Kadîm Şehir, Beyşehir’den geçenler, Konya istikametinden gelip, eski ve yeni Antalya Yollarından Antalya’ya, ya da Konya ve Antalya istikametlerinden gelip Isparta’ya geçmek isteyenler, bu Kadîm Şehir, Beyşehir’de bir soluklanınız. Hele saatler öğleden sonrayı gösteriyorsa, Köprübaşından, Yat Limanından, küçük, şirin mi şirin, genç’lerin, “Aşk Adası,” dedikleri, Alâaddin Keykûbât Adasından, ya da, Vuslat Parkı içerisinden Orman İdaresi, Millî Parklar Müdürlüğü’nün inşâ ettirdiği, Gözetleme Kulesinden, dünya’nın en güzel manzaralarından birisi olan, Gurubu, Günindi, güneşin Göl üzerinden, Anamas Dağlarından batışını, güneşin, ayın, yıldızların, bulutların hareketi ve ziyasıyla, gün içinde en az, 19 renge bürünen gölü, doyumsuz renklerini, seyretsinler. 

Beyşehir’de bulundukları müddette biraz açlık hissederseler, Konya Etli Ekmeği’nin Başkenti, Beyşehir’de, bir Etli Ekmek Fırını’na dalsınlar, Yöre’nin Mezbahâne’lerinde, Besmele ile kesilmiş (Helâl Gıda), Yöre’nin gezen Danalarından kıyma ile, Buğday’ın Başkenti’nin sert buğdaylarından öğütülmüş, kalite un hamuru ile etin buluştuğu mahir ellerde kıvamında fırınlanan eşsiz lezzetteki, Etli Ekmekten tatsınlar. Dilerlerse, orada oturarak, dilerlerse, bol garnitürlü paketler halinde yanlarına alabilirler. 

Gece’nin ilerleyen vakitlerinde Beyşehir’den geçiyorlarsa, Ali Akkanat Bulvarı’nın sonunda, Antalya Caddesinin başlarında, efsâne Çorbacı, Çorbacı Adem’in yerine, (ESİNTİ)’ye uğramadan geçmesinler. Adem Usta’ya, Esinti’ye mahsus acı biberle soslandırılmış bir kâse çorba ile bir somun ekmeği tüketirler de haberleri bile olmaz. 

Benim Hemşehirli’lerim, maalesef reklâmı ve kendilerini tanıtmayı pek beceremezler. Dünya’nın en büyük Tatlısu Göllerinden birisinin kenarında, Enfes Taze balıkları pişirip sunumunu beceremiyorlar. 

Yeni yeni, açılan te’sisler gelecek için ümid veriyor. 

Şehir Merkezi’ne takribî dört kilometre mesâfede, Öğretmenevi’ne takribî 1 km. mesâfede açılmış, yeni bir Te’sis, “ÇAMLITEPE ÖMER HALİSDEMİR Piknik Alanı ve Kırdüğünü Salonları.” 

Burası, temiz havası, orman ve göl manzarasıyla, adetâ, İstanbul’daki Çamlıca Tepesi’nin minyatürü bir tepe... 

Tesiste, kendi çiftliklerinde ve kırsal’da beslenen, “Gezen Dana” etlerinden ve taze balık çeşitlerinden nefis ızgaraları yiyebilirsiniz. Yemek sonrası, “Demlik Çay,” söylemeyi unutmayınız. 

Yemek sonrası Çamlıtepe’de bulunan, Gözetleme Kulesinden, Gurubu, Gün İndiyi, güneşin göl üzerinden ve Anamas Dağı’nın inişli-çıkışlı böğründen, batışını son bir kerre daha seyrediniz. 

Beyşehir Havzası’nın batısında en yükseği, 2.500 rakımlı, Dedegöl Dağı olmak üzere, Anamas Dağları, doğusu, güney, kuzey, kuzey, doğu-batı, güney, doğu-batı bütün etrafı dağlar ve tepelerle çevrilidir. Kuzey’den güneye, Isparta-Şarkîkaraağaç’tan, Gembos Ovası-Antalya istikâmetinde bir hava koridoru vardır. Havza’nın ve Beyşehir Gölü etrafının, Millî Park sınırlarında, güney tepelerde, Havza’nın enerji ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik üreten, “Rüzgar Gülleri,” dikilmiştir. Rüzgâr Gülleri dikildikleri yerlerde 5-6 asırlık, Çam, Ladin, (Köknar) ağaçlarıyla yan yana, fakat yerlerini hiç yadırgamamışlardır. Hafif esen rüzgarlarda bile, pervaneleri nazlı nazlı, dönmeye devam ediyor. Bölge’de Özel Sektör tarafından yer yer, Güneş Tarlaları da kurulmuştur. Yenilenebilir, tabiatı hiç kirletmeyen, temiz enerji üretim te’sisleri... 

Yakından bakıldığında bu Rüzgâr Güllerinin te’sisinin öyle pek kolay olmadığı anlaşılıyor. Yer yer, bin, binbeşyüz rakımlı tepelere, bu direklerin ve ekipmanın taşınması, Özel Yapım 30-40 tekerlekli TIR’larla yapılabilinmektedir. Bunun için de, bu uzun vasıtaların geçişi için münhasıran, Rüzgar Güllerinin dikileceği tepeler uzanan yolların yapılması, mevcud il ve köy yollarının genişletilmesi gerekmektedir. Ba’zı, yerlerde, İllerarası Karayollarında bile genişletme zarureti hasıl olmaktadır. 

Beyşehir’de bir hafta sonu geçirmek isteyenler, Şehir Merkezine takribî, 6 km. mesâfede bulunan, Orman Genel Müdürlüğü, Millî Parklar bünyesinde, Mesîre alanı, Yaka Manastıra mutlakâ uğramalıdırlar. Selçuk Üniversitesi’ne bağlı, Fakülte ve Yüksek Okullarının bulunduğu, Kampüsü ve Bademli Mahallesini geçtikten sonra kıvrımlı, asfalt bir yol ile ulaşılan Yaka Manastır Mesîre Alanında, ister Lokanta’da, Beyşehir Gölü’nün taze balıklarından ızgara yiyebilir, isterseniz, kendi getirdiğiniz malzeme ile mangal sefası yapabilirsiniz. Burada ayrıca, belki de 10 asırlık Çınar Ağacını, 6-7 asırlık Çam, Ladin (Köknar) ağaç’larını görebilir, birinci kalite buz gibi Menba’suyundan içebilir, su kabınız varsa doldurabilirsiniz. Mesîre alanında, kazları, paçalı tavuk’ları, yaz-kış burasını hiç terk etmeyen Leylek garibi, burasının tabiatında neredeyse vahşîleşmiş kedileri, yeni yeni, yut tutmaya başlamış korkak, çekingen köpekleri görebilir, besleyebilirsiniz. 

Vakit güneşin batışına yakın ise, sakın ayrılmayın, gurubu bir de buradan seyrediniz. 

Merhûm Bestekâr Şevki Bey, “Gurub etti Güneş Dünyâm Karardı,” diyor ya, burada, güneş gurup ettiğinde dünya kararmaz, aksine, “bir başka Bestekâr’ın dediği gibi, “Dök Zülfünü Meydana gel!” Güneş, bütün haşmetiyle Batı Ufkunda zülüflerini döker, Göl üzerine kahverenginin, pempe’nin binbir rengi düşer aydınlık bir şekilde devam eder, Dünyamız aslâ kararmaz. 

Beyşehir Not’ları arasında, Konya Şeker Fabrika’ları ve Konya Şeker’in bir kuruluşu TORKU’dan bahsetmemek büyük haksızlık olur. 

Konya Şeker Fabrika’ları Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında te’sis edilmiş çok ehemmiyetli bir Sanayii Kuruluşumuzdur. 

Konyalı Pancar Ekici’lerinin oluşturduğu bir kooperatif tarafından kurulan fabrika, bilahare, çıkarılan bir kanunla, “Türkiye Şeker Fabrikaları,” unvanı altında birleştirilmiş ve devletleştirilmişti. Uzun yıllar, zarar etmiş, Pancar Ekici’lerini perişan etmişti. 

Türkiye’nin “ÖZALLI”, yıllarında, zarar eden bütün İktisâdî Devlet Teşebbüs’leri gibi, Konya Şeker de, Özelleştirilmiş, netice i’tibariyle, Konya Pancar Ekicileri Birliği, kendi malı olan fabrikaları, devlete trilyonlar ödeyerek satın almıştı. 

Akıllı, şuurlu, iz’an ve idrâk sahibi, müdebbir idareciler elinde, Fabrika, hamle üstüne hamle yapmış, yalnız kendi sahasında, şekerleme, tatlı grupları, Bisküvi alkolsüz meşrûbat gruplarında değil, Damızlık hayvancılık, et ve süt ürünlerinde, Patates Cips gibi, aklınıza gelen bütün gıda ürünleri sahasında üretim ve pazarlama yapıyor. 

Ürettiği bütün ürünlerin ambalajını kendi fabrikaları bünyesindeki te’sislerde üretmektedir. 

Yem üretiminden başlayarak, üretimin her safhasında, ambalajlama da dahil, “HELÂL GIDA” sertifikalandırılması esasları dahilinde tam kontrol altındadır. 

TORKU’nun ürettiği gıda maddelerinin hiçbirisinde, ucuz, mısır bazlı, glikoz kullanılmaz. Kendi fabrikalarında ürettiği, nispeten, daha pahalı, Pancar şekeri kullanılır. Torku Ürünlerinde sağlığa zararlı ve helâl olmayan herhangi bir katkı maddesi kullanılmaz... 

Burada, sınâî ve Ticârî bir kuruluşun reklamını yaptığımı sanmayın? Gelecek yıllar, bütün dünya’da ve hususiyle Memleketimizde en önemli ve zarûrî ihtiyaç maddesi, gıda olacaktır. 

Memleketimizde, helâl ve temiz gıdanın ehemmiyeti ise, her geçen gün daha da iyi anlaşılacaktır. Düşünün, binbir çile ve zahmetle kazandığı, helâl parasıyla satın alıp çoluğuna çocuğuna yedirdiği bir süt ürünü veya bir et ürünü, et ma’mûlu, içine konulan veya ambalajında kullanılan, domuz jelatini dolayısıyla pis ve haram hale gelmişse bunu ne ile izah edebiliriz? 

TORKU gibi, üretimin her safhasında, ambalajlama da dâhil, helâl ve temiz bir üretim için gayret gösteren firmalar teşvîk edilmelidir. Hattâ, kâhir ekseriyyeti Müslüman olan Memleketimizde diğer firmalar da, bu hususta icbâr edilmelidirler. 

Konya Şeker Fabrika’larının bünyesinde İlköğretim, Orta Öğretim okulları vardı, şimdi de, Eğitim Kurumlarını bir Vakıf Üniversitesi olan, Konya Tarım Üniversitesi ile taçlandırmıştır. İnşâ Allah! Bu Üniversitemizden me’zun, Ziraat Yüksek Mühendisleri, Ziraat Mühendisleri, Ziraat teknisyen ve teknikerleri, bundan sonra, TORKU gibi, helâl ve temiz gıda üretimi yapacak firmaları teftiş edeceklerdir. 

Konya Şeker Fabrikaları ve onun bir Kuruluşu olan TORKU, Sosyal Sorumluluk sahasında da imrenilecek hizmetlerde bulunuyorlar. Konya civarındaki iller arası ve Konya’ya bağlı bütün ilçe Anayol güzergahları, TORKU tarafından ağaçlandırılmıştır. Hedeflerinin Türkiye nüfusu kadar, 81 milyon ağaç dikmek ve yetiştirmek olduğunu söylüyorlar. 

Beyşehir’den geçerken, Caddeler üzerindeki herhangi bir A.V.M.’ye veya bir markete uğrayın, yolculuk boyunca size ve ailenize yetecek kadar bir TORKU ürünü alınız. İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde gıda ürünleri, ba’zı firmaların hegemonyası altında olduğu için, Torku Ürünleri, A.V.M. ve market raflarında yer bulamasa da, Anadolu Şehir’lerinde aranılan ürünler haline gelmiştir...