Çiçekler açsın, böcekler ötsün kırlarda sevgililer el ele olsun..

Bu şarkıyı anımsadınızmı? Ferdi Tayfur’un eski parçalarından bir tanesidir.. 

Ne zaman içimin karardığını hissetsem hemen bu şarkıyı dinler, bir nebzede olsa ferahlarım..

Düşünsenize çiçekler, böcekler, sevgililer oh ne güzel, İnsanın içi açılıyor değil mi?

Peki tamam kızmayın hemen, Ben de farkındayım çok yapmacık cümleler kurduğumu, ama Allah büyük elbet bir gün benim ülkemde de çok güzel şeyler olacak ve Filiz’in kalemi bu güzellikleri sizin için yazacak..

Şimdi sadede gelelim ama önce lütfen çocuklarınızı yanınızdan uzaklaştırın. Çünkü birazdan okuyacaklarınızın etkisi altında kalabilir, Bu nedenle de siz ebeveynlerinden korkabilirler...

Konumuz yine bir bebek ve yine cinsel istismar.

Van'da 38 günlük bebek uğradığı cinsel istismar ve işkence sonucunda hayatını kaybetti.

26 ocak'ta anne P.T 38 günlük bebeğini rahatsızlandığı gerekçesiyle hastaneye götürdü. 

Durumu ağır olan bebeğin, tedavisi sırasında kafatasında kırık, vücudunun değişik yerlerinde ısırık, sol gözünde morluk ve cinsel istismar bulguları tespit edildi. 

Ağır yaralı bebek yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. 

Bazen ne düşünüyorum biliyormusunuz? Ülkemde ki bazı erkeklerin aklı sadece cinselligemi çalışıyor?

Şayet cevap hayır ise, o halde neden birileri ısrarla cinselliği gündemin ilk sıralarında tutmak için elinden geleni yapıyor?

Kafayı cinsellikle bozmuş sapık zihniyetli insanlar hayata toz pembe gözlüklerle bakıyor olmalılar.

Onlara göre her yer güllük, gülistanlık.

Öyle ya!

Bu ülkede hiç kimse yarı aç, yarı tok yaşamıyor.

Şehit haberleri düşmüyor gündeme.

Soğuk kış gecelerinde parklarda ki bankların üzerinde titreyerek uyuyan çocuklar yok, Parkı kendine mesken edinmiş kuşlar var...

Bu ülkede uyuşturucu tuzağına düşmüş gençler, çocuklar yok, çocuk gelinler yok...

Yok işte yok. Ülkemiz de bu kahrolası dramların hiç biri yok..

Hiç bir derdi, tasası olmayan adam ne düşünecek ki?

Köşe yazılarımda bu tür konuların gündemde kalması için elimden geldiğince katkı sağlamaya çalışıyorum. 

Bugüne kadar kaç bebek acısını kaleme aldım inanın hatırlamıyorum. 

Hepimizin çocuğu var.

Kaldı ki bu konuda hassasiyet duymak için bizzat anne-baba olmanız da gerekmez.

İnsan olmanız yeterli. 

Çocuklar değil mi, bu toplumun en temiz, en masum, en saf varlıkları?

Ve tabi hepimizin geleceği!

Laf olsun diye söylemiyorum. Gerçekten onlar bizim geleceğimiz.

Biz devrimizi tamamlayıp bu dünyayı terk edeceğiz. Ve Vatanımızı, ülkemizi, bayrağımızı onlara emanet edeceğiz.

Küçücük çocuklara değil cinsel saldırı; en ufak kötü muamele, psikolojık şiddet, onların sağlıksız ortamlarda büyümesi, aç kalmaları dahi; sadece o küçücük bedenlere değil, bu toplumun tamamına yapılan en alçak, en rezil saldırıdır. 

Peki yok mu çocuklarımızı bu sapıkların iğrenç emellerinden kurtaracak çözümler?

Var aslında. İzniniz olursa bir kaç önerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Hadi bakalımi akıllı külot mu üretildi yoksa" diye sevinmeyin, yok öyle bir şey, peşinen söyleyeyim!

Gerçi bir ara çocuk tacizlerini önlemek amacıyla üretilmiş bir giysiden söz ediliyordu, kendini koruyamayan, derdini anlatamayanlar için düşünülmüş bir üretimdi, lakin ülkemizde ilgi gördümü, satın alan oldumu bilmiyorum. 

Neyse! Gelelim önerilerime. 

Öncelikle  çocuk istismarına karşı el ele verelim. 

Yetmez. Toplumda bu tip hastalar, sapıklar varsa bunları tespit edelim ve yargı önüne çıkartalım. 

Mümkün olduğunca çocuklarımızı yabancılardan uzak tutalım. Çocuğa küçük yaştan itibaren tanımadığı kişilerle bir yere gitmemesi, onlardan gelecek yiyecek-içeçekleri kabul etmemesi gerektiğini uygun dille anlatalım. 

Çocuğumuza hayır demeyi öğretelim. "Hayır" deme becerisi gelişmiş çocuk istismarcısına da "Hayır" diyebilir. 

Çocuğa bedeninin kendisine ait olduğunu o istemediği sürece hiç kimsenin ona dokunamayacağını anlatın.

Mahrem yerlerinin Anne, baba ve doktordan başka kimsenin göremeyeceğini söyleyin. 

İş sadece bizim temkinlerimizle bitmiyor elbet. Bunca felakete, bunca iğrençliğe karşın devlet kurumları da artık gerekeni yapsın. Gönlümden geçen idam olmasa da, caydırıcı cezalar uygulayarak çocuk tacizlerini ortadan kaldırsın. 

Neyse

Müsaadenizle sözlerini değiştirdiğim şarkıma devam etmek istiyorum..

Çiçekler açsın sapık böcekler ölsün kırlar da değil, kalabalık yerlerde sevgililer mesafeli olsun..