Adı Ahmet delikanlı yaşlarından orta yaşlarına kadar ne kendinin nede ailesinin geleceğini düşünmeden yaşamış bir adammış. Orta yaşlarda zenginliğinin kaynağı olan şirketinin batması ile dibe vuran ve senelerce o dipte çırpınan. Zaman zaman kendinle hesaplaşan af dileyen ve affedebilen. Her ne yaşadıysa bunlara rağmen hayattan umudunu kesmeyen.

 Konuşmamızdan küçük bir alıntı yapıyorum etkilendiğim ve tüylerimin ürpermesine neden olan o konuşma,

_Ahmet efendi: Rabbim istemezse koca bir dağın başında tüm malzemelerin tam olsa bile o dağı delip geçemezsin ama rabbim müsade ederse elinde bir keserle bir solukta o dağı delip geçersin…Ben bu sözü daha önce çok sevdiğim birinden duymuştum ve onun yaşadıklarıyla kıyaslayınca insanın önce mum olmadan yanamadığını bir kez daha idrak etmiş oldum. Böyle sözler yaşanmadan dile gelmez diye düşünüyorum.

Sonuç: Teslim olmuş, tevekkül edip  inanmış başına gelenlerin kendini bulması adına bir sınav olduğunu anlamış…Sohbetimiz devam ederken ikinci  etkilendiğim cümle ise “NE idim ne oldum, ham idim bak şimdi oldum. Şuan görüp geçirdiği zenginliği ise “yaşadığım hayatı hiçbir şeye değişmem ”diyerek özetliyor.

Ahmet  efendi: Uyandığımda rabbimin yarattığı renk cümbüşüne bakarım, çiçekleri, sebzeleri sularım, tavukları yemler onların yumurtasından arta kalan paramla arada bozulan bisikletimi tamire götürür tamirciyle sohbet ederim. Toprak kapları her sabah yıkarım taze su koyarım olurda köpek, kedi, kuş vs misafirlerim gelir diyerek. Yolda gözüme takılan fideleri incitmeden yerinden çıkarıp zarar görmeyeceği yerlere ekerim. Rabbim bana ne nasip ettiyse ona şükreder kıymetini bilirim. Sağlığım yerinde 64 yaşındayım ama bir şehirden bir şehre bisikletle gidebiliyor canımın istediği güzel gördüğüm her yere durup bir soğan bir ekmek kırıp etrafı seyredebiliyorum ve afiyetle yiyebiliyorum ve gülüyor” sizce de çok zengin değil miyim”?

Ben de “ evet  “diyerek ekliyorum  “EVET” sen gerçekten büyük bir zenginsin, kıymet bilip şükredebildiğin için.

Yaşanan her olayı anlayabilmemiz ile aşkla kalın…