Türkiye Cumhuriyeti’nin komşusu olan özerk bir cumhuriyet vardır ki; yıllar boyu Türkiye Cumhuriyeti tarafından her zaman kollanmış ve korunmuştur. Bu özerk cumhuriyet toprak bakımından küçük olmasına rağmen uluslararası siyasi etkinlik bakımından çok büyük öneme sahiptir. Eğer bu ülke bugün “özerk cumhuriyet” olarak varlığını sürdürüyorsa muhakkak ki, geçmişte bunun en büyük destekçisi  Mustafa Kemal’dir. Mustafa Kemal; bu özerk cumhuriyetin, Türk devletleri ve Türk Millet için çok önemli olduğunu şöyle belirtiyordu: “…Burası Türk kapısıdır. Bu hususu nazar-ı itibara alarak elinizden geleni yapınız.” 

Evet ileri görüşlülüğü ile her zaman dikkat çeken Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal’in pek bilinmeyen özelliklerinden birisi de bu özerk cumhuriyetin bir kısım topraklarını kendi parasıyla satın alıp Türk Milleti’ne hediye etmesi olayıdır. Onun zekâsı sayesinde Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri’nin bağlantısı yıllar sonra olsa da bu özerk Cumhuriyet sayesinde sağlanmıştır.

Burası ülkemizin doğusunda, İran ve Ermenistan sınırları arasında ve bu ülkeler tarafından çepeçevre sarılmış, Dilucu mevkiinde Aras Çayı’nın 10-15 km.lik bir kesiminde sınırdaş olduğumuz küçük bir toprak parçasıdır. Yani burası, Türkiye dışındaki Türk devletleri ile ortak sınırımız olan tek ülkedir. Burası Mustafa Kemal’in deyimiyle “Türk Kapısı” ya da Kazım Karabekir’in dediği gibi “Şark Kapısı” olarak da bilinir. 400 bin nüfuslu güzel bir yurttur. Bu ülke tarihte zaman zaman Türk, Rus, Pers-İran İmparatorlukları’nın parçası olmuş bir topraktır. Yüzölçümü, geçen yüzyıl başlarında Ermenistan’a toprak kaybı sonucunda 5500 km2 kadar kalmıştır. 

Peki bu özerk Cumhuriyet neresidir? Bu özerk cumhuriyet; Azerbaycan’a bağlı olan yüzölçümü küçük, ama siyasi önemi büyük olan Nahçıvan’dır.

Birinci Dünya Savaşı’nı takip eden karışık günlerde Azerbaycan bağımsızlığını kazanırken burada da “Aras Türk Cumhuriyeti kurulduğunu görürüz. Bu bölge Sovyet devrimi sonrasında, Azerbaycan’dan kopmuştur. TBMM 1921 yılında Nahçıvan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulduğunu; Moskova ve Kars Antlaşmaları ile de Nahçıvan’ın “özerkliğini” ve “dokunulmazlığını” Sovyet Rusya ve Ermenistan’a kabul ettirmiştir. Bu son antlaşma doğrultusunda 1922’de özerkliği sağlanan “Nahçıvan Diyarı” Şubat 1924’te “Naxçıvan Muhtar Sovyet Sosyalist Respublikası” olarak kurumsallaşmış, Azerbaycan’ın 1991 yılında bağımsızlığına yeniden kavuşması ile de bugünkü adı olan “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti” ile de mevcut statüsünü kazanmıştır. 

Ankara’dan milli mücadeleyi yürüten TBMM Hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmadan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin temellerini de atmıştır desek yanlış olmayız derim!

Zaten bu ülkeyi Ermenistan istilasından Osmanlı’nın 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa kurtarmıştır 1918’de. Nahçıvan’ı “Şark Kapısı” olarak niteleyen de Karabekir olmuştur. Kendilerinin de kabul ettiği gibi, Aras Türk Cumhuriyeti’nin ilhamını da o vermiştir. Azeri kardeşlerimiz bu yardıma karşılık minnettarlıklarını belirtmek için. Nahçıvan’daki bir camiye Kazım Karabekir Paşa adını vermişlerdir.

Mustafa Kemal’in Nahçıvan’a “Türk Kapısı” dediği Nahçıvan’la sınırdaş olabilmek için Dilucu’nda İran’dan toprak satın aldığını Türk Dış İşleri Bakanlığı ve Nahçıvan yönetiminde kabul ettiği bir olaydır. Öyle ki; 90'lı yılların başında Sovyet Rusya'nın dağılma sürecine girmesiyle birlikte Ermeni birlikleri, Ruslardan temin ettikleri silahlarla Nahçıvan'a saldırarak bölgeyi ele geçirip, insanları esir etmeye çalışmıştı. Fakat Nahçıvan'ın düşme ihtimalini gören dönemin Türk hükümeti sınır kapısından Nahçıvan’a gıda ve ilaç yardımı yaparak bölgeyi korumuş ve Sovyet Rusya'nın dağılması sonrasında özerk bir bölge olarak bağımsızlığını ilan etmesinde büyük katkı sağlamıştır.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla 1991’de Azerbaycan bağımsızlığına tekrar kavuşunca Nahçıvan’la aramızdaki “Demir Perde” de yıkıldı. 1992’de kardeş Türkiye’nin yaptırdığı Dilucu-Sederek köprüsüyle bölünmüş olan ve olan Türkiye ile Nahçıvan’ı yeniden birleştirilmiştir. Bu hasreti bitiren adına bizim “Hasret Köprüsü”; onların “Ümid Körpüsü” dedikleri köprünün açılışı ise 28 Mayıs 1992 yılında zamanın Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel ve Nahçıvan Ali Meclis Başkanı Haydar Aliyev tarafında yapılmıştır.

Konuyu kısaca özetlersek; Mustafa Kemal bir kez daha dehasını ve ileri görüşlülüğünü ortaya koymuş ve bu bölgeden toprak satın alarak hali hazırda Türk dünyası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin doğrudan sınırımızın olmasını sağlamıştı. Bu olayı ileri görüşlülüğü ile dönemin şartlarına göre değerlendiren Mustafa Kemal, bölgenin yukarısında Sovyet Rusya ve Ermeniler, aşağısında ise İran ile olası bir durumda ilişkiler bozulursa Türk devletleri ve Orta Asya ile bağlantımızın olabilmesini düşünmüştür. Sonuçta; devlet hazinesini kullanmadan, kendi cebinden o toprak parçasını alıp Türkiye Cumhuriyeti'ne katmıştır. Böylece Mustafa Kemal, sadece kendi ülkesini değil; başka ülkelerdeki insanların da hayatını ve geleceğini yıllar sonra olsa da kurtarmayı başarmıştı. Nahçivan özerk Cumhuriyeti’nin Türk devletleri ve Türk Milleti için siyasi önemini şöyle özetlemek bence en güzel cümle olacaktır: “Büyük milleti birleştiren, küçük köprü!”