Not: Bu yazının yayınlanması için Sami Bey ile temasa geçilmiştir. Kendisine yazı okunmuş, onayı üzerine yayınlanmasına karar verilmiştir.
Görmemek Nedir?
 Sen Bilir misin?
Yıldızı, Güneşi, 
Denizin Rengini...
Görmemek Nedir?
Ne yeşil, ne ela, ne de mavi de gözüm…
Ben gönül gözümle bakar görürüm...
 Sen Bilir misin?
Bilmezsin değil mi?
Sadece acıyıp gidersin.
Belki şimdi, içinden kendi başına gelebilecek belaları def etmek için sadaka atmak geçti değil mi?
Doğru değil mi buuu?
Bu geçti içinden. 
Acıyarak baktın değil mi?
Sadaka atarak sözde kalbini, ruhunu rahatlatacaksın değil mi?
Benim güleç yüzümün ardındaki hüznümü bilmiyorsun değil mi?
Odanın ışığını kapa, yürü, çarptın mı?
Sağa, sola…
Yere kapaklandın mı yüzükoyun?
Çaresizce sessiz vaveylalar attın mı?
Beni biraz anladın değil mi?
Yokkkk, öyle o kadar basit değil…
Anlayamazsın beni?
Sadece anlar gibi yaparsın?
Geçiştirirsin.
Sadece geçici duygular yumağının içine beni hapsedersin.
Sadece bir çikolata alarak vicdanını rahatlatırsın?
Ve o çikolatanın tadının derinliklerinde, çikolata parçacıklarının içinde on saniye sonra beni unutursun değil mi?
Karda, yağmurda, sıcağın kör vaktinde el yordamıyla, ayağımın parmak ucuyla, şehri iğneden ipliğe taradığımı ve bunları muhanete muhtaç olmamak için yaptığımı bilir misin sen ?
Sen gözün gördüğü halde navigasyon ile yol bulamaz iken...
Ben evime yürüyerek gidip geliyorum biliyorsun değil mi?
Bana acıma.
Aslında engelli olan ben değilim.
Biliyor musun?
Beni görmeyen, öteleyen, dalga geçenler engelli...
Belki benim gözüm görmüyor. 
Ama ya sizin ...
Gönül gözünüz kör olmuş.
Ben alnımın teri ile şehri arşınlarken, bana bir selamı vermekten imtina edenler.
Selam verirsem bana çikolata satar diye endişe edenler.
Biliyor musunuz?
Ben mürüvvetimi göremeyeceğim.
Eşimin yüzünü bana tarif edenlerin diliyle göreceğim.
Özür dilerim ben görmüyordum. 
Hissedeceğim.
Biliyor musun?
Çocuğumu kucağıma alacağım ama onu göremeyeceğim?
Mesala sünnetini, birinci yaş gününü, sevdiği kızı, belki de benden utanacak oğlum.
Benim babam bu diye gururla gösteremeyecek.
Ama olsun.
Ağacı, yeşili, denizi, maviyi göremediğim gibi senide göremeyeceğim.
Bir çikolatayı benden almayı çok görenler. 
Bu dünyanın ötesi de var biliyorsunuz.
Uzun çöpün, kısa çöpten, boynuzlu koyunun, boynuzsuz koyundan hakkını alacağı günlerde gelecek.
İşte o zaman beni daha iyi anlayacaksınız.
“Bence körleşmiyoruz. Hepimiz körüz. 
Körüz ama bakıyoruz. 
Bakabilen ama görmeyen kör insanlar”
BİR KAÇ HATIRLATMA
Empati yaparak aşağıdaki sonuçlara ulaşmaya çalıştım. Umarım görme özürlü arkadaşların dünyasına bir nebze katkım olur. Bakalım neler imiş:
***Ben sıradan bir insanım senin gibi, sadece görememek gibi bir özrüm var. Sağır değilim, sesinizi yükseltmeniz ya da bana çocukmuşum gibi muamele etmenize hiç gerek yok. Ne istediğimi yanımdaki kişiye sormak yerine bana sorun. Çay ikram ederken, kaç şeker alır diye sormayın yanımdakine.
*** Yolda bağımsız bir şekilde yürümek için beyaz baston ya da rehber köpek kullanabilirim. Ya da kolunuza girmeyi rica edebilirim. Ama ben böyle bir ricada bulunmadan koluma sarılmayın, kararı bana bırakın. İzin verin ben sizin kolunuza gireyim. Yükselti ve çukurları önceden fark edebilmem için sizden bir adım geriden yürümem gerekir.
 ***Odada otururken benimle birlikte kimin olduğunu merak ederim. Odaya girdiğinizde lütfen konuşun. Beni başkalarıyla, çocuklarla bile tanıştırın. Eğer yakınımda kedi yada köpek varsa bana söyleyin.
***Bir odanın, kabinin, arabanın yarım açık kapısı benim için büyük bir tehlike oluşturuyor. Tam kapalı ya da tam açık olursa kendimi duruma göre ayarlayabilirim.
 ***Görmek gibi beni engelimi ön plana çıkartan sözleri kullanmaktan çekinmeyin. Böyle sözcükleri ben de kullanıyorum. Birisiyle karşılaştığımda sizi gördüğüme sevindim derim yani ben de.
 ***Bana acımayın. Bana acınmasını hiç mi hiç istemem. Ama körlüğü yüceltircesine konuşmanızı da istemem. Koku alma, dokunma ya da işitme duyularım kör olduğum için daha iyi çalışıyor değil. Bu duyu organlarımı sizden daha çok kullanıyorum ve dolayısıyla bu duyularla sizin algıladığınızdan daha fazla bilgi algılayabiliyorum. Hepsi bu.
 ***Eğer sizin misafirinizsem; bana banyoyu, lavaboyu, pencereyi hatta ışık düğmesini gösterin. Işığın açık mı kapalı mı olduğunu bilmek isterim.
 ***Eğer merak ediyorsanız sizinle körlük hakkında konuşabilirim. Bu benim için üzücü bir konu değil. Benim, sizin için olduğu gibi birçok farklı alana ilgim var.
***Beni sadece kör bir insan olarak görmeyin. Ben yalnızca duyusunu kullan(a)mayan bir kişiyim.
*** Kanunlara göre sürücülerin taşıdığım beyaz bastonu gördükleri zaman yol hakkını bana vermeleri gerekir. Sadece körler beyaz baston taşıyabilirler. Bugün caddelerde sokaklarda daha fazla görme engelli görür oldunuz. Bunun nedeni hızla artmamız değil, kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrenmemizdir.
***ilk fırsatta yazabildiğim bu yazıyı okuduğunuza göre görme engeliniz yok. O halde halinize şükredin. 
Selam ve saygılarımla…