İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener siyasete yeni girmiş biri değil. Üstelik devlet tecrübesine; bilhassa iç güvenliğe dair tedbirlerden sorumlu İçişleri Bakanlığında deneyimli bir isimdir.
Siyasi yolculukları gelip geçmiştir ve bugün, taze bir partinin genel başkanı olarak Türkiye’ye umut vermesi gereken bir konumdadır. 
Peki, Akşener bu umudu veriyor mu?
15 Temmuz İşgal teşebbüsüne karşı savunma pozisyonu alan sivil vatandaşlara yargı dokunulmazlığı getiren Kanun Hükmünde Kararnameden hemen sonra Akşener’in, Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları açıldığı iddiasını gündeme taşıması 28 Şubat sürecini hatırlattı.
O dönemi yaşayanlar iyi bilir; Refah Partisi’nin yükselişine bir türlü dur diyemeyen çevreler türlü entrikalar planlarken bir gün, bu ülkede Başbakanlık makamında da bulunmuş olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz çıkıp “Konya silahlanıyor!” demişti.
Bu ifadesiyle Yılmaz’ın, korku salarak Refah Partisine karşı gelişmekte olan sempatiyi frenlemeye çalıştığı açık bir gerçekti.
Fakat işin bir de ekonomik boyutu vardı!
Konya’nın Beyşehir ilçesinde yasal olarak av silahları üretiliyor ve ihraç ediliyordu.
Yılmaz’ın “Konya silahlanıyor” diye haykırdığı o günden sonra Beyşehir’i kara bulutlar kapladı; üretim de ihracatta durdu, insanlar iflas etti.
… 
O sözleri Mesut Yılmaz’a prim yaptırmadı. Zaten onun da derdi halk nazarında prim yapmak değildi!
Başbakanlığın kendisine verilmesini beklediği günlerde meşhur MGK kararları için “Siyasi hayatıma da mal olsa bu kararları uygulayacağım” diyerek güç odaklarına teminat vermemiş miydi?
Konya Erbakan’ın kadim seçim bölgesiydi. Yılmaz’ın; Erbakan’ın Konya’yı silahlandırdığını ve bir kalkışmaya hazırladığını iddia etmesi de, askerin  Refah Partisi’ne karşı tavrını masumlaştırmaya çalışmaktan ibaretti.
Sonra mı?
Mesut Yılmaz’da partisi de de iflas etti.

Konya bugün AK Parti’nin merkez şehirlerinin başındadır.
Akşener’de, Yılmaz’ın 28 Şubat sürecindeki iftirasına benzer bir iddiayı gündem konusu yaparak bir yere varmaya çalışıyor.
Yılmaz’dan farkı ise, Konya’nın yanına Tokat’ı da eklemesi!
Birinci soru: 
Neden Tokat?

Bakın,  partilileri tarafından “Topuklu efe” diye adlandırılan hanımefendi neler söylüyor:
"Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yapılan anketlerde 50 artı 1'i ferah ferah göremiyorlar, o yüzden AKP'de asabiyet var. Vatandaş ‘Hile olacak, oy kullansak ne olur' dememeli. Seçmeni sandıktan uzak tutmak istiyorlar. ‘Sandık başlarını SADAT’çılar tutacak, falanca silahlı örgüt tutacakmış' diye vatandaşa korku aşılıyorlar. Ben de her fırsatta onlara ‘Korkmayın' diyorum. Korku kelimesi sinsi şekilde insanların iliklerine işleyen bir kelime olmuş. Bizim huzura ihtiyacımız var, bunu da sağlayacağız."

Bu iddialardan hemen sonra SADAT Yönetim Kurulu Üyesi emekli Albay Ali Coşar “SADAT'a ait olduğu iddia edilen eğitim kamplarıyla ilgili en ufak bir delili varsa” Akşener’in derhal Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmasını talep etti.
Tokat kenti töhmet altında bırakan iddialara tepkisiz kalmadı. AK Parti İl Başkanı Metin Polat, MHP İl Başkanı Onur Çalışkan, CHP İl Başkanı Feramuz Şahin ve DSP İl Başkanı Hüseyin Alpay Akşener’in “silahlanma açıklamalarını” sert bir şekilde reddedip eleştirdi.
Yılmaz’dan sonra Akşener tarafından ikinci defa aynı iddiaya maruz kalan Konya’da tepkisini geciktirmedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, İl Başkanı Hasan Angı, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek münferit açıklamalarla Akşener’er tepkilerini dile getirirken, MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı veciz bir açıklamayla Akşener’e en güzel cevabı verdi:
“Konya, Selçuklu’nun torunudur. Vatana millete ihanet edecek birileri varsa, Konya bunlara karşı çıkacak ilk şehirdir!"
Akşener ise kendisine karşı yükselen tepkilerden sonra  “Biz iddiaları gündeme taşıyoruz, araştırılsın, bize bilgi verilsin” diyerek siyasi üslubunun ölçü birimini ortaya koydu!

28 Şubat’ta Mesut Yılmaz, kendisine dayatılan eylem ve söylemlerin “siyasi hayatına mal olacağını” biliyordu. Bunu açıkça söyleyip gereğini yaptı, bedelini de siyasi hayatıyla ödedi.
Topuklu efe de Yılmazvari açıklamalarıyla; tabirimizi mazur görün, daha yolun başında kendi topuğuna sıkmış gibi oldu.
İkinci soru:
Bir siyasetçi neden kendi topuğuna sıkar?