SİVAS

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, küresel ısınma nedeniyle Türkiye'de son yıllardan tropikal gün ve gece sayılarında ciddi artış yaşandığını söyledi. 

Kadıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin etkisini dünyada olduğu gibi Türkiye'de de gösterdiğini belirtti.

İklim değişikliğinin bir çok olumsuz duruma yol açtığına işaret eden Kadıoğlu, yağış rejimlerinin bozulduğunu, sıcaklıkların arttığını ve yağmura göre daha az kar yağdığını ifade etti. 

Türkiye'de özellikle şiddetli yağış gerçekleşen günlerin sayısında artış olduğuna vurgu yapan Kadıoğlu, "Ya hiç yağmıyor ya da şiddetli yağıyor. Ekonomik sınıfı belirtirken 'orta direk' tabiri kullanıyoruz. Yağışta da orta direk yok oluyor" dedi.

İklimdeki değişime bağlı olarak mühendislik anlayışı, belediyeler, su ve  çevre yönetiminin de değişmesi gerektiğini dile getiren Kadıoğlu, "Bir yol yapılırken son 5 yıllık yağışlara göre mazgallar yapılıyor ama 'iklim değişti, biz de bunları büyütelim' denmiyor. Sanki yağışlar aynı devam edecek gibi düşünülüyor ama şiddetli yağışlar nedeniyle önceki 5 yıllık yağış verileri dikkate alınarak yapılan mazgallar suyu tahliye edemiyor" diye konuştu.

"Sera gazları dünyanın ikinci bir güneşi gibi"

Kadıoğlu, sıcak hava dalgasının da arttığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Sıcak hava dalgaları artıyor. 30 derecenin üstündeki sıcak günler  tropikal gün, 20 derecenin üzerindeki geceler isetropikal gecedir. Türkiye'de, son yıllarda tropikal gün ve gecelerin sayısında ciddi artış var. Bir kısmı şehirleşmeden bir kısmı da havadan kaynaklanıyor. İklim değişikliği sanayi devrimiyle başlıyor ama etkisini bu kadar belirgin hissettirmesi daha çok yeni. Normalde dünyanın buzul çağına giriyor olması lazımdı ancak insanoğlunun bu yaşam tarzıyla buzul çağına girilmesi mümkün değil. Eskiden atmosferdeki karbondioksit miktarı 1 milyon molekülde 280 taneyken şimdi 400'ü bulmuş durumda. Dünya hiçbir zaman bu kadar karbondioksitle yani sera gazıyla karşı karşıya kalmadı. Sera gazları dünyanın ikinci bir güneşi gibi. Sadece güneş olsa dünya bu kadar sıcak olmaz. Güneş dünyayı ısıtıyor, dünya bunun bir kısmını tutup geri kalanını yeniden uzaya gönderiyor. Sera gazı ise uzaya dönen ışığın bir kısmını tutup yeniden dünyaya gönderiyor. Yani uzaya gidecek ışık yeniden ikinci bir güneş gibi dünyaya geliyor. Dolayısıyla sera gazı ikinci güneş etkisi gösteriyor."

En büyük problemin kutupların daha fazla ısınması olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, ekvator bölgesinin daha az ısındığını, kutuplar ile ekvator arasındaki sıcaklık farkının azalmaya başladığını kaydetti.

Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, bu değişimlerin dünyanın hava sirkülasyonunu bozduğunu anlatarak, sözlerini "Sıcak hava kuzeye gider, soğuk hava güneye gelir. Sıcak su akıntısı kuzeye gider, soğuk su akıntısı güneye gelir. Bu durum, dengeye ulaşmak için olur. Sıcaklık farkı azaldıkça bu hareketler azalıyor. Dünyanın hareketleri, yörüngeleri değişiyor. Bu ısınma yerel değil, dünyanın hava sirkülasyonunu bozuyor. Akdeniz en fazla etkilenecek yerlerden biri" diye tamamladı.