Küçük Hanımlar ve Küçük Beyler Tiyatro oyununa ithafen 

Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”na tiyatro sanatı ile katkıda bulunmak, Türk tiyatrosunun dünya çocukları yoluyla yurt dışına açılımını sağlamak, tanıtmak ve yurt dışında bu daldaki gelişmeleri takip ederek kültürler arası gelişim ve değişime hizmet etmek amacıyla, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2005 yılından beri her yıl 24-29 Nisan tarihleri arasında Ankara'da “Küçük Hanımlar Küçük Beyler” Uluslararası Çocuk Tiyatroları Festivali’ni düzenlemektedir.
Festival, adını ve içeriğini büyük önder Atatürk'ün çocuklara yönelik şu cümlelerinden almıştır; “Küçük Hanımlar Küçük Beyler, Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek, Ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz!” Devlet Tiyatroları, başlangıcından itibaren festivalin kurumsallaşarak, dünyada düzenlenen çocuk ve gençlik tiyatrosu festivalleri arasında saygın bir yer edinebilmesi için çalışmaktadır. Bu amaçla günümüze değin ülkemiz çocuklarını çocuk tiyatrosunun farklı alanlarında uzman ve tanınmış ekiplerle buluşturmuş, çocuk tiyatrosunun çok farklı türlerini festival bünyesine katmış, profesyonel tiyatro yaşamını desteklemiştir. Festivalde; kukla, gölge oyunu, kara tiyatro, dans tiyatrosu, opera, bale ve sokak tiyatrosu gibi farklı tekniklerin kullanıldığı çocuk oyunları; seminer ve söyleşi gibi etkinlikler yer almaktadır.
Eğitim ve öğretimin en önemli parçası olan “SANAT”, çocukların ve gençlerin hayal dünyalarını geliştirip, yaratıcılıklarını ortaya koymaları için onlara sınırsız alan tanır. İlerideki büyük başarıların temelleri, küçük yaşlarda kurulan hayallerde atılır çoğu zaman. Bu nedenle çocukların ve gençlerin sanata yönlendirilmeleri, cesaretlendirilmeleri gerekir. Geniş ufuklara sahip bireylerin oluşturduğu bir toplum yaratmak da ancak bu yolla mümkündür. Özgür düşünebilmenin yollarından biridir sanat aynı zamanda... Bütün sanat dalları gibi tiyatro da insana, özgür düşünebilmenin yanı sıra kendini ifade edebilme olanağı verir. İster izleyici olsun ister sahnede yer alsın, her çocuk ve her genç tiyatronun renkli dünyası sayesinde keyifli bir yolculuğa çıkar ve bu çok özel sanat dalı, yarattığı her bir “cesur yürek”e, büyüme kaygısıyla geçen yıllar boyunca yaşama sevincinin, güzel ve dürüst dostluklar ile tatlı heyecanların eşlik etmesini sağlar. Bu desteğin en güzel yanı, yarının büyük izleyicilerinin tiyatroyla sımsıkı ve son derece güçlü bir bağ kurmalarını sağlamasıdır.

Aşk tasavvufi açıdan mecazi ve ilahi aşk olmak üzere ikiye ayrılır. Bu geçici alemde mecazi aşk yaşayamayan bir kimse manevi ilahı aşka erişemez. Bu yolda gönlün yanması ve çırpınması gerekir. Yolda karşılaşacağı zorlukları ve engelleri ortadan kaldırabilecek tedbirleri alması gerekir. Tanrı’nın ilahi nuru bir insanın gönlüne düşmeyince o insan gerçek aşık olmaz. 

Dişil ve eril kutupları bir bütün haline getiren, Tanrı’dır. Dolayısıyla bu içiçelik, özellikle Havva’nın Adem’in içinden zuhur etmesi, üzerinde durulması gereken hususlardandır. Bu içiçelik, sembolizminin yorumcularından Rene Guenon, Adem ve Havva isimlerinin rakamsal değerlerinden yola çıkarak iç içe geçmiş iki üçgen Adem’i temsil eden büyük üçgenin içinde ters ve daha küçük bir şekilde mevcuttur. Bu yoruma göre üçgen şöyle teşekkül etmektedir: Üçgenlerin tepe noktalarında bulunan elif harfinin İslam sembolizminde rakamsal karşılığı 1’dir ve Allah’ı temsil etmektedir. Büyük üçgenin tepe noktasındaki elif ve sol köşesinde bulunan vav harfi birlikte okunduğunda ise Havva ismi oluşmaktadır. Micheal Valsan, Guenon’un oluşturduğu sembolik yapıdan yola çıkarak iç içe geçmiş bu üçgenleri şöyle yorumlamaktadır:

  

GÖÇMEN KUŞLAR

Gittiniz hep dizi dizi, 
Bıraktınız ülkemizi, 
İlkbaharda gene gelin, 
Unutmayın sakın bizi. 

Gelmeden kış, yağmadan kar, 
Gidin, gidin güzel kuşlar, 
Uzak güney illerinde, 
Bol yiyecek, bol güneş var. 

Türkülerle gidersiniz, 
Kim gösterir size yol, iz ? 
Ürkütmez mi kalbinizi, 
Yüce dağlar, coşkun deniz ? 

Gökte olup sıra sıra, 
Kayboldunuz ufuklarda, 
Göçmen kuşlar, güzel kuşlar, 
Yine gelin ilkbaharda!…

Zeki TUNABOYLU

Savaş ve barış karşıdır benzetmeleriyle ünlüdür. Savaş karşıtı söylemlerde tema sahibidir.

Köşe Yazarının Esinlendiği Ana Kaynakça

Tanpınar’da Kadın 

Muazzez Menemenci Oglunun Annem Şiiri Beste Banu Doğan