10 Haziran 2014 operasyonuyla IŞİD/DEAŞ’ın emanetine verilen Musul,  aylardır sürdürülen operasyonlar sonrasında, bir harabe şeklinde “kurtarılmıştı.” 10 Temmuz 2017 günü Musul caddelerinden yansıyan görüntüler eşliğinde Musul’un “kurtarıldığı” müjdeleniyordu. Askeri üniforma giymiş olan Irak Başbakanı Haydar El İbadi de, Musul caddelerinde, Irak ordusunun “zaferini” kutluyordu. Musul “kurtarılmıştı”, ama ortada Musul diye bir kent kalmamıştı!

Zafer kutlaması yapanların arka fonundaki yanmış yıkılmış, harabeye dönmüş Musul görüntülerine bakarak sormak isteriz: “Bu neyin zaferi?” , “Allah aşkına, siz hangi başarıyı kutluyorsunuz?

10 Haziran 2014’te, birkaç bin kişilik IŞİD/DEAŞ militanı, 20 bin Irak askerinin koruduğu Musul’u, tek kurşun atmadan ele geçirmiş, merkez bankasını yağmalamış, kente yerleşmişti. Irak’ın ikinci büyük kenti, iki milyon nüfuslu Musul, Irak’ın FETÖ’sü Kesnizani Tarikatı’nın telkinleri doğrultusunda, hiç direnmeden IŞİD/DEAŞ’a teslim olmuştu. Hatırlayacaksınız, aynı tablo 2003’te, Irak’ın ABD’ye teslim olmasında da yaşanmıştı. 

IŞİD/DEAŞ’ın 10 Haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesinden bu yana, kentte neler yaşandığını ayrıntılarıyla bilemiyoruz. Ayrıntılarını bilemesek de, IŞİD/DEAŞ’ın, Irak  ve Suriye’nin Türkmen ağırlıklı kentlerinde neler yaptığını bildiğimizden, 10 Haziran 2014 ile 10 Temmuz 2017 arasında yaşananları tahmin etmek zor değildir. Allah, hiç kimseyi, düşman çizmeleri altında yaşamaya mahkum etmesin. Allah, hiçbir kulunu, düşmanından merhamet dilenmek zorunda bırakmasın.. Bu iki cümlelik yakarmanın gerisindeki insanlık dramını, Allah’ın hiçbir kuluna yaşatmamasını dilediğimiz o vahşeti, tarih birgün elbette yazacaktır. 

10 Haziran Pazartesi günü, Irak’tan televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler eşliğinde, “Musul’un kurtarıldığı” müjdeleniyordu! Bütünüyle harabeye dönmüş Musul’da, asker üniforması giymiş Başbakan Haydar El İbadi’nin de katıldığı “zafer” kutlamaları yapılıyordu!

10 Haziran 2014’te Musul’un IŞİD/DEAŞ tarafından tek kurşun atılmadan teslim alınmasından bu yana, Musul’un geçmişte neler yaşadığı ve gelecekte neler yaşanabileceği konusunda çeşitli yazılar yazdık. Musul’un da Şam gibi, Kerkük gibi, Altınköprü gibi… insanlarıyla birlikte haritadan silineceklerini anlatmaya çalıştık. 

Ortadoğu haritasını yeniden düzenlemek, enerji kaynaklarını yağmalamak üzere bölgeye çullananların, BOP’un hedefleri doğrultusunda bir demografik temizlik yapacakları biliniyordu. Bölgede İsrail merkezli bir enerji imparatorluğu oluşturma peşinde olanların Türklere ve Araplara tahammülleri yoktu. Irak’ın Musul ve Kerkük gibi petrol kentlerini referandum oyunlarıyla ana gövdeden koparıp yağmalama hazırlıkları yapanların bölgedeki yeni müttefikleri PKK/YPG terör örgütleriydi. 

Irak yönetiminin BOP uygulamalarına, işgalcilerin kurguladıkları IŞİD/DEAŞ’a karşı çıkacak gücü yoktu. Ülkeleri işgal edilmiş, ordusu ve polisi dağıtılmıştı. Kuralları, Irak Anayasası’nı yazan işgalciler koyuyordu. Ortadoğu’da artık Irak diye bir ülke yoktu! Obama’nın açıkladığı geri dönüş takvimine inanıp işgalin sona erdiğine inanan bazı  Irak yöneticileri, Washington’ı ziyaret ettiklerinde, başlarına silah dayanarak bu acı gerçekler kendilerine hatırlatılıyordu. 

Yanmış yıkılmış, harabeye dönmüş, haritadan silinmiş bir Musul tablosu önünde Başbakan İbadi, acaba neyin zaferini kutluyordu? Musul’la birlikte ülkesinin de tarihten silindiğinin farkında değil mi?

MUSUL VE KERKÜK REFERANDUM OYUNLARIYLA IRAK’TAN KOPARILACAK

IŞİD/DEAŞ tarafından işgal edilmesinden sonra, Musul’da nelerin yaşanacağı  belliydi. Irak’ın işgali sırasında tapu ve nüfus müdürlükleri yağmalanıp yakılan tarihi Türkmen kenti Kerkük’ün, bir referandum oyunuyla Kürt Bölgesi Yönetimine bağlanması için fırsat kollanacaktı. Fakat, bunca riski göze alıp onbinlerce kilometre ötelerden gelenlerin bölgenin en zengin petrol yataklarına sahip olan Kerkük ve Musul’u Irak’ bırakmak gibi bir niyetleri de yoktu. Musul ve Kerkük referandum oyunlarıyla Irak’tan koparılarak Irak Kürt Yönetimi’ne bağlanacaktı. Bunun için de Kerkük ve Musul’un demografik yapılarının değiştirilmeleri gerekiyordu. Davit Petraeus’un kurguladığı IŞİD/DEAŞ eliyle yapılan katliamların, sürgünlerin nedeni buydu. Olacakları, 19 Ekim 2016 tarihli “Musul’u Çalma Operasyonu” başlıklı yazımızda, ayrıntılarıyla anlatmaya çalışmıştık. 

MUSUL “KURTARILDI”, AMA ORTADA MUSUL YOK!

10 Haziran 2014 operasyonuyla IŞİD/DEAŞ’ın emanetine verilen Musul,  aylardır sürdürülen operasyonlar sonrasında, bir harabe şeklinde “kurtarılmıştı.” 10 Temmuz 2017 günü Musul caddelerinden yansıyan görüntüler eşliğinde Musul’un “kurtarıldığı” müjdeleniyordu. Askeri üniforma giymiş olan Irak Başbakanı Haydar El İbadi de, Musul caddelerinde, Irak ordusunun “zaferini” kutluyordu. Musul “kurtarılmıştı”, ama ortada Musul diye bir kent kalmamıştı!

Zafer kutlaması yapanların arka fonundaki yanmış yıkılmış, harabeye dönmüş Musul görüntülerine bakarak sormak isteriz: “Bu neyin zaferi?” , “Allah aşkına siz hangi başarıyı kutluyorsunuz?

Yine, Musul Atabeyliği’nin o görkemli başkenti Musul harabelerine bakarak haykırmak isteriz: Ortadoğu’nun en görkemli tarihi kentlerinden biri olan Musul’da ayakta kalabilmiş tek bina yok. Musul’un iki milyonu bulan nüfusunun çoğunluğu ya katledilmiş ya da canlarını kurtarabilmek için kaçıp gitmişler. Soruyoruz: “Siz, taş taş üstüne kalmamış, harabeye dönmüş Musul’un neyini kurtarmış oldunuz ki, zafer kutlamaları yapıyorsunuz?” Artık Musul’un da, Kerkük’ün de sizin olmadığının farkında değil misiniz? Ortadoğu’nun yeni haritasında Irak diye bir ülkenin varolmadığını görmüyor musunuz? Allah aşkına sizi kimi kandırıyorsunuz? 

Tarihin bugüne kadar kaydetmediği bir soygun yaşadınız; uyanın artık! Musul da, Kerkük de gitti, gidiyor!

MUSUL HARABAELERİ ÖNÜNDE KUTLANAN ZAFER

Bakın neler demişiz, 2. Kasım 2016 tarihli ve “Musul Yağması” başlıklı yazımızda. 

Mesut Barzani’nin Anayasa’nın kesin hükmüne rağmen Kerkük’te referandum yaptırmaması, tek kurşun atmadan DEAŞ’a teslim edilen Musul’un, ABD’nin eğittiği  Irak ordusuna bağlı Terörle Mücadele Birlikleri tarafından geri alınarak Kerkük’le birlikte Irak Kürt Bölgesi Yönetimi’ne kaydırılması ve burada bağımsız bir devlet ilan edilmesi, uluslararası hukuk ayaklara altına alınarak gerçekleştirilen bir soygun operasyonudur. Musul ve Kerkük’ün Bağdat yönetiminden koparılarak Irak Kürt Bölgesi Yönetimi’ne bağlanmasının hiçbir hukuksal dayanağı yoktur. Bu operasyon uluslararası bir soygundur. Bu soygun, Ortadoğu’da uzun soluklu etnik ve mezhepsel çatışmaların yaşanmasına neden olacaktır. 

Kerkük referandumu, Telafer sorunu ve Fırat Kalkanı Musul’un IŞİD/DEAŞ’tan kurtarılması operasyonundan bağımsız düşünülemeyeceğine göre, bu hareketlenme, Türkiye açısından da, başta sınır güvenliği olmak üzere, bir dizi olumsuz sonuçlar üretecektir. “

Ey Iraklı dostlar, siz yanmış yıkılmış Musul harabesi önünde neyin zaferini kutluyorsunuz?