Dr. Bülent POLAT,İstanbul Florence Nigthingale çatısı altında yaklaşık çeyrek asırdır ülkemiz ve farklı ülkelerin coğrafyalarından gelen hastalarına yaşam yolculuklarında umut ışığı olan ,başarılı ,sevilen, insancıl mesleğine aşık değerli bir cerrah. Dr. Bülent POLAT ismine, ekip arkadaşlarıyla katıldığı çözümü zor ve karmaşık olan ameliyatlarının başarılı sonuçlarının konu edildiği haberlerden aşina olanlarınız mutlaka olacaktır.Yoğun ameliyat temposu ile geçmiş bir günün akşamüzeri saatleri olmasına rağmen enerjisi,neşesi ve yüksek motivasyonuyla röportajımızı gerçekleştiren erişkin kalp ve damar cerrahisi ve çocuk kalp cerrahisi uzmanı başarılı cerrahımızla gerek uzmanlık alanı gerekse yaşama ve mesleğe dair güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bu röportajı okuduğunuzda : Şayet bebek bekliyorsanız ve henüz size yaptırmanız tavsiye edilmediyse Fetal eko’nun ne olduğunu ve  önemini,ülkemizde kalp nakli ameliyatlarındaki sıkıntıların nedenlerini,çocuk kalbiyle ilgili en çok görülen hastalıkları ve tıbbiyeli bir gençseniz bir meslek büyüğünüzün başarısının asıl sırrının ne olduğunu keşfedeceksiniz… 


 

Geçtiğimiz aylar da ABD Duke Üniversitesi Ekonomi ve Psikoloji bölümlerimden çift ana dal diplomaları ile mezun olan kızının mezuniyet mutluluğunu da yaşayan Dr. Bülent POLAT’ a, hem mesleki başarılarının hem aile yaşamındaki mutluluklarının devam edeceği nice, nice nice çeyrek asırlar diliyorum… Yetişkinlerde 13 binin üzerinde Açık Kalp Ameliyatı ,çocuklarda ise 5 binin üzerinde Açık Kalp Ameliyatı gerçekleştirmiş tecrübeli bir cerrahsınız ve Group Florence Nightingale çatısı altında 25 yıldır hastalarınızı tedavi ediyorsunuz…Bülent Hocam, ben şunu merak ediyorum,önce bu soruyu sormak istiyorum.Her Yetişkin kalp ameliyatı yapabilen Cerrah, çocukları  ameliyat edebiliyor mu? 

Aslında çok güzel bir soruyla başladık Canan Hanım .Bu merak edilen bir konu.İkisi nasıl oluyor? Aynı cerrah nasıl yapabiliyor? Soruları bizim zaman zaman karşılaştığımız bir şeydir. Şimdi normalde  biz Kalp Cerrahisi İhtisası yaparken erişkin kalp ameliyatları ki bunlar nedir: ByPass Ameliyatları,Kalp Kapak Ameliyatları, Aort Anevrizma Ameliyatları  vd… konuları iyice  öğrenek mezun oluyoruz.Tabi ki 2.olarak Çocuk Kalp Ameliyatları Konjenital Kalp Cerrahisi de diyoruz buna 2. bir ihtisas gibi bir şeydir. Bütün bu kalp cerrahisi ihtisasını yapanların bazıları küçük bir oran aslında  ilave olarak  Çocuk Cerrahisine de eğilim gösterir, onun da İhtisasını öğrenimi görür, ben de onlardan biriyim.Elbette sadece erişkin kalp cerrahisi ile hayata atılmakta var.
Bu, işin biraz daha kolay yönü.Bir de Çocuk Kalp Cerrahisi ayrı ve büyük bir problemdir. Onu da öğrenmek , yapabilmek son derece cazip bir olaydı bizim için. Genel Prensipler her ikisinde de aynı dolayısıyla Çocuk Kalp Cerrahisi yapan bir Cerrahın  yetişkin kalp cerrahisini çok daha rahat yapabilmesi söz konudur. Erişkin kalp cerrahisi yapan cerrah,çocuk kalp cerrahisi yapamaz ama çocuk yapabilen erişkin kalp cerrahisini çok daha rahat yapar.

Neden Hocam?

Çünkü: Çocuk Kalp Cerrahisi çok daha zahmetli ve yoğun bir cerrahidir.İsterseniz şöyle anlatayım, Biz erişkin  cerrahisinde Kalbin damarları tıkalı ise ByPass Ameliyatları yapıyoruz,kalbin kapakları bozuksa tamir ediyoruz,Aort damarı genişledi,yırtıldı onu değiştiriyoruz.Bunlar rutin olarak yaptığımız ameliyatlar fakat çocuklar da böyle değil…

Nasıl?

Çocuklar da Anne karnında tamamen anormal oluşmuş bir kalp var. Normal bir kalp gibi belli bir yerleri bozuk gibi değil de anormal oluşmuş bir kalp var. Damarlar ters çıkıyor,kalbin kapakçıkları ters yerlerde,içinde delikler var filan… Dolayısıyla o alanda cerrahi daha büyük bir olaydır. Kalbi durdurduktan sonra her tarafını kesip, olması gerektiği yerlere göre tekrardan dikerek yepyeni bir kalp yaratıyoruz…

Yani aradaki nüans zahmeti mi hocam?

Hem zahmeti hem de ayrı bir teorik ve pratik bilgisi var.

Peki bu durumda yetişkin ve çocuğun kalp hastalıkları farklı birbirinden diyebilir miyiz?

Farklı. Kuşkusuz bazı ortak hastalıklar var ama genelde çok farklıdır. Çocuklarda, doğuştan anne karnında  gelişimin bozuk olmasına bağlı olarak farklı bir yapıda gelişmiştir çocuk kalbi.

En yaygın görülen hastalıkları nelerdir çocuk kalbinin?

Kırsal kesimde doğanlar için akraba evlilikleri mi sebep olur ?Akraba evlilikleri sonucu doğan çocuklarda daha mı çok oluyor? Ya da kentlerde ki olumsuz çevresel faktörler mi etkendir?

Çok doğru. Burada Akraba evliliklerinin olumsuz bir etkisi var .Ama direk olarak niye çocukların kalp hastalıkları var neden bu şekilde doğarlar sorusunun nedeni tam olarak belli değildir.
Ama bazı hastalıklarda mesela Down Sendromlu olanlarda kalp hastalıkları daha çok olur.Başka genetik problemleri olan çocuklarda da olur.Az önce belirttiğimiz akraba evliliklerinde biraz daha fazla rastlanır ama hiç akraba evliliği olmayan normal  insanlarda da görülebiliyor.
En başta kalbinde delik olanlar vardır. Kalbin karıncıklarında sağ taraf akciğere pompalar kanı, sol karıncıksa temiz kanı vücuda pompalar,o kirli kan ve temiz kan hiç karışmaz.İki ayrı karıncık vardır, aradaysa bir duvar vardır fakat işte o duvarda bazen delikler olabiliyor,kirli kan ,temiz kan birbirine karışıyor ve çocukta kalp yetersizliği ortaya çıkıyor…

Bunu nasıl anlayabiliyor Anneler hocam?

Çocuk sık sık nefes alır,Emerken yorulur,bırakır,çabuk yorulur.Sanki koşmuşta yorulmuş gibi henüz 3 aylık,5 aylık bir bebekken mesela…Bunlar Annelerin dikkat etmesi gereken en önemli belirtileridir.
2.büyük gurup da ise :  Kalbin ,akciğere giden damarlarında tıkanıklık oluyor.Veya akciğere giden damar hiç gelişmemiş oluyor .O zaman kirli kanı akciğere götürecek damar olmadığı için kirli kan tekrar vücuda karışıyor ve çocuk kanı havadaki oksijenli alamıyor.
Bu çocuklarda oksijensiz kan vücutta dolaşıyor. Oksijeni alamayınca oksijensiz vücutta dolaşan kan morarma yapıyor. Oksijensiz kanımız daha koyu kırmızıdır. Çocuk mosmor oluyor.Ağzı ,dudakları parmakları mosmordur.Koşup oynayamıyor mesela 2 yaşında çocuk.Bu morarma ve efor yapamama hadisesi de önemli bir belirtidir.
Ya da daha önemli bir hastalık daha vardır çocukta kalbin yarısı gelişmiyor. Az önce bahsettiğim sağ ve sol görevlerinden birini hiç yapamıyor… Bazen bu damarlar ters çıkıyor…
Çok komplike bir şey…

TÜRKİYE’NİN YARISINA YAKIN BİR BÖLÜMÜNDE FETAL EKO KARDİYOGRAFİ YAPILAMIYOR…

Röportaja hazırlanırken öğrendim ki: Anne karnında gelişen ilk organımız kalp’miş. Günümüzde anne karnında kalpte oluşan normal dışı durumları,hastalıkları tespit eden bir teknoloji mevcut…
Fetal Ekokardiyoğrafi’den söz etmek içinde sorduğum bir soru.
Özel ve devlet kurumlarında mı yaptırılır? Maliyetli midir? Neden günümüzde hala ailelerin doğumdan sonra haberi olur çocuklarının bu durumundan?

Kalp dediğiniz gibi bir aylıkken filan oluşuyor. ilk gelişen organımız.Hemen de atmaya başlar.Anne karnının da 3.aydan itibaren normal bir şekle hemen hemen kavuşur. Çok büyüleyici daha hiçbir organ tam anlamıyla gelişmemişken kalp gümbür gümbür atıyor…
Herkese 4.Aylık gebelikte mutlaka bir Fetal Eko yapılmasını tavsiye ediyoruz.

FETAL EKO’NUN ÇOK BÜYÜK BİR AVANTAJI VAR

Ben istendiğine pek rastlamıyorum hocam. Maalesef çoğu Anne ve Baba adayı bu ultrasonun adını bilmiyor bile…

Evet çok bilinmiyor.Hem bilgi eksikliği var bu konuda, hem de her şehirde Fetal Eko’yu yapabilen Kardiyolog bulunamıyor. Anadolu’da ki büyük şehirlerde var ama her yerde yapılamıyor. Türkiye’nin yarısına yakın bir bölümünde ‘’Fetal Eko’’ yapılamıyor. Aslında hiç masraflı bir şey değil. Son  derece basit. Kadın  doğumcunun yaptığı Ultrasonun aynısı. Kalp doktoru yapıyor çünkü kalbi daha ayrıntılı görüyor o şekliyle . Bunun çok önemli bir avantajı var. 4. Ayda Anne karnındayken yapılan bu tetkikle kalbin gelişimine ait her türlü problemi net bir şekilde görebiliyoruz. Bir takım sıkıntılar olabilir  çocuğun gelişimine ait, ona uygun önlemler alabiliyoruz. Ama çok daha önemlisi oturup , bu hadiseyi aileyle konuşuyoruz.

İstiyorlar mı bu bebeği aşaması mı?

Tabii… Bu bebek doğacak ve ameliyatlar olacak. Aile mutlaka bunlardan haberdar edilmeli.Hazırlıklı olmaları lazım.Bazı ameliyatlar vardır ki çok zahmetli ve riski çok yüksektir.Üç aşamalı ameliyatlarla ancak düzeltme sağlanabilir.Tam istenildiği gibi sağlıklı olamıyor o çocuk.Böyle bir durum varsa ve teşhis etmişsek o zaman gebeliği sonlandırmayı seçebiliyoruz.Düşünebiliyoruz…
Buna Hipoplastik sol kalp sendromu diyoruz.Az önce sağ veya sol gelişmemiştir demiş ve konudan bahsetmiştik işte bu sol tarafta olan.Sol daha önemli.Sol taraf bütün vücuda kanı pompalayan… Orası hiç gelişmemişse üç aşamalı bir ameliyat oluyor bu çocuklar. Aileyi bilgilendiriyor ve gelişecek süreçten haberdar ediyoruz.Bu gebelik sonlandırılmalı mı aşamasına karar veriyorlar… Bazen de her şeye hazırız biz!Bu şekilde doğmasını istiyoruz ,razıyız her şeye diyorlar.
Ve biz bu çocukları doğar doğmaz ameliyata alıyoruz…

Bu bebeklerde bahsettiğimiz down sendromu,otizm daha sık gelişebiliyor değil mi?

Tabi ki bazılarında olabiliyor… Onların da tetkiklerini yaparak ,var mı ,yok mu anlamaya çalışıyoruz.
Ama dediğim gibi Aileler Down Sendromu da olsa biz bu bebeği istiyoruz diyorlar bazen.
Zaten kalp ameliyatların da  yüzde  95’e yakın bir oranda tedavi edebiliyoruz. 
En büyük sıkıntı Aile eko kardiyografi yapılmadığı durumlarda durumu iyi diye çocuğunu alıp eve gidiyor ve sonra aniden  beşik  ölümleri dediğimiz durum yaşanabiliyor. Önceden bilirsek çocuğun hayatını kurtarıyoruz. Aile içinde sürpriz olmuyor ameliyatlar…
Çok ağır bir vaka geldi bir gün. Damarlarında terslikler olan bir kalp rahatsızlığı.Üstelik  Doktor bir Baba ve Sağlık görevlisi bir anne adayı. On yıldır da tüp bebek tedavisi alıyorlarmış.İlk bebekleri Canan Hanım. Baba doktor olduğu için yaptırmış  biliyor tabi yaptırmış bu Fetal Eko’yu. Bize  getirdi ve baktık çok ağır bir rahatsızlık…Konuştuk kendileriyle. Ama onlar on yıldır biz bunu bekledik kabulümüzdür, bu çocuğu bekleyeceğiz dediler. Tabi bizim için de çok stresli bir beş ay geçti.
Ameliyat yapacağız… Arkadaşımızın bir meslektaşımızın  çocuğu…
 Hastanemiz de sezaryenle ameliyata aldık çocuk doğdu. Fakat  hakikatten de çocuk doğduğunda 24 saat yaşayamayacak bir durumda… Kalbinde ki damarlar ters,hiç oksijen alamıyor…
2 kilo 700 gramdı.Doğduktan 18 saat sonra açık kalp ameliyatına aldık…
Ameliyatlar için beklemeniz gereken maksimum –minumum süre yok o halde hocam yani biraz daha büyümesi gelişmesi için bekleme süresi gibi…
Bazı ameliyatlarda böyledir.O çocuğu pırıl pırıl hale getirdik ,on gün hastanede kaldı şimdi ortaokula başlayacak…Okulun da yüzme takımında…

Halk arasında yaygın bir kanaat vardır. Bu çocuklar kreşte,okulda hastalanır evden çıkmasın,gelecekte evlenemez denir… Efor sarf edemez yorulmasın,aman sakın koşturmasın,spor yapmasın filan… Bu şekilde Nazenin büyütülürler…
Bir kısmı böyle… Ama çocuk kalp hastalıklarında %80’i-%85’i tek ameliyatla yaşamlarına devam ediyor. Tamamen iyileşebiliyorlar.Evlenir…Kız çocukları çocuk sahibi de olur.Normal sağlıklı yaşam sporlarını yapabilirler…Tabi Olimpiyat sporları yapın demiyorum…Ama işte kalbinin yarısı olmayan bir çocuğa aşamalı ameliyatlar uygularız küçük bir kısımdır bu.Kalbi ,olmayan yapıyı yeniden yapıyoruz biz bunlarda…Bu çocuklara 7 -8 yaşlarına kadar dikkat edilmesi gerekiyor biraz daha aşamalı ameliyatlarla onlarda normal yaşamlarını sürdürüyorlar…Çok ameliyat ettiğim kız çocuğu vardır kalbinin yarısı olmadan doğan aşamalı ameliyatlar olan tamamen normal bir şekilde gebe kalan ve anne olabilen.
Bu sözlerinizle eminim motivasyonları yükselecek hem ailelerin hem çocukların…
Yüz hasta gelmişse kalp anomalisi ile bunların 97-98’ini tamamen normal hayata döndürüyoruz. Kalan %2-%3’lük kısım biraz daha hastanede kontroller,gidip gelmeler istediğimiz sonuca ulaşamasak ta hayatlarını kurtarabiliyoruz…

Tabi tartışmasız teknolojinin çok büyük bir önemi vardır değil mi?

Tabi…25 yıllık tecrübenin çok büyük önemi var ama anestezi doktoru, kardiyoloji doktoru,yoğun bakım doktoru,cerrah,teknoloji…
Hocam, doğuştan olan çocuk kalp hastalıkları dışında gayet sağlıklı olarak doğmuş ve anne karnında hiçbir anormallik yaşamamış çocuklarda da hastalık görülüyor. Ben,Akut Romatizmal Ateşe bağlı kalp kapak problemleri üzerinde durulduğunu biliyorum.
Bu durumla karşılaşmamak için neler yapılabilir önlem olarak? Çocuk pırıl pırıl doğmuş fakat sonradan bir takım şikayetlerle doktora gidiliyor …İlaç kullanımı ile mi ilgili gelişen bir durumla karşılaşıyoruz?
Çok doğru.Zaten erişkinlerde yaptığımız rutin kalp ameliyatlarının önemli bir kısmı kapak ameliyatlarıdır ve bunların da önemli bir kısmı çocukluk çağlarında kalp kapaklarının işte bu ateşli romatizmayla bozulmasıyla ilgili bir şeydir.Çabuk yorulmalar,nefes darlıkları başlar ve bunlar gençlikte ve ilerleyen yaşlarda ortaya çıkar…Kalp kapaklarını tamir eder,çok bozulmuşsa değiştirir ve sağlıklı bir şekle ,sağlıklı bir hale getiririz.Kapak işi böyle…Kökeni çocukluk dönemidir.İmmun sisteminin şaşırması hadisesi…Bağışıklık sistemi silahlı kuvvetleri yönlendirirken vücutta kalp kapakları ve eklemleri de sanki mikrop gibi zannederek onlara da saldırıyor.Şükürler olsun ki son yıllarda bu olay epey azaldı.20 yıl önce çoktu şimdi ise azaldı.Çok daha az görüyoruz bunu. 

‘’AİLELERE ÇOCUKLARINI SPORA BAŞLATMADAN ÖNCE MUTLAKA FETAL EKO ÖNERİYORUZ…’’

Kimi zaman haberlere konu olur bir gencin halı sahada ya da spor yaparken, maç yaparken, koşarken ölüm haberleri. Bu durumlara bahsettiğimiz o sonradan gelişen durumlar mı sebep olur? 

Yoksa bu gençler doğuştan bir kalp anomalisi ile doğmuş ve o yaşa kadar da hiç farkına mı varılmamıştır? 

Dediğiniz çok doğru. Bu tip ölümler kalp kapaklarından değil de doğuştan gelen bir takım problemler den  ileri gelir. Doğuştan olan bazı problemler hakikatten uzun yıllar boyunca hiç belirti vermeyebilir.Örnek olarak şunu söyleyebilirim:Dedim ya az önce kalbin sol karıncığı vücuda kanı pompalıyor orada Aorta dediğimiz büyük damara pompalıyor.Orada büyük bir kapak var.Bu kapağın hemen alt kısmında yani sol ventrikül çıkım yerinde kas kitlesi çok kabarık olarak doğabiliyor bu çocuklar. Biz buna Kardiyomiyopati diyoruz.Genetik bir hastalık, ailevi bir şeydir.Kalbin önünde orada ki şişmiş kas dokusu pompa yapmaya bir engel oluşturuyor.
Bu hiçbir doktor tarafından muayene de anlaşılabilecek bir şey değil.Çocuk sağlıklı bir şekilde büyüyor ama kalp o kanı geçirmek için hep zorlanıyor .Şimdi, bu çocuk spora başladı çok sık  duyduğumuz gibi bir halı saha maçında mesela çok efor da yapmaya başladı diyelim kalbin sol karıncığı o efora dayanamıyor. Biz buna: Hiper trofik kardiyomiyopati hastalığı diyoruz. Ailelere Çocuklarınızı spora başlatmadan önce 5- 6 yaşlarında mutlaka eko yaptıralım diyoruz ki :Hem bu hastalık, hem Aort  koarktasyonu hiç belirti vermez çocuğa .
 Aort kapağında darlık var mı? Onların hepsini ortaya çıkartıyoruz.
Önce problemi düzeltelim ki ondan sonra spor yapsın çocuk diyebiliyoruz…

Aslında sizin kolaylıkla çözüm bulduğunuz ameliyatlar kolaylıkla üstesinden geldiğiniz işler ama iş ki zamanında teşhis konulabilsin diyorsunuz…

Kesinlikle öyle…

Siz sık sık tecrübe ve sezginin öneminden bahsediyorsunuz... Sezgilerin üzerinde çok durur ,sıkça vurgularsınız. Doktor çocuğu muayene ederken bu çocukta şu da olabilir diye düşünüp sezgileri mi devreye girmeli?

Kesinlikle çok doğru…Ama tecrübeli bir doktorun bir  bulgu olmasa da içine doğar bu his.
 Şu da olmasın mı ?diye…Mesela Aort koarktasyonu olabilir çocukta. Üst tarafta tansiyon yüksek aşağıda düşük oluyor mesela. Doktor hastayı  dinleyerek muayene ederken  filan bunu anlayamaz. Ama eğer bacak-ayak nabızlarına bakarsa oradan hemen anlar. Çünkü :Ayak nabızları hissedilmez bu çocuklarda…

Çok enteresan bu hocam…

Evet çok basit aslında anlamak.Tamam bronşit diye geldi çocuk. Akciğerleri dinleyip, muayene edip, ilaç verip,bırakıyor doktorlarımızın çoğu. Ama çocuğu tam anlamıyla soyup, tam anlamıyla sistemik bir muayeneyi yaptığında o hissetmediği nabızdan  anlayacak ki çocukta aort koarktasyonu var.Hayatı kurtulacak o vakit çocuğun…Tedavisi o kadar kolay ki.İki gün hastane de kalacak.Ama anlaşılmadığında ani kalp durmaları,ani beyin kanamaları ile kaybediyorlar yaşamlarını…Bunlar çok önemli…


KALP CERRAHİSİNDE GÜNEY KORE VE HİNDİSTAN İLE EŞİTİZ ASYA COĞRAFYASINDA VE  BÖLGEMİZDE Kİ ÜLKELER ARASINDA GEREK DOKTOR GEREK HASTANE KALİTESİ OLARAK EN İYİ 3 ÜLKE ARASINDADIR TÜRKİYE…

Şunu da sormak istiyorum siz kısa bir süre önce Azerbaycan’dan gelmişti sanırım Renat İmanova.7,5 aylık ve yarım bir kalple doğmuş olan bu bebeğin ameliyatını üstlendiniz.

Annenin söylediği şuydu :’’Çocuğuma ümitsiz bir vaka olarak bakıldı ve öleceği söylendi. Ameliyat etmeye yanaşmadılar…’’

Bu başarılı ameliyat aile için bir mucize olmuş…Tüm bebekler Renat kadar şanslı mı?

Renat’ın kalbi gelişmemiş,akciğere giden damarlar tıkalı hiç oluşmamış onlarda.Bir çok hastanede ve bir çok ülkede ameliyat olamaz bu çocuk denmiş .Kabul edilmemiş .Bir de enfeksiyon da üzerine yüklenmiş…Kimse istemiyor…Çaresiz bir durumda…Tecrübemize güvenerek kabul ettik.O şekilde çok ameliyat yapmıştık .O çocuğun farkı ise Rusya’dan ,İran’dan vs..her taraftan red edilmiş olmasıydı.Enteresandı…Enfeksiyon olunca risk hakikatten yüksek.Biz önce enfeksiyonu çözdük ,sonra da  ameliyatı yaptık…

Şu an nasıl çocuk? Ameliyatlar tekrarlanacak mı?

Takibimizde.4 yaşlarında bir ameliyat daha geçirecek.İşin küçük bir kısmı var. Diğer aşamada tamamlanacak .Sağlıklı büyüyor maşallah…

Rekabette neredeyiz ülke olarak ? Bu çocukların hepsine merkez  teknoloji ve uzman kadro açısından yetişebiliyor muyuz?

Bizde ki durumu da söyleyeceğim ama  Orta Doğu’dan gelenlerin büyük bir bölümünü kendi devletleri gönderiyor. Mesela bizim Irak’la anlaşmamız var.Irak’ta yaşanan savaş sonrası kalp cerrahisi ameliyatları olması gereken hastalar  özellikle çocuk kalp ameliyatları çok geliyor bize…
50 milyonluk ülke Irak. Eskiden Hindistan’a Güney Kore’ye hastalarını gönderirdi. Şimdi bize gönderiyorlar…1500 civarında çocuğa kalp ameliyatı yaptım. Devletleri uçakla 20-25 kişilik guruplar halinde gönderiyor bu hastaları…Tedavi edip gönderiyoruz.Sağlık Bakanlıkları karşılıyor.Bizim ülkemiz için ciddi bir kaynak.Yıllık 1 milyar dolara yakın sağlık turizminden kaynaklanan bir gelir var Türkiye’de…
Sadece Irak değil: Türk-i Cumhuriyetlerden de kendi imkanlarıyla çok hastalar geliyor ülkemize. Belki biraz daha gayret etsek fiyat politikaları biraz daha düşük tutulabilse daha fazlası da gelebilecek…
En iyi kalp cerrahisi yapılan üç ülke :Güney Kore,Hindistan ve Türkiye’dir.Biz,Rusya,Ukrayna,Romanya,Bulgaristan ve Orta Doğudan çok daha iyiyiz ….Bunu gururla söyleyebilirim…

Peki rekabette eşitlendik.Fakat özel ve devlet sağlık sigortaları ne kadar destekliyor vatandaşlarımızı bu ameliyatlar da ?Ne durumdayız?

Bir çok SSK’lılar özel ve devlet hastanelerinde kalp ameliyatlarını olabiliyorlar…Bu durum çocuk ve erişkin hastalarımız için de geçerli.Şu an Türkiye’de böyle bir sorunumuz yok.Özel sigortalar da karşılıyor .Ama şöyle bir sıkıntımız var…Kırsal kesimde tarım kesiminde büyük sorun var…

Neden hocam? Nedir bu büyük sorun?

Tarım kesimindeki insanlar SSK’lı değiller… SSK’ları yok…Çiftçimiz…
Çok gelen hastalarım oldu böyle toprakla uğraşıyor,devlet bir yeşil kart vermiş .Ama yeşil kartlar birkaç devlet hastanesi ile anlaşmalı.Onlar da 6 ay ya da 1 sene sonrasına gün vermiş… Bize geliyorlar çocuğumuzu nasıl tedavi ettireceğiz? diye danışıyorlar,soruyorlar,hastalarını getiriyorlar…Ancak SSK’sı olursa yaptırabileceğini anlatıyoruz. Adam köyünü,evini,tarımı bırakıp şehre geliyor.Çocuğunu ameliyat ettirebilmek için  Asgari ücretli olsa da bir iş bulup SSK’lı olup çözüm bulayım diye…
Anlıyorum...Onun da kendince bulabildiği çözümü bu oluyor ….
Evet. Fakat 4 Milyona yakın insan bu imkandan yani SGK olayından yoksun… Bunların en önemli sıkıntıları yeterli sağlık hizmeti alamıyor olmaları .Diğeri ise emeklilikleri diye bir şey olmaması…
Tarımda maliyetler yüksek,kıt kanaat geçiniyor ,ben 60 yaşıma gelince ne olacağımı sorguluyor .
Ve tarımı bırakıp şehre geliyor,bir fabrikada iş bulayım diyor…SSK güvencesi alayım diye… Bu şehirlere göç olayı tarımın ihmal edilmesine de yol açtı… Tarım ülkemiz için çok ama çok önemli ve stratejik bir konudur.
Hiç bu açıdan göç olgusunu düşünmemiştim önemli bir konu…

Anladığım kadarıyla sizin hassas olduğunuz bir sorun bu hocam. 
Peki çözüm öneriniz ne sizin?

Ekilebilir arazilerini bırakan ve şehre göç eden köylü 2 büyük probleme neden oluyor…
1.Tarım ihmal ediliyor… Bomboş araziler,genç kalmamış ortalıkta …Herkes şehirde…
2.Şehirlerde ise şehre uyum sağlayamama ve yarattığı sosyo kültürel sorunlar…Trafik,yaygın hastalıklar,gecekondulaşma…
Devlet diyor ki Bağ kurlu olsun çiftçiler,köylüler… Fakat kıt kanaat geçiniyor .Sisteme katılamıyor…Bir sosyal güvencesi olsa aslında o kıt kanaat’e razı.Bunlar çaresiz ,mutsuz ve sosyolojik problemlere de sebep olan insanlar aynı zamanda…Yuvasını bırakıp,şehre gelmiş…
Ben diyorum ki bu insanların aylık SGK Primlerini devlet ödese,emeklilik imkanları da doğacak ve şehirlerde ki sorunlarda azalacak…Maksimum 4 milyon aile olabilir..

Fakat ne karşılığında hocam? Ödenecek ise ne yapacak çiftçi ve köylümüz?

Tarım…Tarım yapacak…Bedava SSK için tarımını hayvancılığını yapacak.Mevcut boş arazilerine ya da kendi arazilerine dönecek ve tarım yapacak…Kalifiye olmayan,şehirde vasfı olmayan hatta bomboş oturan bu insanlar tarım yapacak…Bir sürü işsiz var bunlarda o tarafa yönlenecek..Tarım ithalatımız ne kadar korkunç seviyede…
Sağlıktan girdik konuya tarımda sağlığın bir parçası… Çocuklarını ve kendilerini ameliyat ettirebilmeleri de… İthal ettiğimiz her şeyin yetiştirilmesi mümkün… Çok insan geliyor böyle ve gözlemliyorum…6 milyon işsizimiz var .Senin SSK’ nı yapalım! Ama gidip hayvancılık ve tarım yap!Üret!Tarımı canlandıracaksın sen deseler büyük bir kısmı kendiliğinden döner…

Geçtiğimiz günlerde elbette camianın da desteğiyle Kartal’a büyük bir yardım kampanyası başlatıldı. Neden yurt dışında çözüm arandı? Bizim ülkemizde bebek kalp nakli imkanı yok! Dedi aile.
Yani hekim ve tesis sıkıntımız yok fakat 8 farklı ülkeden gelen bir organ paylaşım sistemleri var dendi. Bu konu hakkında bilgi alabilir miyiz? Rekabette iyiyiz dedik ama bu konuda bir sıkıntı var sanırım hocam…
Türkiye’de Organ nakili bakanlığın talimatıyla tamamen ücretsiz.Karaciğer nakli mesela çok daha zordur ve yurtdışından bize hastalar gelir ama kalp naklinde istediğimiz gibi olmadı.Ailenin orada bir haklılık payı var bir kere önce onu söyleyeyim…

AB’nin kendi sistemi içersinde olan bir olay, bu sebeple dahil değiliz. Ama sadece çocuklarda değil, erişkinlerde de o kadar az yapılıyor ki…Yılda on yoktur nakil yapılan hasta.
Burada 2 büyük engelimiz var.
1.Hayatını kaybetmiş,beyin ölümü gerçekleşmiş ama henüz kalbi atıyor olan insanın yakınları o kalbi bağışlamıyorlar…Yani en önemli neden donör eksikliğinden…İnsanlar hakikatten o atan kalbi bağışlamıyor.
Kazadan beyni gitmiş ama kalbi henüz atan,aynı boyda ,kiloda vs…özellikte bir bebek olmalıydı Kartal bebeğin ameliyatı için…Aileler çok zorlanıyorlar kalbi vermekte…Karaciğer,böbrek bir akrabası veriyor bazen kadavradan alınıyor ama kalp konusu öyle değil…Donör sıkıntısı…
2.sıkıntı ise organizasyon.Biz pek çok açıdan çok çok iyiyiz bu alanda… Ama diyelim Çorum’da bir donör’ün buradaki bir hastaya uydu hemen gidip uçakla alıp getirmek lazım.Bakanlık bu işler için bir iki küçük uçak,ambulans uçak,vs..organizasyonu yaptı son yıllarda .Ama hala istenen seviyede değil…
Bahsettiğimiz sekiz ülkenin kurduğu birlikte o kalpler Avrupa’lı çocukların kalpleri mi hocam?
Tabi… Donör sıkıntıları yok. Ama Kartal orada da sıraya girdi.Belki bir yıl sonra sıra gelecek.Orada da pat diye yapılamıyor.Beklemek zorunda.

Kartal olayından sonra organ nakli konusunda bir çaba ve artış oldu mu?Gözlemlediniz mi?

Hayır …Maalesef olmadı…

Kaç tane Kartal var ülkede? Binlerce ,on binlerce mi?

Çok şükür ki sayı o kadar fazla değil. Ama yılda 200 civarı ihtiyaç vardır… Erişkinlerle beraber 1500’e yakın kalp nakli yapılmasına ihtiyacı olan hasta var…Hastaneler zaten mükemmel orada bir sorun yok.Sadece Ulaşımı sağlayacak organizasyon, o iletişimi her dakika yapacak sistem ve  bir iki uçak vs ile sorun çözülür… Ama esas sorun dediğim gibi donör vermedeki direnç…Çeşitli faktörler var tabi verilmemesinde …O kalbin bir başkasında atmasının  bile çok büyük bir psikolojik getirisi var aslında insanlar üzerinde…

Zor bir meslek eminim hocam… İnsana ve yaşama dair pek çok şey konuştuk ve bir kısmını okurlarımızla paylaşacağız elbet.Pek çok meslektaşınız var politikaya atılan sizin idealist bir yapınız da var.böyle bir hedefiniz,düşünceniz var mı gelecekte?
Çok sevildiğinizi, takip edildiğinizi saygı gördüğünüzü biliyorum ve gözlemliyorum… 

Canan Hanım, ben o kadar keyif alıyorum ki ameliyatlardan. Her gün iki, üç ameliyat yapıyorum. Binlerce Ameliyat ,uzun yıllardır devam eden bir süreç.Fakat hep yeni başlamış gibi bir heyecanım,enerjim var mesleğime karşı.Bir hobi gibi de geliyor, şaşırıyorum…
Ve… ‘’Bin defa daha dünyaya gelsem,bin defa daha kalp cerrahı olurdum.’’Elli beşli yaşlarımdayım ve daha bir on beş sene daha dolu dolu  ameliyatlarımı yapmayı çok isterim.Politika düşünmüyorum ama bu fikir üretmemem anlamına gelmiyor.
Çünkü: İnsan bizim materyalimiz.Ve insana dair her şey cerrahın da meselesi oluyor…
Çocuklarını ameliyat ettirmek için insanlar bakıyorsun  tarımlarını bırakıyor, ekonomik krizlerde kalp krizleri artıyor, bakıyoruz ki sadece yaşam şekli vs…değil sadece insan sağlığını etkileyen .Sosyal hayatta ki bir çok alana dair sorunlar da insan sağlığını bozan etkenlerin bir parçası.Biz insana dair bir iş yapıyoruz…Bu sebeple fikir üretmek,çözüm üretmek,araştırmak…Bunlar önemli…Politikayı düşünmüyorum daha erken… Biraz daha hastalarımızla ilgilenip, ameliyatlarımızı yapalım diye düşünüyorum. Dünyevi olaylara kızamıyorum bile o kadar küçük geliyor ki artık sorun edilen konular…

Peki …
Cerrahın bittiği yer elinin titrediği an mı Bülent hocam ?

(Gülerek) Hayır… Cerrahi ellerle yapılan bir iş olmasına rağmen kafa,beyin çok önemli.Strateji belirlemek… Ameliyatlarda kendimizi bir matematik problemi çözer gibi hissediyoruz.Cerrahi yaşlanmak ve yeni gelişmeleri takip edememekten kaynaklı bir geriye düşürür.Bir kaza bela olur da elini parmağını kaybederse işte o sonu olur…Ama onun dışında yetmişli yaşlara kadar çok rahat yapılabilir bence.
Çok başarılı bir öğrenci var dersleri fevkalade ama çocuğun elleri pek kaba.

El mahareti zayıf hatta el becerisi hiç yok ve  bu çocuk cerrah olmak istiyor. Olabilir mi?

Eskiden bakarlardı ne güzel uzun parmaklar tam cerrah olabilir,piyanist olabilir gibi…Ellerimiz çok önemli tabi ama eller aracı oluyor,aletleri kullanırken,ameliyatları beynimizde yapıyoruz.İsteyen tıp fakültesi okuyan herkes severse olur.El konusunda ki sıkıntı önemli değil .üç beş taneden sonra eli yatkınlık kazanır.Ben her zaman şunu söylerim.Cerrahta iyi bir matematik kafası olması gerekir .Hatta biraz daha ileri gidiyorum keşke üç yılda mühendislik eğitimi alsa da sonra tıp eğitimi alsa diye düşünüyorum.Önce verileri elde ediyor,kafamızda şekillendiriyor,eksik olanları istiyor,tamamlıyoruz.
Analiz kafası, matematik kafası iyi olanlar çok iyi cerrah olurlar…

Çok , çok teşekkür ederim Bülent Hocam. Nice çeyrek asırlar ve nice başarılar diliyorum size…

Canan Hanım ben size çok teşekkür ederim… O kadar güzel noktalara değindiniz ki benim içinde güzel ve samimi bir söyleşi oldu…

Röportaj: Canan Öner Erol