Evleneli bir yıl olmuştu. Eşimle aynı köydeniz ama öyle aramızda bir sevgi bağı filan yok. Uzaktan tanıyordum. İstediler, bizim ailede münasip gördü evlendik. Evlendikten sonra anladım ki, onun baktığı bir kız varmış, ailesi istememiş bu yüzden sanki ben aralarını bozmuşum gibi, bu konuda eşimle hep tartışıp duruyorduk. Fırsat buldukça beni, azarlıyordu.. Kaynanam hep oğlunu kayırıyor, benim her yaptığım göze batıyor kusur oluyordu. Karşılık verdiğimde de eşim beni dövüyordu... Bende insanım, dayanamıyordum yanıt veriyordum. Yaptıkları eziyet, kavga, döğüş derken bir yılı doldurduk. Bu sırada eşimle birbirimize ısınmaya, başladık, Yavaş yavaş eşimden bana karşı sevgi kıvılcımlarda almaya başlamıştım. Böyle olunca dünyam kocaman oluyordu.. 
Hiç unutmuyorum bir gün bir konuda kayınvalideme tartıştım. Benim bildiğim bir konuda yanlış diyordu her zamanki gibi kendi doğrularını savundu. Bende karşı geldim onun söylediğini yapmadım akşamki yiyeceğim dayağı da biliyordum her şeyi göze aldım.
Akşam ev çok kalabalıktı görümcemler de gelmişti. Eşimin gözüne bakıyorum, onu bir yerde yakalasam da, bugünkü olanları bir bir anlatsam maalesef yakalayamadım ama kaynanam nasıl yetiştirdiyse yetiştirmiş eşim, sofradan öyle bir fırlayışı var ki eline kocaman bir odun aldı bana doğru koştu, hemen kendimi yatak odaya attım. Kapıyı kitlenmeme ramak kala içeri girdi kapıyı kapattı. Bir de durmadan bağırıyordu. 
“Bana bu kadını öldürteceksiniz”.
Kapıyı kilitledi bana vuracağını düşündüğüm anda sopayı yatağa vurmaya başladı. Bende bir kenarda kendimi korumak için büzülmüştüm. Bana döndü bağır bağır dedi.. O sopayı kaldırıp yatağa, vurdukça ben çığlık çığlığa bağırıyorum.
Dışarıdakiler kapıyı aç diye bağırıyor annesi “oğlum yapma ben ettim sen yapma” diye yalvarıyor. Eşim bana döndü;
- Üç gün bu yataktan kalkmayacaksın. Tamamı? Bir kalktığını göreyim bacaklarını kırarım. Tamam mı?
Ben başımı sallamakla yetindim çünkü bu seferde sevinç gözyaşlarımla boğuluyordum. 
İşte o gün eşimin artık beni sevdiğini anladım. O gün bu gündür ne bir dayak yedim ne de bize kaynanam karıştı.
“Yaşanmış Öyküler” kitabımdan