Teşvikiye  23 Nisan 2017

Hayatımın en güzel kar yağışına Kars’ta şahit olmuştum. 

Duru puslu ve yaşayan bir tablo denilen cinstendi.

Dinginlik  ve  umutların yeryüzüne keyifle dans ederek inmesine inançla katılışım…

Sebebinden uykuya dalamadığım bir çekicilik, hüzün ve aşkın kolkola beyaz tanecikler halinde yeryüzüne düşüşü…

Ve hiç bırakmak istemediğim yaşam enerjimi dolduruşum.

Muhteşemdi.

Kuşkusuz hepimizin bitmesini istemediğimiz anları vardır.

Kars’ta yaşadığım o destansı kar yağışı da bana böyle bir birikimdir.

Kuşkusuz Cemal Süreyya’da Kars’ın bembayazına, çocuklarına, soğuğuna yazmış bu şiiri. Şairi anlamak deneyimlemekle anlam kazanıyormuş.

Öyle güzel ki ölürüm artık
Beyaz uykusuz uzakta
Kars çocukların da Kars’ı
Ölüleri yağan karda
Donmuş gözlerimin arası

Sen küçüğüm sımsıcak
Ne derler ona – bu kızakta
Boyuna türküler yakıyorsun ya
Sanki her türküden sonra
Hohlasan gök buğulanacak…

Beyaz, uykusuz, uzakta… 

Duyarlı, yoğun, çarpıcı ve vurgulu kelime seçimi ile Cemal Süreyya…

ÇOCUK denince aklıma gelen hep beyazdır .

Beyaz umuttur, gelecektir, enerjidir.

Anaların uykusuz günlerinin ardından açan “Kardelen” çiçeği misali…

Halil Cibran’ın dediği gibi de

“Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.”

Bu şiiri ilk duyduğumda bebeğime sımsıkı sarılarak nasıl yani demiştim. Yıllar içinde büyürken tanık olduklarımla bu şiirin doğruluğuna katıldım. Sahiplenmenin ne kadar yanlış olduğunu günbe gün deneyimledim.

….

23 Nisanda bunları yazdım. Çünkü;  

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizim ve dünya çocuklarına armağan edilmiştir. Her yıl yapılan etkinliklere

birçok ülkeden çocuklar katılmakta ve  çocuklarımız dünya çocuklarının vizyonlarını paylaşmaktadır.

Bu da geleceğimizi oluşturan  donanımlı, güçlü, ayaklarının üzerinde durabilen, mutlu, bilgili çocuklar olarak yetişmelerinde önemli bir katkı payıdır. 

Şüphesiz ki özel günler bir gün için hatırlanmaz ama bir gün dahi olsa değerlerimizin farkındalığı çok önemlidir.

Çocuklarımız çok kıymetlidir.

Ve onları yarınlara hazırlamak da bizim görevimizdir.

Doğuda batıda, kuzeyde, güneyde, zengin, fakir çocuk çocuktur ve beyazdır. 

Toprak ise anadır. Sıcaktır. Kışın beyazlık örter toprağı. Uzun sürer kış ve bir gün güneş açar toprağın içinden, görünüverirler. Evrene açılma zamanı gelmiştir. 

Şaşırtırlar size. 

Tıpkı Kardelenler gibi… 

(23 Nisan Çocuk Bayramı ve 14 Mayıs Anneler günü ardardadır. Durmazsam Anneler Günü yazım da çıkmış olacak.)

Sözümün noktası;

Bizim yaşadıklarımız onların yaşayacakları değildir.

Sevginizi ve desteğinizi eksik etmeyin ama asla onlara  gölge olmayın.

Çoooocuklar … 

Benden hepinize hediye;  GÜLÜN BUGÜN 

Gelecekte ki kaygılarınızdan, yaşanmamış öfkelerinizden uzakta…

Bayramınız kutlu olsun!

Hepinizi sevgiyle ve sımsıcak kucaklıyorum.