Firavunları yaratan güç, insanlığın gücüdür.

Eğer insanlık kendi gücünü Allah’ın verdiği akli güçten alsaydı, asla kendini Firavunlara teslim etmez, kendi parasına faiz ödeyerek bankalardan almazdı!

Küçük örnek:

Binlerce şubesi olan gıda marketini mahalle esnafını güce teslim etmek mahareti ile, sen büyüttün.

100yıl sonra torunların;

Eğer firavunlar lütfederse bir şişe suya, bir ay çalışacaklar!

Çünkü bu adamlar bizden kazandıkları ile almaya doyamayacak!

Para öyle bir şeydir ki kazandıkça kazanmak istersin.

Çok az deli çıkar parayı terk edip, bu çirkinlikleri yazmak isteyen!!!!!

Aklı kullanmayı neden denemiyoruz.

Devletin olan milletindir ve bazı kazanımlar bazı basiretsiz idareciler mahareti ile zarar etse de, satılamaz.

Satılaaamaz!

Çünkü, söz konusu işletmelerin kapıcısından genel müdürüne kadar “satılmışlar” olabilir!

“Satılmışları” satın, babamızın malını satmayın!

Eee ifendim zarar ediyoruz yaw”

Zarar eden sensin uşağım, işletme değil!

Pireyi kızıp yorgan yakılmaz!

Kısaca dostlarım;

Her şeye “he baba tamam” demeyelim!

Tendürek’ten gelirken bir kamyonun arkasında:

“Mutluluk çorbaydı ve elimize, çatal verdiler “ diye bir söz okumuştum.  

Aracı sollayıp, bilindik Türk ritüeliyle camdan bağıra bağıra şöföre dedim ki:

—Eğer kaşığı almayı bilmezsen, eline çatal verirler..

Bilmiyorum beni anladı mı?

Malum araçlarda oluşan rüzgar, iletişim kurduğun kişi çok yakın olsa  da, sesin iletilmesini etkiliyor!

Eğer mutlu olmak istiyorsan, eline her verileni almayacak, rüzgarda iletişim kurmayacak, doğru olan ne ise onu alacaksın!

Bu topraklarda kahraman yaratılıp inandırmak isteniyor.

Varlık sürecinde bir kahraman tanıdım,o da kendi vicdanımdı!

Doğru yolda olana selam olsun!