Türk siyasi hayatına geçmiş ilginç ve renkli kişiliği ile tanınan, boz toprakların hazır cevap Kırşehirli siyasetçisi Osman Bölükbaşı’yı bugün analım istedim.
Siyasette yüzü güldüren nükteli, hicivli konuşmaları ile taraflı tarafsız her kesim tarafından takdirle karşılanan Osman Bölükbaşı’nın siyaset arenasında, miting ve TBMM’de söylediği sözleri bir gün yüzüne çıkaralım istedim.
Her sözü bugün bile geçerliliğini koruyan Bölükbaşı’na bugünde ihtiyaç var.
Osman Bölükbaşına Allah’tan Rahmet dileyip o dillere pelesenk olan o sözlerine bir göz gezdirelim.
“Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat, siyasetçiyi kuru inat batırır”.
“İnsanın sağlamı, çürüğü çıplak baldırla sarı altın karşısında belli olur”.
“Evlilik insan hayatının en büyük kumarıdır. Bu kumarda kazandığını söyleyen bazı yalancılara rastlanır. İlk günlerde döperle (dopink veren) kazanırsın, sonunda floş ruayelle (kumar) kaybedersin. Bu yüzüğün esareti, cellâdın kemendinden daha acımasızdır. Hayattaki en pahalı hovardalık evliliktir.”
“Yerin mevkii oturandan gelir. Adam olan oturduğu sandalyeden şeref almaz, ona şeref verir. Adam vardır kırık sandalyede bir Fatih, bir Kanuni gibi oturur. Adam vardır en parlak sandalyede bir yığın saman gibi oturur”.
“Para da insanlar gibidir. Kimden iltifat görürse onda toplanır. Ben hiç yüz vermediğim için gelen gitti, gelen gitti. Tıpkı politikadaki vefasız talebelerim gibi”.
Bölükbaşı Kızılay’da dolmuş durağında beklerken kendini tanıyan bir vatandaşın “Siz de mi dolmuş kuyruğunda sıra bekliyorsunuz?” sorusuna karşılık şunu söylemiştir “Ne yapalım yavrum zamanında cebimizi doldurmadık şimdi dolmuşu dolduruyoruz”.
“TRT’nin partizanlığına karşı çıktım, adımızı Tırt Osman’a çıkardılar. Hırt’ı çok olan memlekette varsın bir de tırt olsun”.
“Konuşma devri kapandı, bakışma zamanı başladı. DP bunu da yasaklamadan önce bari birbirimizi iyice süzelim”
“Bir siyasi parti, muhalefetteyken nişanlı bir kıza benzer. Dili tatlı olur. Uyandırdığı ümitler insanı hayali bir saadet âleminde bir beşik gibi sallar”.
“Koltuğunun altında haç taşıyan, fakat hacı görünmeye çalışan, gavur diye öldürüp, şehit diye namaz kıldıran siyasetçilerden sakınılmalıdır”.
“Demokrasi mücadelesinde ahlak ve fazilet imtihanın da çok düşük not alanlar günün birinde muarızlarına karşı edep ve nezahet müdafiliği yapmaya kalkıştıkları takdirde “güveyi evine gebe olarak gelmiş olmasına rağmen, kayınvalidesinden küpe takmak üzere kulağını deldirmesine müsaade isteyen hain gelin” gibi tiksintiyle karşılanır”.
“Seçimlerde vatandaşın oyu, hesabı tarih ve Allah Teâlâ huzurunda verilecek bir millet emanetidir”.
“Bizler TBMM kapanacağına, dört günlük hayat defterimiz kapansın diyenlerdeniz”.
“Kimse Türk milletine tepeden bakmasın, memleketi bir vakıf kendisini de mütevelli sanmasın”.
“Ben Anadolu’nun boz toprağının uşağıyım. Sarayım çalı dibidir. Siyasette davam, hayattan nasibini almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin davasıdır”.
“Siyasi hayatta vefa ve sadakat, karaborsada bile bulunmayan bir metaya döndü”.
“Hasmın güllesi tesir etmez, ama dostun bir fiskesi yıkar beni”.
“Gördüğüm vefasızlık, nankörlük ve ihanetler gönlümde sızısı bir türlü dinmeyen yaralar açmıştır. Bağrım Karacaahmet Mezarlığı’na dönmüştür”.
“Bunların en temizi genelevden emeklidir. Kırk orospu bir araya gelse böyle bir piç doğuramaz”(siyasette karşılaştığı bazı şahıslar için).
“Düğünü biz yapıyoruz, gerdeğe başkası ile giriyorlar. (Bölükbaşı’nın partisinde seçilip, sonradan başka partilere geçenler için)
Miting meydanlarında Bölükbaşı’yı coşkuyla dinleyen büyük kalabalıkların, seçim sandığında partisine oy vermemeleri konusunda Bölükbaşı şunları söylemiştir:
“Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun, tanesi kıt Türk milleti; meydanlarda veriminiz bol, benden alkışlarınızı esirgemezsiniz, ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz.”
“Bizim kümeste tavuk çok… Ama hep başkalarının folluğuna yumurtluyorlar”.
“Bu millet Bölükbaşı’yı alkışladı; İnönü’yü karşıladı; oylarını Menderes’e verdi”.
“Meydanlarda rahman diye alkışlarsınız, sandık başına gidince şeytana sarılırsınız”.
“(Doğru söylüyorsun diyen kalabalıklara):Ben doğruyum ama ne çare, ah birde sizi doğru yola getirebilseydim, harmanı bol tanesi az milletim”.