Bilge olmak, bilge diye tanımlanan bir hayata dahil olmak muazzam bir kazanım elbette. 

Bilge olmak çok bilgiye sahip olmak mı, öncelik kendi mahkemeni kuabilmek mi, ömrümüzce sürecek. 

Kişi kendi mahkemesini kurmuşsa iç dünyasın da ve davası ömrünce devam ediyorsa, toplum bilge diye tanımlar mı bilemem ama yol doğrudur. 

Fransız yazar, şair “Antoine De Saint Exupery” bilge tanımı için şu açıklamayı yapmış ; “Kendini yargılamak, başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Kendini yargılamayı başarırsan, gerçek bir bilgesin demektir.”

Bilge diye tanımlanmayı becerebilirmiyizden ziyade, içimizde ki mahkeme hep var olmalı ve kendimizi hep yargılamalıyız, diğerleri, başkalarından çok önce. Yenilenme ve değişimin yolu bu olmakla birlikte gelişimi de sağlayacaktır. Doğaldır, mahkeme sahibi kendim isem, sanığı da yargıcı da, hani cezalandırma konusun da daha bir merhametli olmam da kaçınılmazdır. 

Farkında olmak, fark etmek değil mi asıl mesele, asıl amaç. Zor olanı yapmak, kendimizi yargılamak ne kadar eziyetli olursa olsun, diğer insanları yargılamak, bilip bilmeden kanaat oluşturmak etik değildir, seviyeli bir yaklaşım değildir. 

Etik olmadığı gibi ne kadar faydalı, kazançlı, etkilidir ki, ayrıca tartışma konusu. 

Kişi tümüne vakıf olduğu kendini yargılarken dahi gel gitler yaşıyor, ikileme düşüyor ise, yeterince bilgi sahibi olmadan başka yaşanmışlıklar hakkında fikir yürütebilmek ve karar vermek ne zor değil mi. Halk arasın da gıybet, dedikodu diye tanımlanan bu seviyesiz halin getirisi olmadı gibi, zarar ve kayıpları saymakla bitmez.

Kendi mahkememizde kendimizi yargılamaktan uzak kalmadan yaşayacağımız bir hayat elbette çok daha kaliteli ve seviyeli olacaktır. Sürekli yenilenen, değişime açık, tüm koşulların değişimde olduğu bir hayatta gözden geçirme, düşünme, yargı hali, kişi benliği ve kişiliğinde, doğruların da değişimin akabinde gelişimi de sağlayacaktır. Gelişim olmadan değişimin anlamsızlığını kavramak da muazzam bir kazanım değil mi? 

Evren, dünyamız, yaşadığımız yöre, doğa, an be an, saniyenin altında ki zaman birimin de dahi, sürekli değişim halinde değil mi? 

İnsanoğlu kendi hür iradesi ile sadece değişime bağlı kalırsa kazanç olmaz, ilerleme olmaz, gelişim olmaz. Gelişimin olmadığı bir süreç de ise insan olmaz, insan sürece müdahilse kendinden başlayan mahkemesi olur devamın da iyi ile kötüyü ayırmaya yeterli olur, doğru ile yanlışı ayırmaya yeterli olur. 

Bilge olur mu? Bilge derler mi? Düşünmeden mahkememizi kuralım, sanığının kendimiz olduğu.