Hayli zamandır yazmıyordum Trabzonspor için. Ancak geçtiğimiz günlerde yaşanan haciz olayından sonra, bir şeyler söyleminin gerektiği kanısındayım. Bordo Mavililer Türk Futbolu’nun en kalıcı, en derin renk ve figürlerinden biridir tartışmasız. Hani tabiri caizse, ‘Olmazsa olmazıdır’ futbol ailesinin.

Trabzonspor’a gerçekten bir şeyler oldu. Hani o bildiğimiz, ‘Karadeniz Fırtınası’nın yerinde yeller esiyor. Geçmişi kaşımak, kurcalamak istemiyorum. Ancak olay dönüyor dolaşıyor 2010-2011 sezonuna dayanıyor. Çalınan tüm kapıların birer birer kapandığı, artık kimsenin dikkate almadığı girişimlerle yitirilen zaman, artık kulübün aleyhine gelişen olaylar zinciri şekline dönüştü.

Bu durum kulübü her anlamda zorladı. Ve sonuç kulübün şanlı geçmişinin en önemli nişanesi olan, altı şampiyonluk kupasına haciz konmasına kadar geldi. Camia Süper Lig’de elde edilen şampiyonluk kupalarına haciz konmasıyla adeta şoka girdi. 

Kulübün tarihindeki en değerli parçalar olan şampiyonluk kupalarına haciz koyduran avukatlar, yönetimin ödeme sözü vermesi üzerine kupaları yerinde bıraktı. Ödemenin yapılması için kulübe bir hafta süre tanındı. 

Bu haczin arka tarafındaki gerçek, Stephane Mbia, Ogenyi Onazi ve Carl Medjani gibi oyuncuları Trabzonspor’a getiren menajer Mazlum Ali Bilecan’ın, ödenmeyen menajerlik ücretiymiş.

1 milyon 350 bin EURO’luk menajer ücretinin ödenmemiş olması nedeniyle, kulübe haciz memurları bu haciz işlemi öncesinde, birkaç kez daha gitmişler. Ancak, her seferinde verilen sözlerle haciz işlemleri ertelenmiş. 

Ancak yönetimin verdiği sözleri tutmayıp, parayı hiçbir şekilde ödememesi üzerine, avukatlar resmi haciz işlemi yaptırmışlar.

Düşünebiliyor musunuz, Bordo Mavili kulübün görkemli geçmişindeki en önemli servet olan altı şampiyonluk kupası, ödemenin yapılmaması halinde, müzeden çıkarılmak durumunda kalabilecek. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal bile vermiyorum. Trabzon ve Trabzonlu, böyle bir rezilliğe razı olmaz. İş adamı yardımını, öğrenci harçlığını, ev kadını karınca kararınca birikimini ortaya koyar ve Bordo Maviye sahip çıkar. Bundan hiç şüphem yok. Yok da işin bu rezillik boyutuna gelmesi utanç verici. Her ne kadar, yapılan girişimler sonucunda, bu haciz işlemi durdurulsa da, ortaya çıkan rezillik, yenilir yutulur cinsten değil gerçekten.

Doğrusunu söylemek gerekirse, geçmişe bir sünger çekip, geleceğe güvenle bakmak yerine, bir kısır döngü içinde davranmak kulübü hem maddi, hem manevi boğulma aşamasına getirdi.

Buradan Muharrem başkan ve yönetimine sesleniyorum. Çok acil bir biçimde gündeminizi geleceğe, yalnızca geleceğe yöneltin. Ersun Yanal ve öğrencilerinin bu sezonun ikinci yarısıyla birlikte yakaladığı rüzgarı da arkanıza alarak, yeni sezonda başarılı olmanın hesaplarını yapın. İnanın ki, geçmişi kurcalamaktan çok daha yararlı bir sonuca ulaşacaksınız.

Hoşçakalın…