Estetisyen ve Sağlıklı Yaşam programının moderetörü Demet KaytanUzman Dr. Sinan Akkurt ile Biorezonans ilgili en çok merak edilenleri konuştu…
Biorezonans nedir?  
Vücudumuzun tüm organlarının yaydığı bir elektromanyetik frekans vardır, tıpkı makineler gibi… Bir televizyonun yaydığı dalganın şiddeti 5 GHz ise, organlarımız, hücrelerimiz ve dokularımızın frekansları bunun 100’de 1’i kadar olabilir. Ama sonuçta her insanın bünyesinde kendine özgü aralıklarda yayılan bir frekans vardır. Hastalıklı dokulara yaydıklarının tam aksi yönde frekans yollayarak bu hastalıklara karşı savaşma yöntemine ise biorezonans tedavisi diyoruz. 
Batıda yaygın olarak bilinen, ülkemizde ise yeni tanınmakta olan biorezonans tedavisi;  ağrısız, acısız ve yan etkisiz bir yöntemdir.
Biorezonans tedavisine yoğunlaşıp, bu alanda ilerlemeye nasıl karar verdiniz? 
Benim biorezonans alanındaki ilk hastalarım annem ve kız kardeşim oldu. Aynı anda ikisinin de kanser hastası olduklarını öğrendik. Üstelik kız kardeşim 32 haftalık hamileydi. Annem mide zarı kanseri, kız kardeşim ise meme kanseri olmuştu. Biorezonans tedavisini ilk olarak onlara uyguladım ve başarılı sonuç aldım. Ardından bu alanda ilerlemeye karar verdim. Kanser alanındaki bu deneyimlerim nedeniyle Almanya’da her yıl düzenlenen Bicom Uluslararası Biorezonans Kongresi’ne konuşmacı olarak davet edildim. 
Biorezonans tedavisi hangi hastalıklar için uygulanır?
Biorezonans tedavisi her hastalık için umut olabilir. Şimdiye dek aralarında kanser, fıtık, çölyak, alerji ve obezitenin de bulunduğu 400’ü aşkın hastalığın tedavisinde başarılı sonuç verebildiği kanıtlanmış durumdadır.  
En çok başvuruyu hangi hastalıklarda alıyorsunuz? 
En çok başvuruyu aldığımız hastalıklar arasında alerji, astım, bronşit, MS, fıtık, obezite, migren, romatizma gibi hastalıkları sayabilirim. Tabi cilt kırışıklığından tutun da kabızlığa, reflüden depresyona, menopozdan prostata birçok farklı hastalıklar için de biorezonans tedavisi umut olabiliyor.  Biorezonans tedavisini ayrıca sigarayı bıraktırma amacıyla da uyguluyoruz. 
Biorezonans şehir yaşamında hepimizin sorunu olan elektromanyetik kirlilikten de bizi temizleyebiliyor, değil mi?
Evet, biorezonansın bir başka faydası da şehir yaşamı içinde her gün vücudumuza fazladan yüklenen cep telefonu, kablosuz internet, metro, hatta fırın, saç kurutma makinesi gibi ev aletlerinden kaynaklı elektromanyetik kirliliği temizleyebilmesidir. Vücudumuzun fizyolojik frekans aralığı ortalama 10 Hz’dir. Şehir yaşamında yüklenilen ise GHz’lere çıkıyor. Vücudumuzun kaldıramayacağı kadar elektromanyetik kirlilik bir süre sonra bizim hücrelerimizi bozar. Hücresel stres yaratır. Bağışıklık sistemimize zarar verir ve farkına varmadığımız birçok hastalığın tetikleyicisi olur. Biorezonans tedavisiyle sonucu kansere kadar uzanan bu hücresel stresi ortadan kaldırabiliyoruz. 
Biorezonans ile alerji tedavisi mümkün mü? 
Evet, biorezonans tedavisiyle alerjileri üç ayda tedavi etmek mümkün. Klasik tıpta alerji tedavisinde başarı oranı yüzde sıfır iken, biorezonans tedavisinde bu oran yüzde 90’ın üzerindedir. Avrupa ve Amerika’da 30 yıldır uygulanan, Türkiye’de ise yeni tanınmaya başlanan biorezonans tedavisinin; egzama, astım, saman nezlesi, çölyak, besin-bahar ve toz alerjilerinin giderilmesinde yüzde 90’ın üzerinde başarılı sonuç verdiği binlerce vaka ile kanıtlanmıştır.  
Alerji tedavisi nasıl yapılıyor? 
Alerji şikayetiyle bize başvuran bir hastamızın tedavi sürecine alerji testi ile başlıyoruz. Bu bir kan testi. Hastadan aldığımız kan örneğinden, hastanın kaç maddeye alerjisi olduğunu saptadıktan sonra ana alerjenlere öncelik vererek kişiye özel biorezonans tedavisi planını belirliyor ve uygulamaya başlıyoruz. Bazen şikayetçi olunan alerjinin altında başka alerjiler yatabiliyor ve çoğunlukla hasta bunu farkedememiş olabiliyor. Bu testle asıl sorunun hangi maddeden kaynaklandığını, hastaya hiçbir madde yüklemesi yapmaksızın, risksiz bir şekilde kan örneğinde 6400 farklı maddenin frekans kodunu arayarak yapıyoruz.
Tedavimiz, biorezonansın temeli olan hastalıklı hücrelere yaydıklarının tam aksi yönde frekans yollayarak olumsuzlukları nötrleştirmeye dayanıyor. Haftada bir kez, yaklaşık bir saat süren seanslar sonunda ortalama 10–12 hafta içinde iyileşme sağlanıyor.  Bu süre, yaptığımız kan tahlili sonucunda hastanın alerjisi olduğu anlaşılan madde sayısına göre 1–2 hafta daha kısa ya da uzun olabilmektedir. Fakat alerjilerin insanlara yıllarca çektirdiği acılara, sıkıntılara bakılacak olursa bu süre kesinlikle göze alınabilir bir süredir.
Biz en çok başvuruyu yüzde 83’lük dilimle genel alerji başlığı altındaki kaşıntı, kabarıklık, burun ve geniz akıntısı gibi şikayetleri olan hastalardan alıyoruz. Bunu yüzde 8 ile alerjik astım, bronşit ve ürtiker hastalıklar izliyor. 
Tedavi, anne sütü dahil olmak üzere süt ve süt ürünleri tüketemeyen galaktozemi hastası bebeklere de uygulanabiliyor. 
Örneğin çölyak tanısı nedeniyle askerden muaf sayılan bir hastamız vardı. 21 yaşındaki bu hastamız, tedavisi bittikten iki ay sonra askere kabul edildi.  
Tedavisi olmayan alerji sorunu ciddi hastalıklara zemin hazırlayabilir. Alerjiler geçiştirmeye gelmez. Biorezonans terapisiyle alerjilerinizden tamamen kurtulabilirsiniz.