zincirine kurban giden Kamil Özbey ağabeye ithafen…

Senin öldüğünü nasıl yazsın  kalemim be usta? Gidişin nasıl dağladı yüreğimizi bilsen…

Hani sen gidince ve ardın sıra gözyaşları dökülünce herkesin ruhu daraldı, bağrı dağlandı!

Kelimeleri yutkunduk. Gönlümüzden damıttıklarımızı göz pınarlarımızdan dökemez olduk. Dert ettik, isyan ettik, Rabbimizden af diledik.

Herkesin dilinde aynı cümle…

Çok da gençti! Evet çok gençtin, ardından iki minik yetimi ve bağrı yaralı bir anneyi bizlere emanet edip göçtün ötelere.

Muhsini bir tavırdı yaşamın. Gidişin muhsince!

Başlığımı da onun için böyle attım.

İhmal mıydı gidişin?

Bir adam düşünün. Yaşı otuzlarda. Gencecik bir babayiğit. Bakanları hayran bırakmakta!

Boy 1.90, kilo 90…

Malatya Büyükşehir Belediyesi’nde zabıta.

Sevilip sayılıyor. Müspet bir dost!

Bir gün motorlu bisiklet denilen illetin kaportası olup eziliyor o babayiğit cüssesi.

Alıp götürüyorlar hastahaneye. Hamd olsun diyor sevenleri.

Otuz gün kadar yoğun bakım ünitesinde kaldıktan sonra servise alınıyor, yani hayati tehlikeyi atlattığı söyleniyor.

Yemek yiyor, konuşuyor, şükrediyor…

Ve bizlerde onunla birlikte şükrediyoruz.

Ama aradan çok geçmeden yeni acılar süpürüyor tebessümü yüzümüzden.

Kamil Özbey kardeşimizin vücudu yatak yarası bağlamış ve ameliyat yeri de enfeksiyon kapmış?

Peki ama neden? Kim kaptırmış bu enfeksiyonu?

Dostlarım ve kardeşleri hep oradaydı.Bizde hep  duadaydık. Herkes arandı  herkese de aratıldı hastahane yönetimi! Yani torpilse alasını yaptık, paraysa teklif ettik Gökmen ağabeyin tabiriyle!

Her tedbiri aldık kendimizce! Tabi ki ölüm Allah’tan! Peki ya ihmaller? Onları da Allah’a mı bırakmalı sizce?

Bir servis var adı intaniye midir ne? Yani enfeksiyon kapmaması gerektiği için o serviste bu abimiz. Ama ne hikmetse orada dahi enfeksiyon kapıyor yaraları. İğne yapıyor yeni yetme stajyerler. Oradan da enfeksiyon kapıyor yoldaşımız!

Böylesi kritik bir hasta üzerinde stajyerlere iş öğretiyor bizim hastahaneler!

Enfeksiyonu bitirme çabasıyla uğraşırken iç organları adeta çürütülüyor! Yani deney üzerine deney yapılıyor bedeninde! Aradan geçen bir aydan sonra enfeksiyon kaptığı söyleniyor bizlere! Zaten üç aydan sonra da öleceği iyice anlaşılınca “alın götürün” diyorlar pişkince!

Bu saatten sonra mı?

Havalı yatak var depoda. Vücut, yatak yarası bağlamasın diye o yatak kullanılmalı hastahanede! Depoda çürütülüyor onlarcası. Nice çaba neticesinde zor bela o yatağı değiştirdik. Adamın beli çürümüş normal yatakta, hem de bir ayda! Yatağa ulaşmak bir ilin valisine ulaşmaktan daha zor hastahanede!

Doğru ya! Yatak daha kıymetli zannımca!

Adamın iç organlarının hiçbiri kazada zarar görmemiş.İlk etapta beyin kanaması vardı onu da atlattı.  Kritik bir durum olduğu için yakınlarının ilgilenmesi yasak! Ciğer kedilere emanet resmen!

E onlara da emanet edemeyeceksek kime emanet edeceğiz canımızı soruyorum sizlere?

Çok af buyurun!

Kardeşimiz serviste…

Yemek yiyor, içiyor. Belinde, tam kuyruk sokumunun üzerinde bir yumruk büyüklüğünde delik! Dışkısını altına yapıyor! Yani yarasının enfeksiyon kapmaması gereken kişi pisliğiyle yatırılıyor! Hayati tehlike ortadan kalktı ama “ihmali tehlike” devam ediyormuş meğer!

Şahitler mevcut! Lakin kimsenin dilini bıçak açmıyor! Herkes topu taca atma derdinde! Plastik cerrah benimle ilgisi yok diyor, ortopedist aynı mazaretle sıyrılıyor! Peki suçlu kim ha?

Hasta bakıcı mı? Hemşireler mi?

Yok yok bence bina suçlu!

Doktoru arıyoruz “sabah gelirim” diyor. Hemşireye soruyoruz “gözleriyle” küfrediyor!

Geçenlerde medyada gördünüz!

Bir yoğun bakım ünitesinde hemşireler göbek atıp oynuyordu. Olay medyaya yansıdı. Hasta ve hastalığı hiçe sayan, mesleği “gelir kaynağı” olarak gören bu benzeri kişiler var oldukça nice kamiller toprağa verilecek biliyorum!

Bu yazıyı okuyan herkesten istirham ediyorum! İhmal kurbanı Kamil’lerin vebali boynumuzda bilin! Bu konuda en yetkili mercilere ve milletimizin merhametine sesleniyorum! Bu ve benzeri olayları duyurun! Bugün o yarın biz! Yürekler yanmasın, analar ağlamasın!

Vesselam…