Yüce Önder Atatürk,  yıllar önce  söylemiş “Ne mutlu Türküm diyene” Bizim nesiller, bu aziz vatan toprakları üzerinde yaşayan her ferdi, hiç ayrım yapmadan, bu vatanın aslı sahibi addetmiştir. Hepimiz bir ve beraberdik. Lisede, üniversitede, Mülkiye’de, Türkiye’nin her bir köşesinden gelen arkadaşlarımızla kaynaştık, bir an önce mezun olarak, bu aziz vatana hizmet edelim diye çaba harcadık. 
Bize ne oldu da, yıllar sonra, ayrıştık, birbirimize düşman olduk? 
Masum insanlar katlediliyor, insanlık dışı olaylara tanık oluyor, kahroluyoruz. Hatırlıyorum, 15 Ağustos 1984‘te, Eruh’ta katliam gerçekleşti. O gece, Eruh’a gelen Başbakan Özal, üzüntü içinde, şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak demişti. Her acı olaydan sonra, bunlar söyleniyor, sonra unutuluyor. Eruh hadisesi, olayların başlangıcıdır, onbinlerce can gitti, şehitler verdik, hala veriyoruz. Sadece, son dönemde verdiğimiz kayıp sayısı, Sakarya Muharebesi’nden, Kıbrıs Müdahelesi’nden fazladır. Biz, Türkler size bir şey yapmadık, sizi hep sevdik, yurdumuzda tüm vatandaşlarımızın, mutlu, refah içinde yaşaması için çalıştık. İnsanlarımız, halkımız, geleceğe umutla, güvenle baksın istedik. 
Bizden ne istiyorsunuz? Neden kan döküyorsunuz, neden hepimizin ortak yurdu olan Türkiye’yi bölüp, ayrı bir devlet kurmak istiyorsunuz?
Katliamlar birbirini izliyor, halk dehşet içinde, huzur ve güven kalmadı. Dünyanın en güçlü ordusu olan, NATO’nun, ABD’den sonra en büyük  kuvveti olan, Türk Ordusunu, Türk polisini dize getireceğinizi mi sanıyorsunuz? Şehit kanları ile sulanmış, bize yurt olmuş bu toprakların, bir karışını bile size bırakmayız. Gözünü kan bürümüş, Türkiye’ye, her vesile ile zarar vermeyi amaç edinmiş, bölücü bir örgütle karşı karşıyayız. Hani normal bir savaşta, savaşan iki taraf vardır. İşin ürpertici yanı, hain düşman içimizde, yanı başımızda. Neyi, ne zaman yapacağı belli değil. 
Şair Cahit Sıtkı Tarancı şöyle diyor; “Bir memleket isterim, ne dert kısmet olsun, kardeş kavgası nihayet olsun. Bir memleket isterim, yaşamak, sevmek, gönülden olsun. Olursa bir  şikayet, sadece  ölümden olsun”. 
Çok yazık ki, biz Türkiye’de tüm vatandaşların, sulh, sükun, huzur, refah, mutluluk içinde yaşadığı bir memleket kuramadık. İnsanlarımız, yarına güvenle bakamıyor. Çağdaş, medeni ülke olamadık. Hep birbirimizle kavga, didişme, vatanı düşünen yok, huzur içinde yaşayan medeni ülkelere imreniyoruz. Evet, bugün, Türkiye, belki de tarihinin en bunalımlı döneminden geçiyor. Ülkemizin bir parçasını, koparmak isteyen  güçlerle, mücadele ediyoruz. Bir düşmanla karşı karşıyayız. 
Bu şartlar altında, ülkemize, tatile turist falan gelmez. Siz olsanız, böyle bir ülkeye, gider misiniz? Bu işin başka bir yanı. Ülkemiz, Türkiye’yi, bu duruma, kimler, hangi yanlış politikalarla, icraatlarla getirdi, bunu biliyoruz, lakin, bu ortamda, ortaya hayat memat davası çıkmışken, bunun hesabını yapmak doğru değildir. Zaman bir olmayı, beraber mücadeleyi gerekli kılıyor. Zira, ordumuz, polisimiz vatan için savaşıyor. Şehitler veriyoruz. 
Yurdumuzun bir kısmında bu savaş olurken, diğer bölgelerde hiçbir şey yokmuş, her şey normalmiş gibi yaşamak, doğru değildir. Türk Milleti olarak, bu savaşı hep birlikte yapmalıyız. Fransa, son terör olayından sonra, olağanüstü hal ilan etti, hala devam ediyor. Bu tedbiri, iktidar ve muhalefet birlikte aldılar. Bu iktidarı beğenmiyor, özellikle dış politika yanlışlarını tasvip etmiyor olabilirsiniz. Ancak, durum vahimdir, hepimiz aynı gemide, aynı tehlikelerle karşı karşıyayız. Durum adı konulmamış, topyekün savaştır. Vatanı kurtarma savaşıdır. Bu mücadeleyi, her Türk vatandaşı yaşamalıdır. Bu savaş, bu şekilde başarı ile son bulacaktır. Şartların gerekli kıldığı tüm zecri tedbirler ve kararlar derhal alınmalıdır. Durum vahimdir.
***
Allah, akıl dağıtırken, acaba  bazıları neredeydi? Ankara’daki bombalı katliamın dumanları sürerken, bir gerizekalı, benzini bitti diye, arabasını Boğaz Köprüsü’nde bırakıp, çekip gidiyor. Tüm güvenlik güçleri, alarma geçiyor, itfaiye, sağlık ekipleri seferber oluyor. Esasen bitik olan İstanbul  trafiği, felç oluyor. Şimdi bu insan şeklindeki yaratığa, ahmak adama, ne yaparsınız? Muhtemelen hiç ceza almadan salıverecekler. Bazen, polislerimizin dayak, cennetten çıkmıştır, atasözünü hatırlamalarını istiyorum.