İZMİR - Son olarak Konya'da ender görülen 152 kilogramlık bir gök taşına ulaşan Kaşıkçı, bunun "Türkiye'nin kayıtlı en ağır gök taşı" olduğunu bildirdi.

Mesleği ve hayatını şekillendiren tutkularıyla ilginç bir yaşam öyküsüne sahip olan ve emekli olunca İzmir'e yerleşen Kaşıkçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden mezun olduktan bir süre öğretmenlik yaptığını, bu sırada kendisini kelebekler konusunda geliştirdiğini, Fransa'nın Orleans kentindeki Parc Florale De La Source'dan gelen kelebek müzesi kurma teklifi üzerine bu ülkeye gittiğini söyledi.

Orleans'ta 20 yıl kelebek müzesi direktörlüğünü yürüttüğünü anlatan Kaşıkçı, bu ülkede çocukluğundan beri tutkuyla bağlı olduğu gök taşlarıyla ilgili çalışma yapma fırsatı da yakaladığını dile getirdi.

Gök taşı tutkusunun 6 yaşında başladığını, İzmir'in Beydağ ilçesinde tarlalarından eve dönerken gökyüzünde bir parıltı görmesiyle hayatının değiştiğini ifade eden Kaşıkçı, Türkiye'de çok fazla bilinmeyen "gök taşı avcılığı" konusunda kendisini geliştirdiğini, dünyanın önde gelen uzmanlarıyla çöllerde ve kutuplarda "gök taşı avı"na çıktığını belirtti.

İnternet üzerinden gök taşı ticareti

Dünya yüzeyine uzaydan gelen maddelerin ortak adı olan gök taşlarının genelde Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından geldiğini, birbirine çarparak yörüngelerinden çıkan bu gök taşlarının güneşe doğru giderken dünyanın çekimine girerek atmosferden geçtiğini söyleyen Kaşıkçı, yılda birkaç bin gök taşının dünyaya girmesine rağmen bunların büyük bölümünün atmosferde yandığını kaydetti.

Bütünlüğünü koruyan gök taşlarının koyu renkli olması dolayısıyla özellikle kutup ve çöllerde kolayca fark edilebildiğini, bu nedenle avcılığın özellikle bu alanlarda yoğunlaştığını anlatan Kaşıkçı, bilimsel araştırma ve kişisel koleksiyonlar için gök taşı toplayanların yanı sıra bundan kazanç sağlayanların da olduğuna dikkati çekti.

İnternet üzerinde canlı bir gök taşı pazarının olduğunu, özellikle koleksiyonerler ve üniversitelerin alıcı olduğu bu piyasada ender görülen taşların milyon dolarlar üzerinden satılabildiğini dile getiren Kaşıkçı, kendisinin bu işi manevi kazançlar sağlamak için yaptığını ifade etti.

Fas'tan Arjantin'e kadar birçok bölgede "gök taşı avcılığı" yaptığını, halen koleksiyonunda yüz parçanın üzerinde gök taşının bulunduğunu bildiren Kaşıkçı, birkaç yıl önce Gana'da bulduğu bir gök taşından tespih yaptırdığını kaydetti.

Kaşıkçı, yapımı yaklaşık 1 yıl süren altın zincirli ve 33 taneli tespihin halen türünün tek örneği olduğunu savunarak, şöyle konuştu:

"Bir gök taşını eline almak, imkansızlığı yaşamak gibi bir duygu. Bana güç ve enerji verdiğine inanıyorum. Ne zaman bir gök taşı görsem, elime alsam heyecanlanıyorum. Uzayın sonsuzluğunu hissettiğimi düşünüyorum. Çevremde bazı insanlar bana 'taş peşinde koşan deli' diyor. Kızmıyorum çünkü bu delilik benim için çok güzel."

152 kilogramlık gök taşı

Mesut Kaşıkçı, Fransa'da olduğu dönemde Türkiye'ye ne zaman gök taşı düşse hemen uçağa atlayarak o bölgeye gittiğini, bu konuda üniversitelere destek olmaya çalıştığını aktardı.

Son 5 yıl içinde Fethiye ve Didim'e iki gök taşı düştüğünü, ikisinin de Fransa'da analizlerini yaptırdığını anlatan Kaşıkçı, birkaç yıl önce Türkiye'den gelen bir gök taşı haberi üzerine hemen Konya'nın Yunak ilçesine gittiğini belirtti.

Cemil Günay isimli bir çiftçinin 5 yıl önce tarlasını sürerken pulluğun bir taşa takılması sonrası bulduğu garip taşı, evinin önüne koyduğunu, 2 yıl önce Rusya'ya düşen gök taşıyla ilgili haberleri izlerken aklına bu taşın da gök taşı olabileceğinin geldiğini anlatan Kaşıkçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cemil Günay, oğlundan internette gök taşlarıyla ilgili araştırma yapmasını istemiş. Bu yolla benimle irtibata geçtiler. Gönderdikleri fotoğraflara baktığım zaman bunun büyük bir gök taşı olduğunu anladım ve hemen uçağa atlayıp Konya'ya geldim. 152 kilogram ağırlığında, 60x40x10 santimetre boyutlarındaki bu gök taşından numune alarak Fransa'daki Doğa Tarihi Müzesi Meteorit Araştırma Laboratuvarı'na gönderdim. Çıkan raporda gök taşının ender görülen demirli meteorit olduğu saptandı. Bugüne kadar bulunan aynı tipte gök taşı sayısı 110 civarındadır. Ülke genelinde tespit edilen bu tip gök taşlarını bir araya getiren bir müze oluşturmayı düşünüyorum. Böyle bir müze oluşumu söz konusu olursa Fransa'da bulunan kendi koleksiyonumu da getirebilirim. Türkiye bu konuda çok bakir bir ülke ve konu çok fazla bilinmiyor. Kurulacak bir gök taşı müzesi, çocuk ve gençlerin uzaya olan ilgi ve tutkularını tetikleyebilir, bu konuda araştırma yapmaya hevesli insanları teşvik edebilir."

Kaşıkçı, 64 yaşında olduğunu ve önünde kelebekler ve gök taşlarıyla ilgili çok sayıda proje olduğunu, Türkiye'de bu alanlarda somut eserler bırakmak için çaba göstereceğini sözlerine ekledi.