İstanbul’un dur durak dinlemeden tükenmeyen enerjisi ve sürprizleri hiç bitmiyor.
Sanat ve kültür şehri İstanbul, her an farklı bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Osmanlı’nın 500 yıllık ‘Kahve Kültürü’ Geleneğini yaşatmak adına, Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmalar Derneği, Topkapı Sarayı Müzesi’nde ‘Bir Taşım Keyif’ adlı sergide, 800 eseri bir araya getirdi.
500 yıllık öyküsü ile Yemen’den gelen kahve’nin amansız yolculuğu, 16. Yüzyılda Osmanlı’ya sonra da Avrupa’ya kadar yayılıyor.
Küçük kırmızı meyvelerden üretilen kahve, çekirdekten yetişme kökboyasıgillerden yeşil bir bitki.
İstanbul’da ilk kahvehaneler 1555 yılında açılıyor.
Birçok şairin, yazarın, gazetecinin kahve içme alışkanlığının dışında güçlü bir sosyal hayatı paylaşma aracı da oluyor, kahve diyarı İstanbul’da.
Kahve üzerine söylenen sözler bile var.
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane
  Gönül ahbap ister kahve bahane”
Samimi muhabbetlerin olduğu ortamlarda, kahve içmenin tadı bir başka.
Sergide ki eserler, kahvenin pişirilişinden sunumuna kadar ikram ve konukseverliğin görüntüsünü yansıtan zarif fincan takımları, fincan zarfları, işlemeli tepsiler, kahve güğümleri, kahve mangalı, porselen fincanlar, iki bölmeden oluşan kahve ve şeker saklama kutusundan oluşuyor.
Geçmiş ve değişen yaşam tarzlarıyla bugüne gelen kahve’nin öyküsü için bakın ne söylemişler:
“İster fağfuri fincandan içilsin, ister basit bir fincandan; ister sarayda kahvecibaşı hazırlasın, ister has; ister zengin olsun, ister fakir; ister kadın olsun, ister erkek, ister sadrazam dairesi olsun, isterse harem...
Bir fincan kahvenin sunduğu keyif herkes için aynıdır, ortaktır.”
Türk Kahve Kültürü ve Geleneği 2013 yılında Unesco’nun “Somut Olmayan Kültürel Miras” Listesine giriyor.
Zaman yolculuğuna devam eden kahve kültürü ve kahvehaneler bugün az da olsa Kapalıçarşı’da Şark Kahvesi, Cankurtaran’da Erol Taş Kahvesi, Beyazıt’ta Çorlulu Ali Paşa Medresesi, Eyüp’te Piyer Loti Kahvesi, Çengeköy de Çınaraltı Kahvesi, Kuzguncuk Kuğu Kıraathanesi gibi yerlerde varlıklarını sürdürüyorlar.
Siz siz olun kahvenizi uyumlu ortamlarda, iyi sohbetlerin yapıldığı yerlerde için.
Boşuna dememişler. “BİR KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VAR” diye..