Futbolun insana cazip gelen en önemli tarafı, ne kadar büyük olursan, ne kadar güçlü olursan ol her takımın her takımı yenebilmesi, içinde her sonucu barındırabilmesidir biraz da. Dünyanın hemen her ülkesinde, yenilmez armada olarak gösterilen takımlar, hiç beklenmeyen maçlarda, rakipleri önünde sahadan boynu eğik ayrılıp kaybetmişlerdir. Bu durum bu güne dek böyle geldi. Hiç tartışmasız, böyle de gidecek. Kanımca futbolun en güzel tarafı biraz da bu özelliği.
Aynı durum bizde de ligimize baktığımızda aynı. Muhakkak ki Fenerbahçe de, Galatasaray da, Beşiktaş ta, diğerleri de yenecek, yenilecek ve beraberlikler alacak. Doğal olan da zaten bu. Yoksa, güçlü takımlar her maçını kazanacak, karşısına kim çıkarsa çıksın yenecek olsalar, sadece kendi aralarındaki maçlarda kaybetme ihtimalleri olsa, rekabetin ve yarışmacı olmanın ne anlamı olabilir ki?
Ne var ki, bizde üç büyükler rakipleri karşısında yenilgiler aldığında, sanki garanti kazanmaları gerekirken, bir şekilde sürpriz gerçekleşmiş ve rakibine kaybetmişler gibi bir hava yaratılıyor. Bu durum özellikle de medyada öne çıkıyor. O takım masaya yatırılıp, enine boyuna konsültasyonlar yapılıp, saatler süren programlara konu oluşturuyor. O büyük takım karşısında kazanan ise iki üç cümle ile geçiştiriliveriyor.
Bu durumun en canlı örneği iki haftadır ligimizde peş peşe yaşandı. Geçtiğimiz hafta Balıkesirspor önünde 2-0 kaybeden Galatasaray tüm bir hafta boyunca spor medyasının, özellikle de yorumcuların eleştiri oklarına hedef oldu. Bu hafta da durum Fenerbahçe için aynı gibi gözüküyor. Akhisar Belediyespor karşısında aynı skorla yenilen Sarı Lacivertli takım, tüm spor programlarının bir numaralı gündem maddesini oluşturdu.
Aslında spor medyasının bu ruh halini de anlamak mümkün. Sözü edilen takımlara gönül veren taraftarlar arasında çok önemli bir okur ve izler kitlesi var. Bunu inkar etmek tabi ki de mümkün değil. Ancak kazanan takımın hiç mi önemi yok? Neden üç cümleyle geçiştirilip, konu döndürülüp dolaştırılıp yine büyüklere getiriliveriyor. Bu durum ne kadar adil?
Geçtiğimiz hafta Galatasaray’ı deviren Balıkesirspor’un, bu hafta Fenerbahçe’yi yenen Akhisar Belediyespor’un yaptıkları iş, aldıkları galibiyet hiç mi önemli değil, o büyük takımlar kendi kendilerini yendiler acaba?
Demiyorum ki, Balıkesirspor, Akhisar Belediyespor spor medyasında, Fenerbahçe ya da Galatasaray’dan daha ağırlıklı yer alsın. Vurgulamaya çalıştığım gibi, bunun teorik olarak mümkün olamayacağının farkındayım. Lakin alınan galibiyet, elde edilen başarı iki üç cümleyle de hafifletilmemeli.
Ulusal araştırma kuruluşları olan Medya Takip Merkezi, İnterpres ve Ajanspres gibi, medya reytingi yapan firmaların aylık raporlarını yakından izleyenlerdenim. Hepsinde de durum çok küçük farlarla aynı oluyor. Çıkan raporlarda ya Galatasaray, ya da Fenerbahçe uzak ara ön sıralarda oluyor.
Dünyadaki örneklerde de ülkelerinin sporda önde gelen isim ve kulüpleri medyanın da lideri olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, önem sırasına göre diğer isim ya da camialarla aralarında böylesine derin uçurumlar olmuyor. Bu da bizdeki medya anlayışının ne kadar popülist bir durumda olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu durum aynı zamanda dünya üzerinde, futboldaki konumumuzun da çarpıcı bir göstergesi.
Bir anlamda, emeğe saygı, sporun nominal değerlerine özen anlamında değerlendirmek gerek diye düşünüyorum bu konuyu.
Kalın sağlıcakla…