Bir Küçük YELDEĞİRMENİ

Olsam

Rüzgarla savaşmak yerine

Dağıtsam kara bulutları …

İnsan neyi görmek isterse onu görüyor.

Uzun bir süre, pesimist tavırlar takınıp, yaşamda hep kötü eleştiriler içinde boğuldum. 

Beynin minik çizgilerini es geçmemek gerek. O ne derseniz inanıyor zaten.

Negatifi görmek , negatife yönlenmek fena

Herşey de kötü göründükçe bağışıklık sistemi de arıza çıkarıyor.

Sonbahara girdiğimizden beri özellikle sanat ve doğaya çok yönlendim. Bu yolla farkettim ki, Melatonin, Seratonin, Endorfin, Adrenalin… onlarla hepsi ama hepsi dengeye giriyor. 

Stabil ve huzurlu bir yaşama merhaba diyorsunuz.

Yeldeğirmeni deyince aklıma hep Don Kişot gelir. Yeldeğirmenleriyle savaşı…

Trajik bir metafor içinde yitik bir akıl.

Düşmanlarla savaş! Yitik bir akıl… Eee kime faydası oldu kime zararı…

Neymiş demek ki?

Kötüler ölmez, iyiliğe yönel.

Sanat ve Doğa, ideal merhemler.

Yeldeğirmeni deyince Bodrum ya da Amsterdam da gelebilir.

Ama o kadar uzaklara  gitmeye de gerek yok.

Yeldeğirmeni Kadıköy’ün, fazla tanınmayan sakin bir mahallesi. Hemen dibinde Kadıköy’ün hareketli yaşamına inat son derece sakin ve huzurlu bir mahalle. Henüz kentsel dönüşümden haberi olmamış gibi tarih kokuyor. Oysa Kadıköy Merkezi hemen dibinde uzun kollarıyla trafik ve insan savaşında yeldeğirmeni misali.

İşte bu sevimli mahalleyi ben yeni keşfettim.

Ve Yeldeğirmeni Sanat’ı … Sainte- Euphemie Ortaokulu’nun bir parçası olan Notre Dame du Rosaire kilisesi olarak inşaa edilmiş. 19.yüzyıl Tanzimat  rejiminin getirdiği haklar sayesinde yapılmış ve tarihsel mimarlık anıtı olan eski Fransız Lisesi, Kadıköy Belediyesi tarafından 2013 yılında kamulaştırılıp restore edilmiş. Yeldeğirmeni semtinde Rasimpaşa Mahallesi’nde, Taşlıbayır ve İskele Sokakları’ninkesişiminde yer alıyor.

Akustiği muhteşem yapının görsel çağırımı da alkışları hakedenlerden.

Öncelikle ülkece zor günler geçirdiğimiz bu dönemde sanata önem veren Kadıköy Belediyesi’ne ve değerli sanatçıları misafir eden Yeldeğirmeni Sanat Yöneticileri’ne ve de enfes tatlarla sanatı ve sanatçıyı saygıyla dinleyip ayakta alkışayan dinleyicilere helal olsun. Tebrik ediyorum ve her gidişimde çok keyif alıyorum. Mutlu tebessümlerle huzur dolu sokağa çıkıyorum. Minik minik kafelerde el yapımı kurabiyeleri dostlarla paylaşıyorum.

Hepimizin öyle ihtiyacı var ki…

Bu huzurla oluşmuş zincirleri arttırmazsak toptan yandık.

Çünkü ne Suriyesi, ne Amerikası ne kapitalizm, ne işsizlik, ne enflasyon bitmiyor bitmeyecek.

Bu ay Aşk ve Ölüm temalı Duo Fidelis konseriyle başladığım konserlerde Quartz Trio, ile devam ettim. Hangi birini anlatacağımı bilemedim. Elif Gökçe Tuğrul’un piyano tekniğini mi, Banu Selin Aşan’ın kemanda ki kıvraklığını mı? Yoksa  Lara da Lara’nın  cazı nasıl etnik ögeler katarak yorumlayıp keyifle kendinden geçtiğini ve bizi de geçirdiğini mi?

Şimdiden aralık ayının 2018’ı karşılayacağı Yeldeğirmeni etkinliklerini sabırsızlıkla bekliyorum.

İletişim- gişe: 0216 3370058