Koministlerle aynı fikirdeyim. 
Tüm imamhatipler, kapatılsın.
Kapatılan imamhatip müfredatı tüm okullarda okutulsun.
Öğrenciler başarılı olurmu?
Tabiki olur.
İmamhatipler başarısız olsa, ülkenin gündeminde olmazdı.
Peki ne artısı olur?
Din adamı sınıfı ortadan kalkar.
Her müslüman dininden haberdar olur.
Hiç bir kişi, kurum ve ya cemaat, din adına kimseyi kandıramaz.
İyi biliyorum, çok cemaatler imamhatipleri sevmezdi.
Nedeni ise basit.
İmamhatipli akaid okur, felsefe okur Allah'ı tanır, O’nu Allah adına kandıramazsın.
İçlerinden hain çıkarmı?
Tabiki çıkar lakin, bir elin parmağını geçmez. 
Buda karakter ile ilgilidir.
En fazla yirmi yıl sonra, ülkenin tamamı dinci değil, dindar olur.
Evet kapatılsın.
Müfredatı tüm okullara verilsin.
Bu ülkenin zencisi olmaktan, anası ağladı bu çocukların.
Kapatın gitsin.
Benim rejimim olsa, hemen yapardım. 
Bunlar, şimdi imam hatipler kapatılsın diyorya, ne dediklerinin farkında değiller.
CHP açtı bu okulları.
Din, bir grubun eline geçti. 
Ve bu grup, fakir köylü çocukları, ya da köyden şehre gelmiş, daha şehre uyum sağlamamış gettolar halinde yaşayan insanlardı.
Dinin devamı, onlara nasip oldu.
Sonra o fakir çocuklar iktidar oldu ve onlara dişler bilenmeye başlandı.
Liseliler, Beyaz Türkler imamhatipliler ise, ölü yıkayıcı imamlardı.
Cenazeniz yoksa, birde ramazan gelmediyse ve ya makara muhabbet yapmayacaksanız, onlara selam vermezdiniz.
Çok ezildi, bu çocuklar.
Ölü yıkayıcı ve yün çoraplı, bunların en hafif alaycı ismiydi.
Bunlar, dediğime bakmayın, bende bunlardan biriyim.
Bunlar ifadesi, yazı dili.
Bazen avantajını yaşadık.
"Genç kızların eğlencesinde" davetli olmadığımız zamanda, kendimizi şiire ve edebiyata verdik.
Necip Fazıl’ın;
Öz yurdunda garipsin,
Öz vatanında parya ifadesi, sanki bizim için yazılmıştı.
Aslında, kızlarla konuşmak,
Haramdı, 
Zinaydı.
Günahtı.
Şu kadar santimden fazla yaklaşmayın, diyen hocalar bile vardı.
Sanki cüzzamlıydı kızlar.
Hoca, yani ilahiyatı bitirmiş gelmiş, aşık olmamış, bir bebenin gıdısından öpememiş.
Dünya klasiklerini birlikte okuduğum, bir arkadaşım vardı.
Gürcü kökenli.
Fakir.
Gariban, bir ailenin çocuğu.
Farklı sınıftan bir kıza, yüksek düzeyde edebiyat eğitimi yapmış bir edebiyatçının dahi vakıf olamayacağı kelimelerden örülü mektup yazdı diye, okuldan atıldı.
Sonra ne oldu?
Eğitimleri yarım kaldı ama şimdi evliler!
Şaka gibiydi.
Onlar, tüm meseleleri santime vuranlar, sonra santimleri aradan kaldırdılar.
Ben tüm zamanların aykırı çocuğu oldum, bir kaç arkadaşımla beraber .
Okul dışında işlerde çalışır, çalıştığım çevreden güzel ve asil kızlardan arkadaşlar edinirdim.
Bana acıyan, günahkar gözüyle bakanlar, sonra koltuklarında, kadınla imtihan oldular.
Hayat bu yönü ile de çok ilginçtir.
Bir gün mutlaka diyor, kocaman ütopyalar kuruyorduk.
Çoğu ütopya olmadan çıktı.
İmamhatipli biri, ülkenin başına geldi. 
Onun sayesinde, taşrada yün çoraplılar iktidara ortak oldular.
Ama hiç bir zaman gerçek manada bizi yani imamhatiplileri temsil edemediler.
Parayı bulanın ilk işi, Hz Ömer’i unutmak oldu.
Adalet, kitaplardaki kavramdan, güzel kadın adı olmaktan, daha ileri gidemedi.
Asker, bizi vatan haini diye askeri okullara almadı.
Askerde kritik yerler de bizler hep ön planda olduk.
Ölürsek, bize şehit dediler.
Yaşadık vatan haini.
Şahsım dahil, özel kuvvetlerde (mavi bere) askerlik yapmış arkadaşıma, imam hatip çıkışlı diye askeri okulların sınav formunu vermediler.
O da kendini eve kapattı.
Dünya sizin olsun dedi, ölümü bekliyor.
İlginçtir imamhatipli olmak.
Recep Tayyip Erdoğan’da olabilirsin, Ahmet Hakan’da.
Adam olursun, hem de adam gibi adam, ama sana adam demez, imam derler.
Bir kaç sıkıntı haricinde güzel kimliktir imamhatipli olmak.
 İşte bu kimliği tüm ülkeye yüklemek için, tüm imamhatipleri kapatıp müfredatını tüm okullara yayalım.
Hem kimliğin ağırlığı, bir gurupta kalmasın.
İslam herkese din, müslüman ise hepimiz müslüman.
Bakalım kimsede, kuran korkusu kalacak mı?
Bakalım kimse kimseyi, din ile kandıracak mı?
Doğru yolda olana selam olsun.