İnsanın doğru davranmasını ne sağlar? Ahlak mı? Öyle ise ahlakın temeli nedir? Bu ahlak, dinsel onaylarla uygun bulunmuş ve saygı değer olmaktır. Bu ahlak, aynı zamanda savaşa gitmek, öldürmek, saldırgan olmak, güç kazanmaya çalışmak, nefrete yer vermektir. 

Bu, kurulmuş bir otoritenin acımasızlığı ve adaletsizliğidir. Bu ahlak değildir. Ama insan, gerçekten bunun ahlak dışı olduğunu söyleyebilir mi? İster bilincinde olalım ister olmayalım, bu toplumun parçasıyız çünkü. Toplumun ahlakı bizim kendi ahlakımızdır, kolayca bunu bir yana koyabilir miyiz? 

Bir yana koymadaki rahatlığımız, ahlakımızın göstergesidir, bir yana koymak için harcadığımız çaba değil, ödül değil, bu çabanın cezası değil, ama kendi kusursuz rahatlığımız toplum ahlakını bir yana iter. Eğer davranışımız, içinde yaşadığımız çevre tarafından yönlendiriliyor, denetleniyor ve biçimlendiriliyorsa, o zaman bu mekaniktir, ağır bir biçimde koşullandırılmıştır. Eğer davranışımız, kendi koşullanmış cevabımızın sonucuysa, ahlak mıdır bu? Eğer eyleminiz, korku ve ödül üzerine kurulmuşsa doğruluk mudur bu? Eğer ideolojik bir kavram ya da ilkeye göre doğru olarak davranıyorsanız, o eylem ahlaklı olarak görülebilir mi? 

Demek ki, otorite öykünme, uyum ve söz dinlemenin ahlakını ‘ne kadar bir yana itmiş olduğumuzu öğrenerek başlamalıyız. Ahlakımızın temeli, korku değil mi? Bu sorular kişinin kendisi için temelden cevaplanmadıkça, hakikaten ahlaklı olmanın ne olduğunu insan bilemez. Asıl dikkat edilecek çok önemli nokta şu: bu ikiyüzlülüğün içinden hangi rahatlıkla çıktığımız sorusu. 

Eğer sadece bir yana koyuyorsanız, bu sizin ahlaklı olduğunuzu göstermez: Basit bir psikopat da olabilirsiniz. Hayatınızı, eğer bir alışkanlık ve hoşnutluk içinde sürdürüyorsanız, bu da ahlak değildir. Böylece kişi görebilir ki, gelenek tarafından kabul edilsin ya da edilmesin, bir kalıba gösterilen herhangi bir uyum, dürüst bir davranış değildir. 

“Ahlaki” diye düşünülen bu ağın içinden, büyük bir beceriyle kişi kendisini kurtarabilir mi? Korkusuz olarak, bir beceri olan zekâ ile kendini toplumsal ahlaktan kurtarabilir mi? Krlshnamurti, sorularının cevabını kendi veriyor: Toplumsal ahlakı ya kabul edersiniz ya da inkâr edersiniz. Her iki yola da sahip olamazsınız. Bir ayağınızla cehennemde bir ayağınızla da cennette olamazsınız.”