Bilgisiz tefekkür olamayacağı gibi, tefekkür etmeden de sıhhatli bilgi sahibi olunamaz. Fakat günümüzde her iki hususu kenara itmiş, aklına eseni bilgi diye aktaran haddinden fazla.
Bu durum elbette telafisi imkânsız sıkıntıları beraberinde getirecektir ki, yıllar sonra üzüntülere sebebiyet verecektir. Bu gün bizim içinde bulunduğumuz birçok sıkıntılı durumda bize geçmişin mirası olduğu gibi…
Belki birilerine menfaat saplıyor bu durum, makam, mevki sahibi olmalarına yetiyor ama, açtığımız yaranın sancısını yarın beraber çekeceğiz.
Mesele arızayı tamir etmek, sıkıntıyı gidermektir. Yoksa dünü suçlayıp, hataların kusurların müsebbiplerini sırlayarak sıkıntılı durumu ertelemek değildir.
Problem nedir, nasıl telafi edilebilir, yerine nelerin ikame edilmesi gerekir düşüncesinin esas olması icabeder.
Bu bakımdan bilginin sıhhatli olması lazımdır. Bilginin sıhhatli olabilmesi de belge ve tefekküre bağlı olarak devam eder.
Zaruretler olabilir, kişilerin şahsi ikballerine birçok temel prensibi feda etme temayülleri olabilir.
Hatayı biraz da kendimizde aramak kime, nasıl hangi imkânı ve fırsatı bahşettiğimize bakmak gerekir.
Bunun için bilgi, bunun için tefekkür şarttır. Ne yazık ki düşünüp taşınmadan bilgi sahibi olmadan hissi davranışlarla ve el birliği içinde zayiata zemin hazırlayıp iş işten geçtikten sonra pişman olduğumuz da çoktur.
Bu her konuda böyle olmaktadır. Dönüp dolaşıp geleceğimiz mekân aynıdır. O halde mekânımızı temiz tutmak hepimizin vazifesidir.
Meselenin esaslarını doğru anlayıp öğrenmeden peşin hükümlülükle teşhisimizi koymamalıyız.
Nelerden kaynaklandığını, sebeplerini öğrenip ona göre bir tespitte bulunmak itiyadında olabilmeliyiz. Çünkü yanlış bilgi ve bilge bizi yanıltmakla kalmıyor.
Hayatımızın her noktasında riayet etmemiz icabeden esaslar bellidir. Hakka, hukuka riayet en başta gelenidir.
Çözüme kendimizden başlamak bize göre en kestirme ve doğru yoldur. Çünkü adaletli, bilgi ve tefekküre dayalı davranışımız çevremizdekileri de etkisi altına alacaktır.
Kendimizi sorgulama alışkanlığı temkinli olmayı da yanına alacak bizi ezbercilikten çıkararak bilgi ve tefekküre yönlendirecektir.
Hiçbir temel prensip veya dava şahıslarla kaim olamaz. Çünkü ömür her halükarda kısadır. Ama temel meseleler hep uzun ömürlü olur. Şu halde kısacık ömrümüze bütün istikbalimizi feda etmemeliyiz.
Cehalet asabidir, cehalet kargaşa sebebidir, cehalet bencildir. Ve cehaletin bilgi ve tefekküre asla tahammülü yoktur. Çünkü ilmin ve tefekkürün galebe çalması cehalet ölümü demektir.
Hâsılı konu ne olursa olsun çözümsüz değildir. Yeter ki samimi arayış devam etsin.
İcatlara keşiflere baktığımızda insanlığın geçtiği safhaları gayet net görebiliriz ki neleri başardığına şaşarız çoğu zaman.
Başarmak için biraz gayretin yettiğini de görmüşüzdür. Şu halde biz de başarabilirizi akıldan çıkarmamak ve gayret etmek yeterli olacaktır.
Biz nasıl ki başkalarının başarılarına hayret etmişsek, bir defa da başkaları bizim başarımıza hayret etsinler deyip kolları sıvayalım.
Bir başka önemli hususta şudur ki bize göre fevkalade önemlidir. Hiçbir keşifte bulunamazsak dahi bilgi ve tefekkürle olmayı yakalamak bile yetecektir.