Gökyüzüne baktığımda ilerideki dağların ardında duran güneşin tutulmuş olduğunu gördüm. Devasa güneşi gören herkes hayretler içinde çığlık atıyordu. Birden güneş sanki üzerine zift dökülmüş gibi kararmaya başladı. Gökyüzünde ihtişamlı ama tuhaf bir anafor oluştu. Kahverengi bulutlardan oluşan bu anafor; güneşi içine çekiyor ve dağlar birer birer parçalanmaya başlıyordu. Müthiş bir dehşet anıydı. “Kıyamet” diye bağırıyordu insanlar...

Böyle bir film izledim dünyam değişti, cümlesini duyanlar olmuştur. Bunu duyunca akıllara gelen ilk söz şudur; “yabancı filmdir” kesin. Çünkü çoğu yerliler konu çalma aşamasından yetkin bir eser yaratmaya geçme safhasına geçemediler henüz..

Kendi karakterlerine benzer konuları seçen bazı eski film ithalatçıları ile tv yöneticileri hayatlarında duymadıkları evrensel bir kültürü elbette ki algılayamadılar. Onların düzeyini "Yalan Rüzgârı" ile "Saçmalık" belirlemekte. Bu nedenle ekran ve perdede durum; bilinçsiz servetle, bilinçli cehaletin buluştuğu noktada kaldı.

Kimi kendisinin çok akıllı, çok zeki, çok güzel ve çok iyi olduğunu düşündü ama onun gibiler dışında hiç kimse onlarla aynı fikirde olmadı. Kendi haklarında bildikleri her şey az ya da çok kendi egolarına aitti ve gerçekle hiçbir ilgisi yoktu.

Arada ince ama güçlü sesler de çıkmıyor değildi ancak yetersizdi. Yaşı 30 ve üzerinde olan eski nesile göre yeni yetişenler umut vaat ediyor. Yeni nesil; henüz kirlenmemiş hayallere, düşüncelere, yaratıcı fikirlere sahip. Şu geçiş dönemindeki eskiler gibi sonuç için her şeyi mubah saymıyor. Dünyaya farklı bir göz ile baktığı gibi ahlaklı bir tutum da sergiliyorlar.

Faydacı, güven teşkil etmeyen, çıkarcı neslin yerine masumiyetlerini inançlarıyla koruyup pekiştiren, düşünce hırsızlığından, çalmaktan ziyade orijinal olana yönelen bir nesil yetişiyor. Arada ziyan olanlar da olacak, olur tabi, çöp kutuları ne için icat edilmiş.

Ruhsal bunalımların, kısır karakterlerin ve saçmalıkların sanat diye yutturulmasının pespayeler için sanat olduğu aşikâr. Kötüye alıştırılmış bir toplumda ‘bu da böyle bir dönemdir gelir geçer’ diyenler yanılmazlar. Yeni gelenler; eskinin olumsuzlukları üzere iyi bilendikleri için tez elden sanat üretmeye başlarlar da, dünyalar değişir.