‘’Siz hiç özlediniz mi? ‘’ diye sorsam çoğunuzun cevabı aynı olur herhalde : ‘’ Özlemeyen insan olur mu hiç? ‘’ Bu konuşma kiminizin yarasına tuz basacak, kiminizin hayatına bir tutam da olsa farkındalık katacak… Belki de umurunda olmayacak bazılarının. Duygularını silmiş ve geri dönüşüm kutusunu boşaltmış insanların… Ben ise fısıldayacağım yüreğimdekileri yüreğinize..
 Özlem… Sevgi ve güvenin arasına sıkışıp kalmış o acı duygu. İnsanı günden güne kemirir, çürütür. Zordur katlanması. Her yürek taşıyamaz, kaldıramaz yükünü. Ağır gelir... O yüzden her insanın harcı değildir özlem. Sizce de öyle değil mi?
Şu ana kadar söylediklerimden eminim ki çoğunuzun kafasından sevgiliye özlem geçti. Yanılıyorsunuz. Ben güveni özlüyorum! Gözüm kapalı güvenmeyi! Tanıdığım, güvendiğim insanların maskelerinin düştüğünde aslında gerçek olmadıklarını görmek istemiyorum. Arık hepimiz şüpheyle yaklaşmıyor muyuz insanlara? ‘’Acaba beni üzer mi? ‘’ , ‘’ Bana yalan söyler mi? ‘’,’’Acaba gerçekten göründüğü gibi mi? ‘’ diye. Korkar olduk dost olmaya, dost kalmaya… Peki, ne yapacağız? Şimdi bunu soruyorsunuzdur bana. ‘’İnsanları nasıl değiştirebiliriz? ‘’ ya da ‘’ Hangi birini değiştirebiliriz?’’ İşte sorun tam da burada. İnsanlar, insanlar, insanlar…
Hep ‘’BAŞKALARI.’’  Başkalarını değiştirmeyi düşünüyoruz. Sorunu başkalarında buluyoruz. Bu yüzdendir belki bunun hıncını başkalarından alıyoruz. Belki de intikam duygusunu tam da burada tadıyoruz. Ne olur kendimizi değiştirmeyi düşünsek. Biz sanıyoruz ki kendimiz sütten çıkmış ak kaşığız. Sanıyoruz ki hiç güven kaybetmiyoruz. Kalp kırmıyoruz. Yanılıyoruz. Biz de kalp kırıyoruz. İşte tam da burada güven kaybediyoruz. ‘’ İnsanların  bize açtığı yüreğe çalım atarak. ‘’
Güven denilince akla sadece ‘’ ihanet, yalan, aldatma ’’ geliyor. Oysa en büyük güven değil midir insanın tüm içtenliği ile açtığı dostluğu? İnsan samimiyetine güvendiği insana yaslamaz mı sırtını? Artık kendine gel! Kırma kimseyi ki kırmasınlar seni… Ne demiş Mevlana: ‘’ İnsanlar başkalarının kusurlarını görmek hususunda keskin gözlere sahip kartallara benzerler. Kendi kusurlarını görmekte ise başını kuma gömen deve kuşuna… Ey diken arayan kimse! Cennete girsen bile orada senden başka diken bulunmaz. ‘’