Geçtiğimiz günlerde internet üzerinden okuduğum ve beğeni ile karşıladığım bir yazıyı bu hafta sizlerle paylaşmak istedim. Dönem dönem bu tür yazıları da paylaşmaya  devam edeceğim. 
Biz kadınların gün geçerek yalnızlaşması da yapılan bunca haksızlık ve nankörlük yüzünden olabilir mi ne dersiniz? 
Ergür Altan eminim bir çok kadına tercüman olmuştur yazısında. 
Hadi gelin bu haftaki yazıyı birlikte okuyalım. 
‘Bir Kadının Olağanüstü Hal İlanı!
Yaşlanmaya hakkım yok değil mi bayım; her zaman güzel ve bakımlı olmalıyım!
Şişmanlamamalıyım kesinlikle; regl geçirmemeli ve menopoza girmemeliyim ayrıca.
Bir toplulukta beğenilmem hoşunuza gider; ama size olan sadakatimi hissettirmeliyim herkese.
Dinlenme hakkım olmamalı değil mi bayım; sizin gibi çalışıyor olmamın yanı sıra, çocuk bakımı, ev işi, yemek, bulaşık hep benim üzerime kalmalı ve bölüşülmemeli!
Çocuğumuzun sorunlarını ben dinlemeliyim, hasta olduğunda ben ilgilenmeliyim, veli toplantılarına ben gitmeliyim, dersine ben çalıştırmalıyım ve size düşen, çocuğumuzun başarılarını dostlarınıza anlatmak yalnızca.
Siyasetle ve futbolla ilgili ahkam kesmenizi hayranlıkla karşılamalıyım ve okuduğum kitaplara dahi karışmanızı bana olan sevginize yormalıyım.
Kendime ait zaman dilimine ve hobilere ihtiyaç duymamalıyım değil mi bayım; size ve çocuğumuza kendimi adamam en doğrusu değil mi!
Siz sarhoş olabilirsiniz, siz küfredebilirsiniz, siz bağıra çağıra konuşabilirsiniz; bana düşen uçsuz bucaksız bir dinginlik…
Başımı alıp tek başıma uzaklarda bir yere gidip kafa dinleme isteğim namussuzluk size göre; cinsel fantezilerinizi, cennette size hediye edileceğini var saydığınız huri açıklamalarınızı ve kadınlara olan gayet anlamlı bakışlarınızı, kadınla erkek arasındaki hormon farklılığına bağlamanız sizin ne kadar namuslu olduğunuzu gösteriyor zira!
Sizden bir ricam olacak bayım; sizin için zahmet olmazsa lütfen defolup gider misiniz!
Ben kadınım; bayan değil hanım değil, karı değil! Kadınların da olağan üstü hali vardır bayım; yalnızlığı seçmek gibi, doğayı, çocukları, tutunamayanları sarıp sarmalamak gibi ve ecelini beklemeden, şu üç günlük dünyada otuz yedi numara bir ayak izi bırakıp, cennetin ve cehennemin olmadığı başka bir boyuta geçmek gibi.
Evlenme gereği duymuyorum bayım; yoluma çıkan bir kedinin, bir ağacın, bir derenin duruluğunda bir adam bulursam ve o adama "benimle gelir misin?" diye sorduğumda yan yana adımlar atabiliyorsak düşüncem değişebilir bir ihtimal
Sevinmelisin bayım; seni bir koltuk değneği olarak görmediğim gibi kendime, sana bakınca bir kredi kartı, bir evlilik sözleşmesi ya da gönül eğlencesi de görmüyorum! Ama senin beni ne olarak gördüğünü duyumsuyorum ve kuracağım tek bir kısa cümle var; "öpüldün canım!"
Ben tembellik hakkını seviyorum bayım; üretme hakkını, bölüşme hakkını, özgür olma hakkını seviyorum. Benim de kendime göre kriterlerim var ve bu kriterlerin hiç birine uymuyorsun maalesef.
Bir kadının olağanüstü hal ilanını dinledin bayım; dağılabilirsin şimdi!
Ergür Altan’ 
Bu hafta sizlerle paylaştığım yazıyı erkek okuyucuların da okumasını canı gönülden diliyorum. 
Sevgi ile kalın.