Üç aya yakın bir zamanın ardından bu hafta sonu Süper Lig’de heyecan başlıyor. 19 Mayıs 2018 tarihinde nokta koyduğumuz futbolla yine içimiz ısınacak inşallah. Her ne kadar, bu yaz bir ay boyunca ekran başına kilitlendiğimiz 2018 Dünya Kupası serüvenine tanıklık etsek de, hani o klasik deyimle, ‘Anamızın ligi’ bizim için olmazsa olmaz bir önem ve değer taşıyor.

Bu arada, geçtiğimiz sezonun lig şampiyonu Galatasaray’la, Ziraat Türkiye Kupası’nı müzesine götüren Akhisarspor’u karşı karşıya getiren Türkiye Futbol Federasyonu Süper Kupası maçı, sezonun ilk kupasının sahibini de belirledi. Ege ekibi, normal süresi ve uzatma devrelerinin beraberlikle tamamlanması sonrasında penaltılarla ilk kez bu mutluluğu yaşadı. Akhisarspor, tıpkı iki sezon öncesinde Atiker Konyaspor’un yaptığını yapıp, çok önemli bir başarıya imzasını attı.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bana göre geçen sezonun en belirleyici ekiplerinden biriydi Akhisarspor. Ligde mücadele veren tek ilçe takımı konumundaki Akigolar, ligde oynadıkları iki maçta da Fenerbahçe’yi yenerek, belki de Sarı Lacivertli takımın şampiyon olmasını engelledi. Ayrıca, Ziraat Türkiye Kupası’nın finalinde, yine Fenerbahçe karşısında kazanan Akhisarspor, Fenerbahçe’ye bir darbe daha verdi ve onların, sezonun kupasız tamamlanmasındaki en önemli etken oldu.

Ve işte o Akhisarspor’un bu defaki kurbanı Galatasaray oldu. Penaltılara kadar beraberlikle getirdikleri maçta, geçtiğimiz sezonun gol kralı Gomis’in kaçırdığı penaltıyla mutlu sona ulaşmayı başardılar.

Evet Akhisar’ın başarısını, kaybeden taraf Galatasaray ve onun efsane teknik patronu Fatih Terim gibi alkışlıyoruz tabi ki. Buradan sevgili Fatih hoca’ya kocaman alkışlar. Takımını, kupa töreninin gerçekleştiği platformun önünde rakibe saygı gösterip alkışlattığı gibi, kendisi de yürekten alkışlayan Terim sezonun bu ilk resmi karşılaşmasına ayrı bir değer kattı. 

Gerçekten çok soylu bir hareketti bu eylem. Her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan şu ortamda bu ve benzeri davranışların büyük önemi var. Çünkü, her alanda olduğu gibi sporda da barış ve istikrara gereksinim duyuyoruz. Özellikle büyük takımlar ve o takımların başkan, yönetici, teknik adam ve futbolcularının bu anlamda çok önemli bir misyon üstlendiklerinin altını çizmek gerek. Tam da bu nedenle, bir kez daha Fatih hoca ve Galatasaraylı futbolcuların, insanı hayli umutlandıran, umutları yeşerten bu davranışını önemsiyorum.

Dilerim bu tür davranışların yoğun olarak yaşandığı, kavga, dövüş, çekişme ve kaostan uzak bir biçimde, futbolun güzellikleriyle dolu bir futbol sezonu geçiririz.

Kalın sağlıcakla…